Sessizliğin gürültüsü

Herkesin yazmak istediği bir hikayesi vardır. Kelimeleri özgürce sıralamak istediği, zaman zaman beğenilme ve onaylanma ihtiyacını kendinden uzak hissettiği, öylece kendiyle baş başa kaldığı ve bu baş başa kalışı bazen de farklı sebeplerden başkalarıyla buluşturmak istediği hikayeler… Yetişkinler böyle bir yolu farklı yöntemlerle hayatlarında var edebilirler, uygulayabilirler ve üstüne üretebilirler. Fakat çocuk edebiyatı için tarif ettiğimiz bu alan maalesef kısıtlı. Evet, “sessiz kitap”lardan bahsediyoruz… Yetişkinlerin genellikle ilgisini çekmeyen, hatta duyduklarında oldukça şaşırdıkları, içinde çocuklara “öğretilecek(!)” bir şey bulamadıkları, “içinde yazı yoksa ne anlatabilir ki bir kitap” dedikleri sessiz kitaplar. Son dönemlerde çocuk edebiyatı içeriğinin zenginleşmesiyle birlikte elbette bu kitaplara eskiye oranla biraz daha sık rastlıyoruz. Fakat hala yaygınlık seviyesi diğer kategorilerdeki kitaplara kıyasla oldukça sınırlı.

Bu sınırlılığın elbette nesnel sebepleri var. En başa ilgi görmemesini yazmakla birlikte temel sebebin çocukların büyüme süreçlerinde, ne kadar aksini iddia edersek edelim, onların duygu ve düşünce dünyalarını biçimlendirme isteğimiz. Tabii ki birçok ebeveyn bu yolun dışına çıkmayı da seçebiliyor ve nitelikli çocuk edebiyatına dair yol arayışlarına giriyor. Fakat sözü tamamen çocuklara bırakıp onları kitapların öznesi yaptığımız kitaplar hala hak ettiği yerde değil. Çünkü yetişkinler ve onların kontrolünde üretilen tüm araçlar çocukların ne kadar özgür ve özgün olarak hayatlarına devam etmeleri gerektiğini belirtse de özgürlüğü ve özgünlüğü yine kırmızı çizgiler çizerek sınırlar içine alıyorlar. Bu içinde yaşadığımız sistemin olağan bir sonucu olarak karşımıza çıksa da nasıl nitelikli çocuk edebiyatına dair bir yol arayışına girdiysek; özgürlük ve özgünlük yolunda da aynı iradeyi göstermemiz gerekiyor. Çocukların kendi hikayelerini yazdığı, yaratıcılıklarını kamçılayacak; kendilerini ifade etmelerinin önünü açacak, hayallerini kurarken kelimelerle onları bölmeyecek sessiz kitaplara daha fazla kulak vermemizde fayda var.

Sessiz kitaplar, hikayelerini oluştururken birçok görseli kullanarak onların yolculuğuna bir kapı olmakla birlikte, duygusal ve bilişsel alanda birer uyaran görevini üstleniyor. Bu görevi de salt kendi hedefleri doğrultusunda sunmuyor çocuklara elbette. Tam tersine, birçok ihtimalin, sonun, sonsuzluğun, duyguların ve düşüncelerin renkli pencerelerini açıyor onlara. Çocuklar bazen o kapılardan giriveriyor, bazen sadece önünden geçip bambaşka bir yolun peşine düşünüyor; pencerelerini sıkı sıkıya kapatıp duvarlara pencereler açıyor veya camlarını renklendiriyor. Çocukların dünyalarındaki özgürlük ve özgünlük ise tam anlamıyla bizlere bunu anlatıyor. Çünkü çocuklar sessiz kitaplarda bir hikayenin peşine takılmıyor; tersine peşlerine bir hikayeyi takıp geçtikleri yerleri renklendiriyorlar.

