Fenerbahçe üçlü oynamaz

"Anlattığınız hiçbir şey gerçekleşmedi hocam, şimdi ne anlatacaksınız acaba?"

Son dönemin en popüler gündemi Fenerbahçe’nin kaçlı savunmayla oynamayacağı. Neyin olmazlığı üzerine yorum yapmak çok eğlenceli elbette. O kadar verimli bir tartışma ki, herkes haklı. Üçlü oynamaz diyen de haklı, dörtlü oynamaz diyen de haklı, diğer rakamlardan oluşan formasyonlardan türetilmiş öneriler de haklı. Zira Fenerbahçe hakikaten üçlü oynayamıyor. İşin enteresan tarafı; dörtlü, beşli, altılı da oynayamıyor. Neticede Fenerbahçe futbol takımı, futbol oynayamıyor.

Futbolu rakamlar üzerinden anlatmak eğlencelidir elbette. Meseleye teknik bir boyut katar. Ortamlarda Fenerbahçe’nin oynayabileceği sayısal formasyonu konuşmak, sizi ne anlattığı anlaşılmayan ama muhtemelen önemli şeyler anlatan bir pozisyona getirebilir. Zaten sırtınızı da maç sonuçlarına yaslamışsınızdır. Yanlışlanma imkanı da bırakmamışsınızdır. Fenerbahçe kaybettikçe, siz kazanırsınız.

Gelin cümlenin içeriğini inceleyelim; “Fenerbahçe üçlü oynamaz”. Cümlenin iki boyutu var. İlki Fenerbahçe’ye dair, ikincisi üçlüye dair. İlki diyor ki, üçlü oynanabilir ama Fenerbahçe oynayamaz. İkincisi de diyor ki, Fenerbahçe’ye üçlü oynamak yakışmaz. Yani iyi oynayabilse, iyi sonuçlar da alsa oynamamalıdır. Yani konuştuğumuz konu, Fenerbahçe’nin üçlü oynamamasıyla, oynayamaması arasında gidip geliyor. Bu meselenin savunucuları duruma göre, hangisi lazımsa iki tarafa da kırılabiliyorlar.

Örneğin, dünyanın en iyi futbol takımlarından bazılarının üçlü savunmayla çok başarılı olduklarını örneklendirdiğinizde, hemen üçlü savunmaya kategorik olarak karşı olmadıklarını ancak Fenerbahçe’nin oyuncu kadrosunun yeterliliğinin olmadığını savunmaya başlarlar. Fenerbahçe kadrosunun üçlü oynama potansiyelini ortaya koyduğunuzda ise, dillerinin altındaki bakla; üçlü formasyona kategorik olarak karşı olduklarıdır. Chelsea üçlü savunmayla oynuyor ve çok başarılı dersiniz, bu sefer de başlarlar Chelsea’nin başarısının esasında üçlü savunmadan gelmediğini anlatmaya. Çok zorlarsanız, Chelsea’nin aslında başarılı olmadığını da savunabilirler. Ellerindeki başarımetreyi size de vermezler, bir tek onlar görebilir.

Lafı uzatmaya gerek yok. Futbol oyunu rakamlarla oynanmaz. Oyuncularla oynanır. Oyunun temeli, topa göre pozisyon almaktır. Yoksa sahaya gönderdiğiniz takımın formasyonu, sadece santrada o şekilde dizilir. Hakemin düdüğü çalınıp oyunun başladıktan sonra, artık oyuncular langırttaki gibi dizilmezler, topa göre pozisyon almaya başlarlar. 

Futbol oyunu hakkında eleştirel yorum yapmak, muhtemelen dünyadaki en kolay işlerden biri. Yaşanmamış şeyler üzerinden yorum yapıyorsunuz. Lakin bir riski var, hayat devam ediyor. Orada o fikirleri takip eden birileri oluyor. Fenerbahçe Vitor Pereira döneminde ekseriyetle üçlü savunma oynuyordu ve teknik direktör neredeyse sadece bu gerekçeyle gönderildi. Fenerbahçe, Vitor’dan “kurtulunca” kamuoyunun da fikir birliğiyle hemen dörtlü savunma oynamaya başladı.

Hayret! Hiçbir şey değişmedi, hatta daha da kötüye gitti. Şimdi o “Fenerbahçe üçlü oynamaz” diyenlerin ağzını bıçak açmıyor. “Futbolcular da biraz gayret edecek, böyle olmaz ama...” diyorlar. Endişelenmeyin, Fenerbahçe gerçekten üçlü oynayamadı. Zaten sırtınızı tabelaya dayadığınız için yanlışlanmanız da mümkün değildi. Lakin küçük bir sorun var, Fenerbahçe dörtlü de oynayamadı. “Fenerbahçe üçlü oynayamaz ama dörtlü de oynayamaz” çok pesimist bir yaklaşım olacağından, kadro yapılanmasına eleştiri getiriyor olacağınızdan ve bu da daha yukarıdan bir yerleri adresleyeceği için onu o kadar söyleyemediniz. Vitor Pereira gibi, Türkiye’de “saha dışı destek” sahibi olmayan birini aldınız karşınıza, vurdukça vurdunuz.

Neticede, Fenerbahçe üçlü oynayabilir. Ne kadar oynayabileceği, o takımın kapasitesiyle ilgilidir. Hiç bir futbol takımı için net olarak, “bunu oynar”, “bunu oynamaz” denemez. Her formasyonun kendi içinde avantaj ve dezavantajları vardır. Bu avantaj ve dezavantajları tartarsınız ve bir karar verirsiniz. Önemli olan eldeki kadrodan en yüksek şekilde verim alabilmektir. O verim bazen sizi şampiyon yapar, bazen 15. yapar. Başka bir formasyon, başka bir oyunla daha başarılı olabilir miydiniz, kafada kalan soru her zaman bu olur ama asla net bir cevabı yoktur. Dolayısıyla futbol, zihin açıklığıyla yaklaşılması gereken bir oyundur. Yekten bir kabul veya reddediş sizin o optimumu bulmanızda en büyük düşmanınız olacaktır. Futbolu rakamlar değil, futbolcular oynar. Futbol oyununda rakamları nereden sayarsanız sayın, toplamı 11 yapacaktır.

Peki rakamlar anlamsız mıdır? Önemsiz midir? Asla! Lakin onu yorumlayabilmek için, oyuna dair cümleler de kurabilmeniz gerekir. Kadro planlamasını geniş boyutlu düşünmeniz gerekir. Olanı değil, olabilecek olanları da öngörebiliyor olmanız gerekir. Özetle, futbol oyununa dair sözünüzün olması gerekir. Futbol oyunu, tarihin hiç bir döneminde “Fenerbahçe şu formasyonu oynamaz” basitliğinde olmadı. Bu, olsa olsa bu söylemin savunucularının basitliği olabilirdi.

Bugün artık biz de tabelaya bakıyoruz. Arkamıza aldık tabelayı, sabah akşam konuşmak istiyoruz. Anlattığınız hiçbir şey gerçekleşmedi hocam, şimdi ne anlatacaksınız acaba?