“Nasıl söyleyeyim işte çöplüğe attılar bizi”
"Bizler de gün gün ölümü bekliyoruz ki, bizler akrabalarımızı, yeğenlerimizi toprağa verdik.. Bu belgeselde biz de almalıydık ama zaten yetmeyen maaşımızı alamayız, alıyorsak kesilir korkusuyla katılmadık. Oysa zaten öleceğiz... Ben artık güçlükle hareket ediyorum. Böyle acılar içinde ölümü bekliyoruz"
"Bu çalışmalar neticesinde, bilim kurulu kararı, uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatımız hükümleri dikkate alınarak; öncelikle her türlü kot giysi ve kumaşlara uygulanan püskürtme işleminde kum (silis tozu) veya silika kristalleri içeren herhangi bir madde kullanılması yasaklanmıştır. Kum kullanılan diğer iş kollan ise, uygulanan yöntem, kristalize silika içeriği ve alınan tedbirler yönünden Bakanlığımızca değerlendirilmekte ve sağlık sonuçları izlenmektedir" ( T.C Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, GENELGE 2009/.2.4)
İlk ifade Kumun Gecesi belgeselinden bir işçinin sözü. Diğeri ise kot kumlama işçisi Faruk Kaya’nın. Faruk Kaya, bu sözleri söyleyebilmek için ağır ağır, zorlanarak, nefes nefese kalarak kürsüye geldi. Kendisinin ve arkadaşlarının ölümü beklediğini, devletin silikozis hastalarını görmezden geldiğini çok az sayıda silikozis hastasının maaş alabildiğini onun da tedavi masraflarına bile yetmediğini söyledi, yüzümüze gerçeği haykırdı, salonda pek çok kişi gibi ben de donakaldım, söyleyecek söz bulamadım, yalnızca Faruk’un kürsüden yavaşça inişini ve ağır ağır yerine oturuşunu izleyebildim.
Sonrasında ise, kot taşlamanın (kumlamanın) yasaklandığı, ama diğer sektörlerde kumlamanın yasaklanmadığı, diş protez teknisyenlerinin de yeni bir kot kumlama katliamı olduğunu düşündüm, yalnızca yetersiz bir “genelge” ile olayın geçiştirildiğini anımsadım, hala “değerlendiriliyor”, hala “sağlık sonuçları izleniyor”…
Tüm bunları yazmaya sosyolog ve yönetmen Ali Ergül’ün yönetmenliğini üstlendiği Kumun Gecesi’ni izledikten sonra başladım. DİSK / Dev- Yapı İş, Limter İş, İSİG Meclisi, ve Gazete Fersude’nin destek verdiği "Kumla boğulup toprağa gömülen emekçilerin hikayesi"nin anlatıldığı “Şeva Wize (Kumun Gecesi) belgesel gösteriminin galasını izleme şansı buldum. Keşke Ali Ergül filmin galasında daha fazla konuşsaydı, tedavilerine bile yetmeyecek kadar aylık bağlanan pek çok işçinin “aylığım kesilir”, “başıma bir şey gelir” diyerek konuşmak istemediğini, onlarla karşı karşıya kaldığındaki duygularını anlatsaydı, anlatabilseydi. Ama kısa belgeseli pek çok şeyi zaten anlatıyor, sizi yaralıyor, üzüyor, acıtıyor.
Yumruklarınızı sıkıyorsunuz, utanıyorsunuz, insanlığınızdan, bir şey yapamamaktan utanıyorsunuz, çıkışta hemen bir arkadaşınıza dostunuza sarılmak istiyorsunuz. Ali Ergül zor bir işi başarmış, daha zorunu başarabilmek için de bizleri uyarmış, bakmamız gereken yeri göstermiş.
Silikozis “önlenebilir, ama tedavisi olmayan hastalık…
Bu lanet olası hastalığın kaynağı kumlama. Kumlama denen faaliyet, pek çok maddeyle yapılabilir. Amaç aşırı yüksek basınçla, küçük tanecikleri bir yüzeye püskürtmek ve bu sayede, pasları kazımak, temizlik yapmak, kotları ağartmak, pürüzlü yüzeyleri pürüzsüz hale getirmek. Aslında uygun kimyasallar kullanılarak tamamen yok edilebilecek bir tekniktir. Öte yandan eğer bu işlemde kullanılan malzemenin içinde "silika" oranı düşükse, ki silika tozu %1 ve altında olunca ve aşırı yüksek korunaklı giysiler kullanılınca kısmen silikozis önlenebilir.
