Kipling ile tuhaf bir Hindistan turu

Kipling ile tuhaf bir Hindistan turu

Kipling’in tuhaf, esrarengiz ve alışılmışın dışında dört öyküsünü içeren “Kral Olacak Adam”, 19. yüzyıldan bize sesleniyor.

Deniz Burak Bayrak

1907 yılında Nobel Edebiyat Ödülü, “Bu dünyaca ünlü yazarın eserlerine karakterize; güçlü gözlem, orijinal betimleme yeteneği, taze fikirleri ve olağanüstü anlatı yeteneği nedeniyle” Rudyard Kipling’e verildi.

DÖRT ÖYKÜLÜK BİR SEÇKİ

Küçük yaşta Hindistan’dan ayrılan bir İngiliz olan yazar, İngiltere’deki eğitiminin ardından Hindistan’a geri döndü ve Lahor’da başladığı gazetecilik onu yazı alanında ilerletti. Şiir ve romanlarının yanında öykü türünde de yapıt veren Kipling’in farklı uzunluklardaki dört öyküsünden oluşan Kral Olacak Adam başlıklı seçkisi Can Yayınları tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kitaba adını veren öykü;  “Morrowbie Jukes’un Tuhaf Gezintisi”, “Kendi Gerçek Hayalet Hikâyem” ve Yüzlerce Kederin Kapısı” ile tamamlanıyor.

TUHAF BİR HİNDİSTAN TURU

Kipling’in bu dört öyküsü; dilimize çevrilen sayılı esrarengiz, tuhaf ve alışılmışın dışında öykülerden. Hindistan’ı ve kültürünü avucunun içi gibi bilen Kipling, anlattığı hayat hikâyeleriyle okuru bir geziye de çıkarıyor. Tren garlarından dağların doruklarına, daracık sokaklardan ölülerin yaşadığı mekânlara kadar birçok ilginç yeri betimleyici bir biçemle anlatan Kipling, anlatıcının kendisi olması sebebiyle, otobiyografik ögeler ve anılardan da yararlandığı duygusu uyandırıyor.

Yapıtın ilk öyküsü “Kral Olacak Adam”, anlatıcının ofisinde karşısına çıkan ve Kâfiristan’a gidip kral olma hayalleri kuran Daniel Dravot ve Peachey Carnehan’ın başından geçenlerin anlatıldığı bir uzun öykü. Tanışmalarının ardından geçen iki yılın ardındansa ofisine Carnehan geri dönüyor. Böylece başlarından geçen olağanüstü olayları okumaya başlıyoruz. Eski ve Yeni Ahit ile Masonik birçok temel unsurun da dipnot olarak verildiği öykü sinema sanatına da kaynaklık etti.

YAŞAYAN ÖLÜLER DİYARI

İnşaat mühendisi Morrowbie Jukes’un başından geçenlerse bir hayalet öyküsü kurgusuna fazlaya uyan içeriğe sahip. Kısa bir girişen sonra anlatıcının sazı eline alışıyla Jukes’un görevi gereği ülkenin ıssız kumlarla kaplı bölgesindeki bir kampta birkaç ay geçirmesi gerektiğini öğreniyoruz. Geçirdiği bir kaza sonucu büyük bir kum kraterinin ortasında kendini bulan Jukes, yalnız olmadığını fark ediyor. Etrafındakilerin birtakım tuhaflıklar sergilemesiyle ölülerin yaşadığı bir mekânda olduğunu anlıyor. Böylece olay örgüsünün ivmesi de artıyor ve heyecanla sona ulaşıyoruz.

Üçüncü öykü olan “Kendi Gerçek Hayalet Hikâyem”, Kipling’in kendi deneyimlerinin fazlaca belirgin olduğu bir öykü. Burada hizmetkârının isminin de verilmesi anlatıcının ya da ismini bilmediğimiz kahramanın kendisi olduğunu belirginleştiren bir ayrıntı olarak yerini alıyor.

YÜZLERCE KEDERİN KAPISI

Dostu Gabral Misquitta’nın ölümünden altı hafta önce, ayın batışından sabaha kadar olan sürede anlattığı bir öyküyü not alarak oluşturduğu ve isminin büyülü bir havası olduğunu söylemeden geçemeyeceğim son öykü “Yüzlerce Kederin Kapısı” ise bir Çinli olan Fung-Tching tarafından kurulan ve öyküye adını veren, afyon içilen, kederli bir mekânın ve Çinli işletmecisinin tuhaf öyküsü.

19. yüzyılın Hindistan’ından günümüze ve bize seslenen Rudyard Kipling’in merak uyandıran bu öykü seçkisi raflarda okurlarını bekliyor.

KÜNYE: Kral Olacak Adam, Rudyard Kipling, çeviren: Zeynep Avcı, Can Yayınları, 2022, 108 sayfa.

DAHA FAZLA