Seçim halleri

HSYK seçimlerinin Yargıtay ayağında AKP Cemaate karşı kaybetti. Cemaatin sosyal demokrat üyelerle yaptığı ittifakın sonucunda üç üye kazanıldı. Başka bir ifade ile de hükümet sıfır çekti.

Bunun yanında, kürsüden gelen hakim ve savcıların oy kullanacağı seçimlere AKP’nin grubu olarak giren “Yargıda Birlik Platformu” listesine sosyal demokrat, Alevi ve ülkücü isimler alınmış durumda.

Anlaşılan sosyal demokratların kafası karışık! Ya da belli bir doğrultu ihtiyacı hissetmeden yalnızca seçilmeye bakıyorlar.

Bir parantez açalım. Yargıda Birlik Platformu listesinde Hakyol, Menzil ve İsmailağa tarikatından adayların olduğu da belirtiliyor. Hoş bir “ittifak” olduğunu söylemek gerekiyor.

***

İşçi Partisi her noktada, tabi ki yargıda da cemaat yapılanmasını “bitirmeye” odaklanmış durumda.

Aydınlık gazetesi Yargıda Birlik Platformu haberlerini, adayları ile yaptığı söyleşileri öne çıkarıyor. Okuyanlar da Platform’un HSYK’da çoğulcu ve katılımcı bir yapı oluşturmak istediğini öğreniyorlar!

Bu çaba o hale geldi ki; Bursa Barosu’nun düzenlediği ve HSYK seçimine katılan tüm grupların eksiksiz çağrıldığı “Nasıl bir HSYK” paneli Ulusal Kanal’ın internet sitesinde “cemaatin adayı ile aynı panelde buluştular” diye duyurabiliyor. (Bu haber oluşan tepkiler nedeni ile sonrasında kaldırılmak zorunda kalındı.)

Anlaşılan o ki; bu çevre, Cemaatle AKP’nin yaptığı ortaklıkla, hükümetin sorumluluğuyla ilgilenmemekte.

***

Tek adayı bulunan ve düşük yoğunluklu bir seçim çalışması yürüten “Demokrat Yargı Derneği” ise sözünü söylemek için seçime girmiş gözüküyor.

Tüm “yetmez ama evet” çiler gibi; 2010 Anayasa Referandumuna büyük umutlarla bağlanan, sonrasında AKP demokrasisi(!) gözleri önünde çöktükten sonra pusulasını kaybeden “Demokrat Yargı” hızla siyasetin dışına düşüyor.

Bu bölümün parantezi ise “bir kısım sol” olsun. Ayrı bir bölüm açmaya gerek yok. Ama solun bu kısmı da HSYK seçimlerine bakıp bakıp siyasetsizlik üretiyor. Ya da “büyük siyaset” yapıyorlar.

***

Cemaat'in kuşkusuz bu seçimlere dair bir stratejisi var. Ancak fazla gürültü patırtı çıkarmamaya dikkat ettikleri açık. Bağımsız adaylarla yol alan Cemaat bir yandan yargıdaki mevzilerini korumaya çalışırken diğer yandan da hükümetin adaylarının kazanmamasına odaklanmış durumda.

***

Seçime bir de YARSAV - Yargıçlar Sendikası birlikteliği giriyor.

Aslında, yukarıda yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere, seçime yönelik gerçek bir çalışma yürüten esas olarak iki grup var. YARSAV – Yargıçlar Sendikası ile Yargıda Birlik Platformu.

Bu iki grup neredeyse ülkedeki bütün adliyeleri tek tek dolaştılar. Tabi hükümeti arkasına alan Yargıda Birlik Platformu’na her türlü destek sağlanırken, YARSAV-Yargıçlar Sendikası adaylarına türlü türlü zorluklar çıkarılıyor. Bir yandan seçime yönelik çalışma yürütülürken bir yandan da seçimlerin adil ve güvenli bir ortamda yapılması için her türlü hukuki çaba gösteriliyor.

AKP şimdiden, seçimleri cemaatin kazanması durumunda (siz bunu kendilerinin kaybetmesi olarak okuyun) gayrimeşru sayacaklarını söyledi.

Kuşkusuz YARSAV-Yargıçlar Sendikası açısından seçim sonuçları önemli. Adaylarının kazanması önemli bir mevzi anlamına gelecek. Ancak sonuçlar ne olursa olsun YARSAV-Yargıçlar Sendikası bu seçimleri kazandı.

Kazandı, çünkü; memleketin her adliyesindeki hakim ve savcıların arasına örgütlülük tohumları atılmış durumda. Sürekli yazdığımız üzere; yargı bir kez daha kriz alanı olma potansiyeli taşıyorken, hukuk alanında şiddetli mücadelelerin yaşanacağının işaretleri görülmeye başlamışken, atılan bu tohumlar oldukça önemli.

Bilinmesi gerekiyor ki, bu mücadele baştan kaybedilmiş bir mücadele değil. AKP’nn yargıdaki cüssesinden korkmanın da gereği yok.

Yeter ki siyasetten korkulmasın.