Bora Ercan

Lisans eğitimini ODTÜ Matematik Bölümü'nde tamamlayan Bora Ercan, aynı üniversitenin Felsefe Bölümü'nde yüksek lisans yaptı. Manchester Üniversitesi'nde konuk araştırmacı olarak bulunan Ercan, Hindistan, Mısır ve Yunanistan kültürleri üzerine çalışmalar yapıyor. TİP üyesi. Zihin Günleri'ni organize ediyor. Yayımlanmış bazı kitapları: Sonsuzun Çocukluğu, Bumerang Metinler, Muson Şarkıları, Odysseus Adaları, Göğe Yakın Topraklar, Surya’dan Patanjali’ye, Buda’dan Pradipika’ya.
Köşe yazarları

Mutluluğun ekonomisi ve Datça

Nasıl oldu da bu kadar kısa bir sürede Datça’yı ve benzer yerleri yaşanmaz bir duruma soktuk? Hangi politik ve ekonomik öncelikler ve tasarruflar bu güzelim memleketi yaşanmaz hale getirdi?

Köşe yazarları

Liderkatli (Leadercide) ya da voleyboldan öğrenilmesi gereken

Önümüzdeki net soru şu: Sol bu ülkede gerçekten iktidar olmak istiyor mu? Türkiye özelinde karşımızda 1950’lerden beri dinin, sermayenin, devletin tüm olanaklarını kullanan yapılara karşı kurulabilecek yapılar ne yolla oluşturulacak? Çuvaldızı kendimize batırmak durumundayız.

Köşe yazarları

Antroposen’den Antroposentrizme

Teknolojiye aşırı güvenle doğaya küstahça meydan okuyan kentler kurulurken güneşin, hâkim rüzgarların yönü, kuşların göç yolları, su kaynakları hiç düşünülmeden olabildiğince dikey, zorba bir yapılaşmaya gidildi. Dikey yapılaşmanın suç oranlarını ve yalnızlaşmayı arttırdığı sosyolojik bir gerçektir. Bunun nedenlerinden biri de güneşin, ayın, yıldızların ve havanın herkes tarafından eşit kullanılamamasıdır.

Köşe yazarları

Obruk sadece coğrafi terim değildir

Kötüye gidişin durdurulması doğada da toplumda da ekonomide de iyiliğe doğru gidişin başlamasıdır. Toplumdaki obruklaşma da aynı şekilde durdurulabilir. Gerçekçi politikalarla, gerçekçi bir muhalefet ve eylemlilikle.

Köşe yazarları

Yalılar ve Bezirgân Taburları

Dünya ülkelerinin çoğunda ve T.C. Anayasası'nda geçen en temel maddelerden birinin kıyının, denizin kimsenin mülkü olamayacağıdır. Dolayısıyla halkın olması gereken yalıların sahiplerinin Rus oligarklar ya da Arap şeyhleri olmaları arasında bir fark yok. Tartışılması gereken sermaye mi sermayenin el değiştirmesi mi? Sermaye varsa el değiştirmesi de gayet doğal. Zira bütün bir Türkiye tarihi bunun üzerine kurulu.