Karl Marx Biyografi

Karl Marx Biyografi

Sosyalizmi bir ütopya olmaktan çıkarıp bilime dönüştüren Marx, işçi sınıfının toplumun komünist dönüşümü uğruna mücadele yolunu devrimci teoriyle aydınlatmıştı. Birçok ülkede sömürü sistemini devirip bu ülkeleri sosyalizme yönelten işçi sınıfı, Marx’ın düşüncelerini tarihsel bir gerçeklik haline getirdi. Marx, Engels ve Lenin’in devrimci teorileri bu temel üzerinde zenginleşti ve daha yükseğe erişti. İlerici insan soyu yüzyıllar geçse de Marx’ın adını ve devrimci bayrağını yüreğinde taşıyacaktır.

Ufuk Akkuş

19. yüzyılın büyük bilim adamı ve ateşli bir devrimcisi olan ve kuramsal analizinin geçerliliği çağımızda da etkisini sürdüren Karl Marx’ın düşünce ve eylem dünyası pek çok analize ve araştırmaya konu olmuştur. Yoldaşı ve dostu Engels ile birlikte oluşturdukları kuram başta Sovyetler Birliği olmak üzere pek çok ülkede pratiğe dönüşerek onların siyasal sistemlerine kılavuz oluşturmuştur. Marksizm işçi sınıfının çıkarlarının bilimsel ifadesi olarak ve sınıf mücadelesiyle sıkı bağlar içinde şekillenip gelişmiştir. Kapitalist sistemin işleyişini ve iç çelişkilerini detaylı bir şekilde bilimsel olarak inceleyen Marx, bir sonraki aşamada kurulacak toplumun sosyalist karakterde olacağını ve bu dönüşümün proletarya tarafından sağlanacağını ortaya koymuştur. Marx ve Engels, işçi sınıfının dünya görüşüne teorik bir temel sağlayan ve böylece tarihte ilk kez kitle hareketine dinsel fanteziler ve ütopyacı düşler yerine bilimsel bir ideoloji sunan düşünürler olmuşlardır.

Marx’ın düşünce dünyasını ve gelişimini anlamak için özellikle ilk eden yapıtlarının okunmasında yarar vardır. Ancak onun kuramsal yapıtlarının; öz yaşam öyküsündeki zorluklar ve önemli uğraklar, yaşam koşulları, hayatının önemli dönemeçleri, bilimsel dünya görüşünün temelleri, döneminin siyasi gelişmeleri ve siyasi mücadeleye yönelişi ile birlikte ele alınması bütünsel bakış açısı geliştirmede pusula niteliği taşıyacaktır.

Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komite, Marksizm-Leninizm Enstitüsü tarafından yayımlanan “Karl Marx Biyografi” adlı eser Yordam Kitap tarafından 2002 yılında Ertuğrul Kürkçü çevirisi ile okurların ilgisine sunulmuştur. Daha önce Öncü ve Sorun Yayınları (2 baskı) tarafından yayınlanan kitap 4. Baskısını yaparak sahafların tozlu raflarından kurtulmuştur.

Biyografi’nin çevirmeni Erturul Kürkçü’nün anlatımıyla; bu kitap yeni başlayanlar için bir ansiklopedi, dışarıdan bakanlar için yeterince anlam vermedikleri toplumsal mücadelelerin neden ve sonuçlarını ve onları anlamlandıran düşünceleri kavramalarına yardımcı olacak bir kılavuz, içeriden bakanlar için dara düştüklerinde hızlıca el uzatacakları bir başvuru kaynağı, eleştirel düşünce peşinde koşanlar için de Marx’ın düşüncesini bizzat Marx’ın kendi yapıtlarından öğrenmeye özendirilecekleri bir entelektüel sıçrama noktasıdır.

5 Mayıs 1818’de Almanya’nın Trier (Treves) kentinde dünyaya gelen Karl Heinrich Marx, avukat Henrich Marx ile Henriette Pressburg’un dokuz çocuğundan biridir. Hukuk öğrenimi gören Marx, tarih, sanat teorisi, yabancı dil çalışmaları ve felsefe konularında da iyi bir temel edindi. “Demokritçi ve Epikürcü Doğa Felsefesi Arasındaki Fark” başlıklı doktora tezi yazan Marx ilkgençlik döneminde Hegel felsefesiyle yoğun bir şekilde ilgilenmiştir. Hegel’in “Hukuk Felsefesi” kitabına karşı “Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi” adlı bir kitap yazan Marx sonraki yıllarda Hegel’in idealist diyalektiğine karşı materyalst diyalektiği geliştirecek ve eserlerinde diyalektik metodu kullanacaktır.

