Ne garip! En iyi davrandıklarım bugün en çok incitenler beni...*

Evet, LGBTİ+lar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor; çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığı devam ediyor; mesai arkadaşı tarafından şikayet ediliyor, yaşam hakları korunmuyor; failler cezasız kalıyor; "genel ahlak" ile LGBTİ+’ların cezalandırılması devam ediyor; transfobik suçlular "haksız tahrik" bahanesiyle korunuyor.

Türkiye'de lezbiyen, gey, biseksüel, transgender (LGBT) bireyler, diğer yurttaşlara göre dezavantajlı durumdadır. Çünkü Türkiye, eşcinsel ilişkileri tanısa da yasal zeminde cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği gibi bir ifadeye yer vermez. Halbuki eşcinsel yönelim, her tür dinsel, etnik, sosyokültürel, politik ve mesleki grupta görülür. Lakin çalışanların cinsel yönelimlerine karşı ayrımcı uygulamaların yasaklanmaması ve mevcut iş kanununun LGBTİ+ çalışanlara güvence sağlamamasından dolayı gündeme gelen olayları taraflı basın "skandal" etiketiyle servis eder. Oysa "Skandal", tüm çalışanların heteroseksüel olmaması değil, bireylerin çalışma hayatında cinsel kimliğini gizlemek zorunda bırakılmasıdır. "Skandal", meslek disiplin tüzüklerinin cinsiyet kimliklerine göre çalışanları arasında ayrımcılık yapması; LGBTİ+ olduğu ortaya çıkan çalışanlarını soruşturması, disiplin cezası vermesi, meslekten atmasıdır.

LGBTİ+'lar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor; çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığı devam ediyor; yaşam hakları korunmuyor; failler cezasız kalıyor; "genel ahlak" ile LGBTİ+’ların cezalandırılması devam ediyor; transfobik suçlular "haksız tahrik" bahanesiyle korunuyor; TSK hâlâ eşcinselliği "hastalık" olarak görüyor. T.C. Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun, Kabahatler Kanunu gibi kanunlar ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanan yönetmeliklere dâhil olan "genel ahlak", "kamu ahlakı", "müstehcenlik", "iffetsizlik" ve "yüz kızartıcı suçlar" gibi muğlâk ifadeler varlığını koruyor ve LGBTİ’ların aleyhine yorumlanmaya devam ediliyor.

Geçenlerde okuduğum Kim Hye-Jin'in "Kızım Hakkında Her Şey" adlı kitabı da anne-kız ilişkisi, yaşlılık, lezbiyen olmak, ayrımcılık ve LGBTİ+ hakkında düşündürücü bir edebi metin. Yazar; sadece feminizmle değil, aynı zamanda kuşakların ve çağın sorunlarıyla, özellikle de iş ve barınma konularıyla da ilgileniyor. Romandaki esas karakter olan annenin kızı, partneriyle birlikte barınma sorunu yaşamaktadır. Cinsel yönelimini ve kimliğini erken yaşta fark eden kız, Afrika'da gönüllü bir faaliyetten döndükten sonra annesinin onayını beklemeden evden ayrılır. "Anlamsız dosyalar ve kitaplarla dolu ağır çantalar sırtlayıp gün boyu oradan oraya koşturan bir öğretim görevlisi", "kendisini ilgilendirmeyen işlere burnunu sokan, görmezden gelmeyi bilmeyen" bir aktivist olmayı tercih eder. Patriarkal sistem tarafından püskürtülen, kıyıda kalmaya mahkûm birisidir artık. "Normal" bir evlilik yapmış, bir bakımevinde çalışmak zorunda olan yaşlı annesine bakabilecek durumda değildir ve bu "lezbiyen kız", toplumun gözünde "işe yaramazın teki"dir. Kim Hye-Jin, çocuklarının kendi kaderini tayin etme arzularının önünde inatla duran bir kuşağın önyargılarına yakından bakıyor; yaşlılık, ölüm ve yalnızlık üzerine korkularımızı ortaya çıkarıyor ve bizi en çok incitenlerin en yakınlarımız olduğunu anımsatıyor.

Hatırlayalım! Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü öğrencisi A. Yıldız 2008'de gey namus cinayeti adı altında babası tarafından katledilmişti. 2009'da Trabzon il hakemi H. İ. Dinçdağ eşcinsel olduğu için meslekten ihraç edilmişti. 2010'da trans seks işçisi İrem evinde bıçaklanarak öldürülmüştü. Kağıthane Belediyesi'nde çalışan üç işçi eşcinsel ilişki sebebiyle isten atılmıştı. Eşcinsellere yönelik önyargı nedeniyle idari kurumlar; gey barlara polis baskını, LGBTİ+ derneklerine kapatma davaları, dergi ve internet sitesi sansürleri gibi pek çok ayrımcı uygulama gerçekleştirmişti. Kaos GL Derneği'nin araştırmalarına göre, kamu kuruluşlarına iş başvurusunda bulunan ve  cinsel kimliğini saklamayan LGBTİ+’ların 2017 yılında %27'si, 2018 yılında %8'i, 2019 yılında %11'i  işe alım sürecinde ayrımcılığa maruz kalmıştı.

Evet, LGBTİ+lar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor; çalışma hayatında cinsel yönelim ayrımcılığı devam ediyor; mesai arkadaşı tarafından şikayet ediliyor, yaşam hakları korunmuyor; failler cezasız kalıyor; "genel ahlak" ile LGBTİ+’ların cezalandırılması devam ediyor; transfobik suçlular "haksız tahrik" bahanesiyle korunuyor. Çalışma hayatında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına son verilmeli. İş Kanunu'nda "cinsiyet" eşitliğinin ardından "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" de kayda geçirilerek LGBTİ+ çalışanlar güvence altına alınmalı. BM Genel Kurulu’nun 18 Aralık 2008 tarihli, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği her ne olursa olsun insan haklarının her insan varlığına yönelik eşit şekilde uygulanmasını gerektiren herkese eşit davranılması ilkesi hayata geçirilmeli. Zira mevcut durum insan haklarına aykırı...

*Sappho

Künye:

- Kızım Hakkında Her Şey, Kim Hye-Jin, Çev: Sevda Kul, İthaki Yayınları, 2023.