Zenginlerin fakirlerden çaldığı güzel oyun!

Daha önce hiç örneği yoktu ama oldu: Daha uygun talipler olmasına rağmen on iki yıl önce şaibeli bir seçimle FIFA, şampiyonanın Katar’da yapılmasına karar verdi. Bu tercih, uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına uygundu.

Daha önce başka bir yerde başka bir zamanda, tribünlerde benzer bir pankart açılmış mıydı bilmiyorum. 2017 yılında, Fransa’nın zenginler kulübü Paris Saint Germain ile Tunus’un Africain takımları arasında, Stade Olympique d’El Menzah stadında oynanan futbol karşılaşmasında açılan pankartta şu sözler yer alıyordu: 

“Created by the poor, stolen by the rich!” 

Pankart kale arkası tribününde, Africian taraftarlarınca açılmıştı. Pankartın hemen alt tarafında, koreografik bir düzen içinde, gökdelenler arasında top oynayan Afrikalı yoksul çocuklar resmedilmişti.

Futbol takımları için kısa sayılabilecek tarihi boyunca zenginlerin ilgi odağı olan Paris Saint Germain’ın üst üste Fransa ligi şampiyonluğunu kazandığı yıllardı ve kulübün patronu Katar sermayesiydi. (1) Africain taraftarları elbette neyi niçin söylediklerini biliyorlardı. Başka zamanlarda başka şekillerde söylenmiş olan bir futbol hakikati, belki de ilk kez bu kadar müthiş bir tezatlıkla dile getirilmişti:

Fakirler yarattı, zenginler gasbetti! 

Futbolun sadece futbol olmadığıyla ilgili klişeyi keskin hatlı bir yoruma tabi tutan bu ifade, takip eden yıllar içinde gerek ülkemizde gerek dünyada futbolla ilgili değerlendirmelerde en sık kullanılan mottolardan biri oldu.

***

Bu yazının yazılmasına vesile olan 2022 FIFA Dünya Kupası da organizasyonun Katar’a verilmesi tercihinden şampiyonaya katılan ülkelerin dizilimine kadar endüstriyel futbolun, gasbedilip yeniden biçimlendirilen yeni futbolun gerçekliğine uygun biçimde gerçekleşti. 

Daha önce hiç örneği yoktu ama oldu: Daha uygun talipler olmasına rağmen on iki yıl önce şaibeli bir seçimle FIFA, şampiyonanın Katar’da yapılmasına karar verdi. Bu tercih, uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına uygundu. Otoriter bir yönetimin hakim olduğu enerji zengini bu Ortadoğu ülkesinin futbol gibi popüler bir oyun üzerinden kendi meşruiyetini oluşturmaya, zengin ülkelerinse başta Avrupa ülkeleri olmak üzere alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacı vardı. El sıkışıldı. FIFA ne Katar emirliğinin otoriterliğini sorguladı ne de stad yapımı sırasında hayatını kaybeden binlerce işçinin akIbetini. Süreç işledi. Sonunda dünyanın değişik kıtalarından şampiyonaya katılacak ülkeler belli oldu. Aralarında Türkiye yoktu ama turnuvaya katılmaya hak kazanan 32 ülkeden 22’si G20 ülkelerinden oluşuyordu. (2) Turnuva daha başlamadan siyaset devreye girdi. Futbolun sadece futbol olmadığını bir kez daha hatırladık. Rusya, uluslararası güç dengeleri uyarınca oyun dışında bırakıldı. (3)

Ve turnuva başladı.

Ne de olsa Eduardo Galeano’nun tilmizleriydik. Dünya kupasının Katar’da yapılmasıyla ilgili arka planı, stad yapım süreçlerindeki iş cinayetlerini, FIFA’nın sermaye odaklı tercihlerini, yasakları bilmemize rağmen “birer Africian taraftarı” olarak gözümüz beyaz ekranda, futbolun imkânsızı imkânlı kılan hâllerine baktık. 

Futboldu bu, belli olmazdı; spikerlerin yıldız futbolculara övgüler düzüp sönmüş yıldızları yeniden parlattığı, tescilli favorileri birbiriyle yarıştırdığı yaldızlı görüntüye aykırı sonuçların alınması pekala mümkündü.

İlk aykırı görüntü daha ilk maçta uç verdi. Maçın satın alınmış olduğu söylentilerine karşın açılış maçında ev sahibi Katar’ı 2-0 yenen Ekvador ilk selamı çaktı.

Araya giren ikinci görüntü İran’dı. Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle başlayan ve hızla kadınların baş örtüsü sorunundan bütün bir özgürlükler alanına yayılan ayaklanmanın ikinci ayıydı. Tüm dünyanın gözleri önünde İran milli takımının futbolcuları, milli marşı okumayı reddetti. Kuşkusuz ölümüne bir meydan okumaydı bu. İranlı futbolcular canları pahasına bir tavır ortaya koyarken LGBTİ+ topluluğuyla dayanışma göstermek için One Love kol bandı takacaklarını açıklayan birçok ülke kaptanı FIFA’nın sarı kart yaptırımıyla karşılaşınca tasarılarından vazgeçtiler. İngilizlerin ardından, Rusya’yla olan enerji anlaşmaları iptal olan Almanya da yüz geri etti. Tam o günlerde sıvılaştırılmış Katar doğal gazının gemilerle Almanya limanlarına doğru yola çıktığı haberini okuduk. Futbol gerçekten sadece futbol değildi.