Biyografi de Marx’ın eserlerinin yazılış öyküsü; o dönemdeki tarihsel olaylar ve Marx’ın içinde bulunduğu koşullar ile birlikte anlatılır. Ayrıca eserlerinin özeti ile düşünce dünyasındaki sıçrama noktaları ve Marx’ı dönemin düşünürlerinden farklı kılan hususlar da vurgulanır.

1848 devrimine kadar Marx, bütün teorisinin temeli olarak felsefesini formüle etmeye yoğunlaşmıştır. 1846 yılında yoldaşı ve yakın dostu Friedrich Engels ile birlikte kaleme aldıkları “Alman İdeolojisi”nde tarihsel materyalizm görüşü sistematik biçimde sergilenmiştir. Burada yalnızca maddi üretimin toplum hayatındaki rolü kapsamlı biçimde ele alınmıyor, ayrıca üretici güçlerle üretim ilişkilerinin diyalektik gelişmesi de ilk kez açıklığa kavuşturuluyordu. Marx ve Engels’e göre; tarihteki bütün çatışmaların kökeni üretim biçimi ile karşılıklı ilişki (buna daha sonra üretim ilişkileri diyeceklerdir) arasındaki çelişkidedir. Materyalist tarih görüşünün başlıca vargısı, proleter komünist devrimin tarihsel olarak gerekli ve kaçınılmaz olduğudur. Komünizmi geleceğe dair bir soyut hayali gerçekleştirmek üzere kurulmuş bir plan olarak gören ütopyacıların tersine, Marx ve Engels onu nesnel tarihsel gelişmenin yasalarla benimsenmiş bir sonucu olarak görüyorlardı: “Komünizm bizim için yaratılması gereken bir durum ya da gerçekliğin kendisinin uydurmak durumunda kalacağı bir ideal değildir. Biz bugünkü durumu ortadan kaldıran gerçek harekete komünizm diyoruz.”

Marx’ın sistemini kurma ve geliştirme çabaları daima onun pratik çalışmalarıyla paralel gitmiştir. İşçi sınıfına kılavuz niteliğinde yapıtlar geliştirirken bir yandan da siyasi faaliyetin içinde olmuştur. “Komünistler Birliği” ve “Enternasyonel” gibi örgütlerdeki çalışmaları kesintisiz sürmüş ve zaman zaman düşünsel faaliyetler ile çakışmışlardır. Güncel siyaset hakkındaki fikirlerini kitlelere sunmak ve gündelik yaşamını sürdürmek amacıyla gazetecilik yapan Marx’ın fikirleri dönemin egemen güçlerini rahatsız etmiş ve bu nedenle Avrupa’nın diğer ülkelerinde sürgün hayatı ile karşı karşıya kalmıştır. Sürgün, işsizlik ve sıkça yaşanan parasal sıkıntılar, hastalıklar gibi zorlu koşullara rağmen hem teorik hem de pratik faaliyetleri ömrü boyunca sürmüştür. Bazı eserleri birlikte yazdığı ve yaşamı süresince karşılıklı görüş alışverişinde bulundukları ve aynı örgütlerde faaliyet yürüttükleri dostu Engels’in, Marx’ın hayatını idame ettirmede rolü büyük olmuştur.

Yenilgiyle sonuçlanan Avrupa’daki 1848-1849 devrimlerine doğrudan katılan Marx, devrimin sonuçlarını toparlayıp özetlemek üzere “Fransız Üçlemesi”ni kaleme almıştır. “Fransa’da Sınıf Mücadeleleri” kitabında, diyalektik materyalist yöntem ilk kez bir tarihsel dönemin bütününün incelemesine uygulanmış ve 1848 Fransız Burjuva Devrimi’nin nedenleri, karakter ve seyrinin bir tahlili yapılmıştır. “Louis Bonapart’ın 18 Brumer”inde Marx, tarihsel materyalizmin en soyut ilkelerinden siyasal savaşımın en somut örneklerine uzanan bir yelpazede çözümleme yürütmüştür. Bu kitapta proletaryanın önder rolünü oynadığı, işçi sınıfı ile köylülük arasındaki ittifaka ilişkin daha kapsamlı bir önerme ortaya konulmuştur. Marx bu incelemesinde 1848-1849 devrimlerinin deneyimlerine dayanarak ilk kez muzaffer proletaryanın eski devlet makinesinin parçalanması gerekliliğini öne sürer. “Fransa’da İç Savaş”ta ise Paris Komünü’nü proletarya diktatörlüğü yolundaki ilk girişim olarak görür ve gelecekteki sosyalist sistemin prototipi olarak sahip olduğu özelliğini büyük bir açıklık ve bilimsel dakiklikle ortaya koyar. “Fransa’da İç Savaş” ise burjuva devleti sosyalist amaçlarla kullanmanın mümkün olduğu yolundaki reformcu yanılsamaları defediyor ve burjuva devletin ister monarşi, ister bonapartist rejim, ister parlamenter Cumhuriyet olsun sömürücü bir devlet olmaya devam ettiğini gösteriyordu.