Sessiz kitaplardan konuşurken bu alana dair elimizde kısıtlı da olsa kaynak olduğunu belirtmiştik. Bunlardan ilki Behiç Ak’ın Doğumgünü Hediyesi1 olarak karışımıza çıkıyor. Sevgili Behiç Ak, kelimeleriyle olduğu gibi sessizliğiyle de çocukları sarıp sarmalıyor. Onları bu defa kelimelerinin gücüyle değil, kelimesizliğin özgürlüğüyle tanıştırıyor; onların oluşturacakları hikayelerin özgünlüğüne kavuşturuyor çocukları.

Bir başka örnek ise Şemsiye1 isimli sessiz kitap. Yine çizgileriyle birlikte çocuklarımızın hikayelerini oluşturabilecekleri kitaplardan. Kitabımız bir köpeğin maceralıyla başlarken bir kediyle devam ediyor. Kedinin maceralarını çocuklarımızın yazıp çizebileceği bir hikaye.

Dalga3 ise yine çocukların yaratıcılıklarının onların parmaklarının ucunda olduğunu gösteriyor çocuklara. Salt çocuklara değil, yetişkinlere de birçok şeyin mesajını veriyor sessizliğiyle.

Nerede Bu Deniz Yıldızı?4 ve Nerede Bu Fil?5 kitapları da yine belli temalarla birlikte çocukların önüne onların yönlendirebileceği bir yolculuk çıkarıyor. Çocuklar bu yolculuğu nereye götürür, kitabın sayfalarından kaç farklı hikaye çıkarır bilinmez. Fakat bu sessiz kitaplar, söylenen ve yan yana dizilebilecek olan birçok hikayenin belki de başlangıç noktası olacaktır.

Çocukların hayal kurma becerileri ve yaratıcılıkları, onları yetişkinlerden ayrı bir yere koyan en temel farklardan birisi. Bu sebeple onların dünyasına dair ne sunuyorsak bu temel farkı dikkate almak durumundayız. Birçok eser, çocukların hayal kurma becerilerini ve onlara dair özgürlük kavramının altını çizerken bunu yine kelimelerle yapıyor. Sessiz kitaplar ise yollarını kelimesizliklerle veya sınırlı sayıda cümleyle ve tabii çocuklarla birlikte oluşturuyor. Çocukların önündeki dil ve anlam bariyerlerini kaldırıyor; hayal dünyaları ve yaratıcılıklarıyla baş başa bırakıyor.

Çocukların edebiyatla ilk tanıştıkları günden bu yana, onlara aktardığımız veya öğrettiğimiz her kelime başka sonların ve elbette başka başlangıçların sebebi olabiliyor. Yetişkinler olarak niyetimiz her ne kadar “iyi” olursa olsun, onların dünyasının sınırlarını bu “iyilikle” kuşatıyoruz. Farkında olarak veya olmayarak; kaygılar yüklü bir biçimde veya zaman zaman gerçekten bu amaçla… Fakat söylediklerimiz ve yazılanlar şüphesiz çok güzel mesajlar verse de bazen sessizliğe de bir şans vermemiz gerekiyor. Çoğu zaman kelimelerin gücüne sığınırken kelimesizliğin hikayelerini de yazmaya ihtiyacı var çocukların.

Kim bilir, belki bu sessizlik çocukların dünyalarıyla buluştuğu andan başlayarak ve yaratma gücünü buradan alarak gelecek zamanın en görkemli gürültüsünü oluşturur…

1. Doğumgünü Hediyesi, Behiç Ak, Can Çocuk Yayınları.

2. Şemsiye, Ingrid & Dieter Schubert, Kuraldışı Yayınları.

3. Dalga, Suzy Lee, Meav Yayıncılık.

4. Nerede Bu Deniz Yıldızı?, Barroux, Redhouse Kidz Yayınları.

5. Nerede Bu Fil?, Barroux, Redhouse Kidz Yayınları.