Kosova’da yeni bir dönem mi?

Son 15 yıldır Kosova’nın en çok konuşulan siyasi hareketi Vetevendosye, yani tam adıyla “Kendi kaderini tayin hareketi” anlamına gelen “Lëvizja Vetëvendosje!” ezici bir seçim zaferiyle Kosova’da iktidara geldi. Vetevendosye’nin zaferi şovenizmin, hamasî milliyetçi söylemin pençesinde yoksulluk ve yolsuzluk bataklığındaki Balkan siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcına mı işaret ediyor?

14 Şubat’taki seçimlerde birinci parti olan Vetevendosye oyların yüzde 48’ini alırken en yakın rakibi yüzde 17 oy alan Haşim Taçi’nin partisi PDK’ye (Kosova Demokratik Partisi) ve yüzde 13 oy alan Kosova’nın kurucu başkanı İbrahim Rugova’nın partisi LDK’ye (Kosova Dempkratik Ligi) ciddi bir fark attı.

Vetenvendosye’nin bu başarısının arkasındaki en önemli etken ise 46 yaşındaki genç lider Albin Kurti. Siyasete sokaklarda başlayan Albin Kurti’nin liderliğindeki Vetevendosye iktidarının Kosova’ya ciddi bir değişim getireceği öngörülüyor. Bu öngörünün en temel gerekçesi ise, özelde Kosova genelde Balkanlara hâkim olan siyasî odakların tersine, Vetevendosye’nin ciddi bir siyasî ve iktisadî programının olması. Bu programda neler var?

Gerek Albin Kurti’nin söylemlerine, gerekse de Vetevendosye’nin siyasî programına baktığımızda hukukun üstünlüğü ve devletin güçlendirilmesine yapılan vurgu ilk olarak dikkati çeken iki önemli nokta. Gelir adaletini sağlamayı hedefleyen ve kalkınmacı bir bakış açısına sahip olan Vetevendosye’nin kalkınma programı ulusal üretimi artırmayı hedefliyor ve bunun için de önceliği küçük işletmelerin desteklenmesine veriyor. Bunun yanı sıra çalışanların kayıt dışı, sigortasız çalışmasının engellenmesi ve dahası sendikaların güçlenmesini öngörüyor. Söz konusu iktisadî programın bir başka önceliği ise yolsuzlukla mücadele. Yolsuzluk ve yoksullukla boğuşan Kosova’da özelleştirilen KİT’lerin yolsuzluğa, işsizliğe ve iktisadî çöküşe neden olmasından dolayı özelleştirmelerin yeniden değerlendirileceğini açık açık vurgulayan Vetevendosye bu bağlamda mafyayla içli dışlı olan büyük sermaye sahiplerini ürkütüyor. Vetevendosye hareketini Kosova siyasetinde ayrıksılaştıran bir başka özelliği ise kadınların ve azınlıkların haklarını gözetmesi.

Fakat ne mafyanın, ne büyük sermeye sahiplerinin, ne de Kosova’yı yıllarca hamasi milliyetçi söylemlerle yolsuzluk ve yoksulluk batağında yönetenlerin Vetenvendosye’ye karşı yapabileceği hemen hemen hiçbir şey yok! İsmi kendinden menkul Vetevendosye’nin, yani “kendi kaderini tayin hareketi”nin kalkınmacı, devletçi ve sosyal adaleti sağlamaya yönelik, yolsuzluk karşıtı programının bir başka temel siyasî erimi olan “Birleşik Arnavutluk” idealiyle bir araya geldiğinde, rakiplerinin sesi iyice kısılıyor.

2005 yılında kurulan Vetenvendosye Hareketi’nin kökeni 1997 yılında Kosova’da meydanlara çıkan Arnavutçası Rrjetit të Aksionit për Kosovën olan ama aslen İngilizce isminin kısaltması KAN’la (Kosova Action Network: Kosova Eylem Ağı) tanınan harekete dayanıyor. Kosova’nın bağımsızlığı talebiyle sokaklara dökülen KAN militanlarının BM güçleriyle sokak çatışmalarının alevlendiği 2005 Haziran’ında duvarlara yazılan “Uzlaşma yok, kendi kaderini tayin hakkı” (Jo Negocijata Vetevendosjë) sloganı etrafında partileşen hareketin lideri Albin Kurti ise çatışmalarda BM polisi tarafından gözaltına alınan, hapse atılan militanlardan biri.

KAN’ın talebi çok açıktı: “Kosova’nın kendi kaderini tayin hakkına sahip olmasını istiyoruz! Kosova’nın bağımsızlığı özgürlüğümüzden taviz veren müzakereler ve uluslararası güçlerin değil, Kosova halkının referandumla vereceği kararla tayin edilecektir!”

2005 yılında partinin kurulmasından sonra 2010 yılındaki ilk seçimlerde yüzde 13 oy alan Vetevendosye ilk yıllarında hâlâ bir gençlik hareketi görünümünde olduğu için ileride iktidarı alacak bir partiden ziyade, parlamentoya baskı unsuru yaratacak bir sokak gücü olarak görülüyordu. 2014 yılında yüzde 14 oy alarak siyasette kalıcı olduklarını gösterdiler. Kosova siyasetinde yerini sağlamlaştırdıktan sonra 2017 seçimlerinde yüzde 27, 2019 seçimlerinde de yüzde 26 oy alınca, Kosova siyasetinde alışılmadık bir siyasî tutarlılığa sahip olmalarının verdiği güvenle iktidara yürüyen yolun önünü açmış oldu.

KAN’ı diğer milliyetçi partilerden ayıran özelliği ise insan haklarına, sosyal adalete, eğitime, kültüre ve sanata yaptıkları vurguydu. “Kendi kaderini tayin hakkı” söyleminin siyasî erimi “Birleşik Arnavutluk” mücadelesi Vetevendosye’nin siyaset arenasına çıkış dinamiğini oluşturuyor. Bu dinamiğin banal ve hamasî milliyetçilikten ayrıştığı nokta ise kalkınmacı, sosyal adaletçi, devletçi ve hukukun üstünlüğünü savunan, yolsuzluk ve yoksulluğa karşı ciddi bir program ortaya koyan, üstelik Kosova’daki azınlık haklarını önemseyen bir siyasî programa sahip olması. Parti isminin “kendi kaderini tayin hakkı”yla oluşması ve Kurti’nin kendisini ve partisini “solcu” olarak tanımlaması tesadüf değil.

Kurti her fırsatta “şovenist” olmadığını ama Arnavutların kendilerine ait bir demokratik ve hukukun üstün olduğu bağımsız bir ülkede yaşama hakkına sahip olmaları gerektiğini vurgulaması boşuna değil. Kurti “ulusal sorun”da ilk hedefini açıkladı bile: Öncelikle Kosova’daki Sırp azınlıkla uzlaşı, AB’yle yakınlaşma, sonrasında Sırbistan’la müzakere. Bu bağlamda ileride muhtemelen mafya destekli büyük sermaye gruplarıyla çatışması muhtemel olan Kurti, bu mücadelede AB desteğini almasının önemini kabul etmiş gibi. Balkanlar’da alışılmadık bir profile sahip olan Kurti’nin AB tarafından olumlu karşılanacağı ise sürpriz olmamalı.

Tam da bu noktada yıllardır ABD’nin bölgedeki kuklası, baş yardakçısı olan Kosova’nın AB-ABD ve hatta Rusya arasında nasıl bir dış politika izleyeceği ve bu politikanın özellikle Trump sonrası dönemde Balkan siyasetini nasıl etkileyeceği ise bir sonraki yazımızın konusu olacak.

[email protected]

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/