Bence bugünün taktiklerini anlamak için bile okunmalı Berkes ama çağdaşlaşma başlığı altında toplanabilecek kazanımların kolay elde edilmediğini hiç unutmamak gerekiyor. İşte bu yüzden, okuduysanız bile, tekrar okumakta büyük yarar var Türkiye’de Çağdaşlaşma’yı.
Evet kitaplar çoğalınca ister istemez konu dağılıyor; tekrar ‘neden okuyoruz’ sorusuna dönecek olursam belki de en önemlisi, başka yaşamları, başka deneyimleri sahiplenmek olduğunu söyleyebilirim. Yaşamın kısalığının getirdiği doyumsuzluk sadece kitap okuyarak çözülebilirmiş gibi geliyor bana. Yani bir tür hırsızlık aslında yaptığımız.
Konu İtalya ise geçmişe yönelik bilinmesi gereken iki çok önemli dönem sayılabilir; biri Roma İmparatorluğu, diğeri ise Rönesans. Bundan sonrası artık ilgi alanınıza göre biraz daha ayrıntıya giren bir kitap seçmektir. Bence imparatorluk dönemi Roma’sını teknik açıdan ele alan kitaplar iyi bir seçim olacaktır.
Hem kendi yaşamımdan ve gözlemlerimden hem de okuduklarımdan rahatlıkla söyleyebilirim ki, iyi öğretmenler aynı zamanda toplumsal mücadelede yer alanlar. Zaten öğrencisinin sorunlarına duyarlı bir kişinin toplumsal sorunlara duyarsız kalması doğaya aykırı.
İşte böyle; görüntülerin özelliğidir bu, Mustafa Peker’in resimleri insanı dolaylı olarak Güzelbahçe’ye, oradan da Tokat Alevilerine kadar götürür.
Çünkü klasikler öyle etkili yapıtlar ki, gerek etkiledikleri diğer yapıtlarla gerekse toplumsal yaşamda bıraktıkları izlerle zaten okumuş gibi oluyor insan.
Açıkçası, tarihselci yaklaşım, her konuda olduğu gibi, sağlık konusunda da sorunu kavramanın anahtarı gibi duruyor.
Popüler bilim yazımı için birçok yol var: Yapay Zekâ’da olduğu gibi kavramın tanımına birebir uyan örneklerin yanı sıra, bilimsel süreç deneyimlerini aktaran Etnografik Hikayeler, Sipahioğlu’nun yaptığı gibi bilim dalı, Küçüker gibi eldeki zenginlikler, Palaz gibi yaşanan sıkıntılar anlatılabilir.
Şunu açıkça ortaya koymak gerekiyor: Bu tarikatlar ve/veya vakıflar asla sivil toplum örgütü değiller çünkü ne işleyişleri demokratiktir ne de yapıları şeffaf ve hiçbir zaman hesap vermiyorlar. Böyle bakıldığında tümünün bağımsız bir yargılamayla toplum önünde sorgulanmaları gerekiyor ama bu da yetmez, toplum içerisinde tarikatların örgütlenmesi için uygun zemin kalmaması gerekiyor, "toplumun gerçeği" denilerek hoş görmemek gerekiyor.
Neyse, bu yazıyı hazırlarken yine yeni bir şey öğrenmediğimi fark ettim. Sanırım üniversite politikası kitaplarını takip etme işini ciddi ciddi gözden geçirmem gerekiyor.