Marx’ın başyaptı “Kapital”in yazımına giden süreç de kitapta ayrıntılı anlatılır. “1857-1858 El Yazmaları” Kapital’i yazmak için tutulan notlardan oluşur. “Grundrisse” kitaplaştırma amacıyla yazılmaz. Marx’ın düşünce akışının kağıda dökülüşüdür. 1859 yılında “Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı” kitabının birinci kısmını bitiren Marx, önce bu kitabın ikinci kısmının ilk bölümü olarak “Sermaye Üzerine” adını verdiği çalışmasına başlar. Ancak bu daha sonra Kapital’in bağımsız bir yapıt olarak yazılmasına evrilir. Kapital’in birinci cildi 1866 yılında yayımlanır. Kapital’in ikinci ve üçüncü ciltleri ise Marx’ın ölümünden sonra Engels tarafından düzenlenerek yayımlanır. Marx’ın Kapital’inin birinci cildinde sermayenin üretim süreci ele alınır. Kapital I, kapitalizmin egemen üretim ilişkisi olan ücretli emeğin sermaye tarafından sömürülmesinin çözümlenişidir. Kapital II’de sanayi sermayesinin dolaşım alanındaki hareketine odaklanılır. Kapital’in III. Cildinde ise kapitalist üretim tarzının bütününün teorik çözümlenişi tamamlanır. Bu cilt kapitalist rekabetin içsel mekanizması ile sermayenin ticarette, kredide, para dolaşımında ve tarımda büründüğü özgül tür ve biçimlerin ayrıntılı bir incelemesini içerir ve değerlerin üretim fiyatlarına dönüştürülmelerinin nedenlerini açıklığa kavuşturur. Kapital’den sonra kaleme alınan ve kimi Marksistlerce Kapital’in dördüncü cildi olarak kabul edilen ve Marx’ın ölümünden sonra Karl Kautsky tarafından düzenlenen “Artık Değer Teorileri” kitabı kapitalist oluşum yasalarının burjuva iktisatçılarla yorumlanmasının tarihsel incelenmesidir.

Hayatını işçi sınıfı mücadelesine ve bilimsel sosyalizme adayan Karl Marx’ın 14 Mart 1883 tarihinde ölümünü sadece proleter basın değil burjuva basın da haber yaptı. Ancak onun rolünün nesnel bir değerlendirmesini yapmadı. Onun yüksek kişisel niteliklerini öne çıkardı, fakat onun etkisini asgariye indirmek, öğretisini ve etkinliklerini saptırmak için her yola başvurdu. İşçi sınıf önderleri, ilerici aydınlar ve sosyalist basın, sosyalizmi bilime dönüştürme davasında kazandığı başarıya duydukları saygıyı, dünya proletaryası önderi olarak oynadığı rolü ve Marx’ın öğretisinin enternasyonalist karakterinin altını çiziyorlardı.

Evet Marx’ın Kapital’in başında dediği gibi anlatılan bizim hikayemizdir. Ve bu hikaye dünyanın bütün ülkelerinde eşitliğin ve özgürlüğün hakim kılınmasına dek sürecektir. Hikayenin yönteme ilişkin bölümü ise insanlık, komünist toplum aşamasına vardıktan sonra da sürebilecektir. Ertuğrul Kürkçü’nün özenli ve yetkin çevirisiyle sunulan kitapta; 19. Yüzyılda yaşayan ama etkileri ve fikirleri günümüzde de güncelliğini koruyan devrimci teorisyen Karl Marx’ın yaşam öyküsü tarihsel olayların gelişimi ile birlikte ortaya konuluyor. Kitap boyunca hem Marx’ın düşünce dünyasının nasıl geliştiği ve hangi aşamalardan geçtiği, hem yapıtlarını kaleme alırken dönemin siyasi gelişmeleri ve zorluklarla geçen gündelik hayatının önemli olayları, hem de devrimci örgütlerdeki teorik ve pratik mücadelesi duru bir anlatımla aktarılıyor.


KÜNYE: P.N. Fedoseyev, İrene Bakh, L.I. Golman, N.Y. Kolpinski, B. Krilov, I.I. Kuzminov, A.İ. Maliş, V.G. Mosolov, Yevgeniya Stepanova, “Karl Marx Biyografi”, İngilizceden çeviren: Ertuğrul Kürkçü, Yordam Kitap, Aralık 2022, 638 sayfa.

DAHA FAZLA