Sermaye çevrelerine sunulan 2023 senaryoları ne anlatıyor?

Sermaye çevrelerine sunulan 2023 senaryoları ne anlatıyor?

Fitch’in Türkiye için oluşturduğu seçim senaryoları emek, barış ve özgürlük mücadelesi için ne ifade ediyor? İlk dikkat çeken nokta, bu mücadelenin Fitch’in senaryolarında neredeyse tamamen yok sayılan bir değişken olması. Sermaye çevrelerine hitaben yazılmış, Türkiye’nin iç dinamiklerini dikkate almadan, seçim anketlerini üst üste koyarak çıkartılan teknik bir risk profili için bu çok da şaşırtıcı değil aslında. 

Deniz Ay

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye 2023 seçimleri üzerine bir senaryo analizi yayımlandı. Raporun temel amacı, uluslararası sermaye çevrelerinin stratejik yatırım planları için yön göstermek. Rapor hakkında çıkan haberlerin çoğu fazla detaya girmeden, Fitch’in ortaya koyduğu üç senaryonun ikisinde Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçildiği ve bunların ekonomiye yansımaları üzerine tahminleri öne çıkarttı. 

Ancak rapor para ve maliye politikaları, büyüme/kur performansı tahminlerinin ötesinde, seçim sonrasına yönelik çarpıcı öngörülere de yer veriyor. Sermaye çevrelerinin önüne konan bu senaryolardan emek, barış ve özgürlük için mücadele verenlerin de haberdar olması gerektiğini düşünüyorum. 

Raporda detaylandırılan senaryoların olasılıklarını hesaplarken basında çıkan seçim anketleri verileri temel alınıyor. Yani, hepimizin önüne düşen seçim anketlerinin birleştirilmesiyle bu tahminler yapılıyor. Teorik olarak gerçekleşebilecek dört senaryodan birine yüzde 55 olasılık, ikisine yüzde 22,5 olasılık, birine de yüzde 0 olasılık veriliyor. İhtimal dışı görülen tek senaryo Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını kaybedip AKP’nin Meclis'te çoğunluğu koruması. Gelelim diğer üç senaryoya... 

***

En yüksek olasılık (yüzde 55) verilen senaryoda Erdoğan küçük bir farkla yeniden cumhurbaşkanı seçiliyor, ancak AKP Meclis'te çoğunluğu kaybediyor. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı!nı riske atmamak ve derin bir siyasi çalkantıya yol açmamak için parlamento seçim sonuçlarını kabulleniyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunun şaibeli olduğu yönündeki iddiaları bastırmak için de muhalefetten bazı isimlere kabinede önemli görevler vereceği tahmin ediliyor. Erdoğan’ın önceliğinin zaten partiler üstü bir muhalefet desteği aldığı dış politikayı kontrol edebilmek olacağı söyleniyor. 

En olası görülen bu senaryoda muhalefete devredilecek en önemli yetki ekonomi yönetimi. Büyük ölçüde CHP kadrolarına teslim edilerek geleneksel ekonomik politikalara (sıkı para politikası, dalgalı kur rejimi vs.) geri dönülmesi bekleniyor. Ancak AKP’nin parlamentoda çoğunluğu kaybettiği bu senaryoda Erdoğan KHK’ler ile Meclis'i etkisiz hale getirmeye devam edecek deniyor. Erdoğan hala ülkenin lideri olacağından yatırımcıların güvenini tesis etmekte zorlanılacağı söyleniyor. 

Raporda diğer iki senaryoya eşit olasılık veriliyor. İkisi için de sıraladıkları beklentiler iç karartıcı. İkinci senaryoda hem Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçiliyor hem de parlamentodaki AKP çoğunluğu korunuyor. Bu senaryoda muhalefet seçim sonuçlarına itiraz etse de sonucu değiştirmekte başarılı olamıyor. Türkiye ekonomisi için en negatif görülen bu senaryoda, uzun sürecek protestolar, yüksek enflasyon, mali açıkla birlikte kamu borcunun kontrol edilemeyeceği; Körfez sermayesinden gelecek destekle kriz idare edilse bile ülke ekonomisinin düşük büyüme sarmalında kalacağı öngörülüyor.

Üçüncü senaryo "rejim değişikliği" olarak tanımlanıyor: Erdoğan cumhurbaşkanlığını, AKP de Meclis çoğunluğunu kaybediyor. Bu senaryoda Erdoğan’ın seçim sonuçlarını kabullenmeyeceği ve geçiş sürecinin çalkantılı olacağı öngörülüyor. Seçimin iptal edilip olağanüstü hâl ilan edileceği, ancak yükselen toplumsal muhalefeti ve protestoları bastırmaya güçlerinin yetmeyeceği düşünülüyor. ABD ve AB’den örtülü ve açıktan çağrılarla iktidarın devri için baskıların geleceği, çalkantılı bir sürecin ardından ekonominin geleneksel politikalara geçişle stabilize olması bekleniyor. Yeni yönetimin sosyal politikalara vereceği ağırlıkla kamu harcamalarını artıracağı ve mali açığın devam edeceği, TL’nin değer kazanacağı ancak kriz öncesi seviyelere geri dönemeyeceği öngörülüyor. 

***

Fitch’in Türkiye için oluşturduğu seçim senaryoları emek, barış ve özgürlük mücadelesi için ne ifade ediyor? 

İlk dikkat çeken nokta, bu mücadelenin Fitch’in senaryolarında neredeyse tamamen yok sayılan bir değişken olması. Sermaye çevrelerine hitaben yazılmış, Türkiye’nin iç dinamiklerini dikkate almadan, seçim anketlerini üst üste koyarak çıkartılan teknik bir risk profili için bu çok da şaşırtıcı değil aslında. 

Ancak olası hiçbir senaryoda seçim sonrasının şimdikinden daha kolay olmayacağı gerçeğini tekrar hatırlatması açısından bu senaryoları göz ardı etmemek gerekir. Emek ve özgürlük mücadelesinin seçim hazırlığı olarak attığı her adımın, seçim sonrasında yaşanabilecek çalkantılı süreci de örgütleyebilecek şekilde planlanması bir zorunluluk. 

Tek Adam gölgesinde devam edebilecek bir "tutucu restorasyon" sürecine de olabildiğince örgütlü ve özgüvenli girmek gibi büyük bir sorumluluk var hepimizin omuzlarında: Hem Meclis'in içinde, hem Meclis'in dışında.