Araya giren en etkileyici görüntüler Fas’tan geldi. Fas milli takımının oyuncuları gerek saha içinde gerek saha dışındaki performanslarıyla geriye arşivlik birçok fotoğraf karesi bıraktılar. Atlas’ın Aslanları, önce İspanya’yı sonra Portekiz’i devirerek yarı finale kalmayı başardı. (4) Faslı futbolcular İspanya maçı sonrası sahada Filistin bayrağı açtı. Bu tavırları Müslüman ülkeler taraftarlarınca sempatiyle karşılansa da paylaştıkları bir videoda Sahra’yla ilgili söyledikleri bir şarkı Fas’ın Batı Sahra’yı işgal eden bir güç olduğunu hatırlattı. Ayna içinde ayna vardı, futbol, gerçekten de sadece futbol değildi.

***

Gösteri bu akşam sona eriyor. 

Final Arjantin ve Fransa arasında oynanacak. Her iki ülke de dünya kupasını ikişer kez kazanmış. Futbolun henüz endüstriyelleştirilemediği dönemde, 1930 ve 1950 yılında şampiyon olan Uruguay’ı saymazsak eğer Dünya Kupası tarihinin aynı zamanda G20 ülkelerinin şampiyonluğunun tarihi olduğu söylenebilir. Çeyrek finalde elenen G20 ülkelerinden İngiltere’nin hanesinde 1, yarı finalde elenen Brezilya’nın hanesinde 5 dünya şampiyonluğu bulunuyor. 4 şampiyonluğa sahip Almanya ve 1 şampiyonluğu bulunan İspanya ise çeyrek final öncesinde turnuvaya veda etmişlerdi. Hanesinde 4 şampiyonluk bulunan İtalya ise Katar’a hiç ayak basamamıştı zaten.

Nihayetinde Gary Lineker’e göndermede bulunarak söylemek gerekirse, futbol, sonunda Almanlar kazanmasa da G20 ülkelerinden birinin kazandığı bir oyun. (5)

Hâl böyleyken, 2020 Dünya Kupası da futbol, siyaset, iktidar ilişkilerinin doğasına uygun seyredip sonuçlandığına göre hâlâ neden mi futbol?

Çünkü güzel oyun!..

Çünkü dünya üzerindeki hiçbir oyun futbol kadar siyasetle, iktidarla ilişkili değil ve yine tuhaf, çelişkin bir ifadeyle söylemek gerekirse hiçbir oyun futbol kadar iktidara rağmen iktidarı oluşturan güçlere kafa tutma potansiyeline sahip değil. (6)

Ve belki de daha çok şu:

Bizler, yani “dünyanın her yerindeki Africain taraftarları”, ona, futbola içerilmiş bir imkânı, eşit olmayan güçler karşılaşmasında zenginlerin kalesine gol atabilme imkânını seviyoruz ve bir gün mutlaka, bizden çalınan bu güzel oyunu yeniden geri alabilme ihtimalimizi... 

Dipnotlar:

(1) Çoğunluk hissesi Qatar Sports Investments’e ait olan, başkanlığını Katar’lı Tamim bin Hamad Al Thani’nin yaptığı Paris Saint Germain, 2012-2019 yılları arasında Fransa Ligue 1 şampiyonluğunu kazandı. Takip eden yılda da UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. Arjantin’in kaptanı Messi, Brezilyalı yıldız Neymar, Faslı Hakîmi ve Fransız milli takımı oyuncusu Mbappé Paris Saint Germain’de top koşturuyor.

(2) 2022 Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanan ülkeler şunlardı: Katar, Hollanda, Senegal, Ekvador, İngiltere, ABD, İran, Galler, Arjantin, Meksika, Polonya, Suudi Arabistan, Fransa, Danimarka, Tunus, Avustralya, İspanya, Almanya, Japonya, Kosta Rika, Belçika, Hırvatistan, Fas, Kanada, Brezilya, İsviçre, Sırbistan, Kamerun, Portekiz, Uruguay, Güney Kore, Gana.

(3) Rusya’nın da içinde olduğu, dünya ekonomisinin % 85’ini temsil eden G20 Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşuyor ve birçok Avrupa Birliği ülkesi de, G20'de bağımsız olarak değil sadece AB Komisyonu olarak temsil ediliyor.

(4) Fas hariç çeyrek finale kalan takımların tamamı G20 ülkelerinden oluşuyordu: İngiltere, Fransa, Arjantin, Portekiz, Hırvatistan, Hollanda, Brezilya.

(5) İngiltere’nin büyük golcülerinden Gary Lineker’e atfedilen ifadenin aslı şöyledir: “Futbol basit bir oyundur; 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı sonunda her zaman Almanların kazandığı bir oyundur.” 

(6) Futbol, iktidar ve siyaset ilişkileri bağıntılı bir dizi yazı için şuraya bakılabilir: https://www.politez2.com/detail/-/10364/bir-iktidar-araci-ve-muhalefet-imkni-olarak-futbol-1