Kumlama sanayide ağartma, yıpratma, boya kavlatma, çapak alma gibi amaçlarla kullanılan bir yöntemdir. Değişik kumlama yöntemleri olmakla beraber; ülkemizde silika içeriği yüksek ve ucuz olan; deniz kumu kullanılmaktadır. Yasaklanma öncesi sadece İstanbul’da 1000 “rodeo(kumlama)” atölyesi bulunmaktaydı ve yasak öncesinde bu yöntem ülkemizde 10 yıldır kullanılmaktaydı. Şu anda hepsi kapandı, peki silikozis belası bitti mi? Hayır:
“Ama, şimdi durun, bir soru sorayım; Dubai'de bir inşaatın kolon filizleri paslandı ve Malezyalı işçiler yardımıyla kumlama yapacaksınız, ne kullanırsınız? Doğu Teksas'ta eskimiş paslanmış metal siloların içini, Meksikalı göçmenler yardımıyla temizleyeceksiniz, çevrenize baktığınızda yine en kolay neye ulaşırsınız? Kıbrıs'ta benim de ziyaret ettiğim bir şantiyede, eski kolon demirleri üzerindeki epoksi malzemesini kumlarken gözünüze hemen okumak için gelmiş Nijeryalı öğrenciler ilişir, şantiyede ek gelir için çalışmaktadırlar. İstanbul'da merdiven altı bir atölyedesiniz, Bingöl'den gelen Kürt emekçiler kahvede iş için çay üzerine çay yuvarlarken, onları çağırıp "şu kumları kotlara püskürtün, aman ha maske de takmayı unutmayın" dedikten sonra, kullandığınız malzemeye bakar mısınız? Örnekler çoğaltılabilir, tüm örneklerde iki ortak nokta var: 1. kullanılan malzeme içinde yaklaşık %80'e varan silika veya ölüm içeren kumdur, gidip de silika oranı daha az olan bir malzeme bulmakla veya başka bir teknik kullanmakla kimse uğraşmamaktadır 2. bu örneklerde çalıştırdığınız işçiler, göçmen, azınlık, ezilen ne derseniz deyin, bulabileceğiniz en yoksul ve çaresiz kesimlerdir...”
Bir başka altı çizilmesi gereken sektör ise seramik sektörü. Seramik sektöründe mikronize olarak kuru halde yoğun kullanılan serbest silis minerali silikozise yol açıyor. Seramik sektöründe peki önlemler ne zaman alınmaya başlamış? Seramik yüzeylerde bu toz parçacıklarının yoğun kalite bozukluğu yaratmasından sonra! Evet, toz parçacıkları kaliteyi bozduğu için, basit toz tutma sistemleri kurulmuş ve bu nihayet işçilerin korunması gibi (kuşkusuz kısmen korunması) bir sonuç vermiş!
Seramik sektörünün hammadde aşamasına baktığımızda ise kaydı tutulamayan uçsuz bucaksız bir alanla karşı karşıya kalıyoruz. Seramik hammaddelerinin yaş veya kuru öğütürken kullanılan sileks, kalsedon, çakmak taşı olarak adlandırılan kayaç, amorf veya mikro kristalli kuvars olarak da sektörde adlandırılan sonra ocak içerisinde elle keski ve çekiçlerle yuvarlak form alana kadar şekillendirilen ve esas olarak da çocuk veya kadın işçi emeği kullanılan işler bunlar. Çoğunluğu sigortasızdır ve aile tipi çalışmalar, peki burada çalışan, aileleriyle birlikte çalışan çocukların ve ailelerinin kaydı tutuluyor mu? Yoksa “ya şu sigarayı bıraksalar ne iyi olur, nefes nefese kalıyorlar” denip geçiliyor mu? Ya merdiven altı atölyelerde hazırlanan diş protezlerinin yarattığı ölüm ve hastalıklar?
Kum gece oluyor, karanlık oluyor, işçilerin üzerine çöküyor, yaşamlarını ellerinden alıyor, Kumun Gecesi insanlığın nasıl yok olduğunu anlatıyor…
Not: Silikozis hastası işçiler SGK kapsamına alınmadılar. Onlara kelimenin tam anlamıyla sadaka verildi! 6011 sayılı yasa ile, 2022 sayılı 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkında kanuna geçici madde eklenerek aylığa bağlandılar.
Buna göre, Sigortalı olmayan ve silikozis hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünü en az yüzde 15 kaybedenlere SGK tarafından aylık bağlandı, bu kişilerin bu haktan yararlanabilmeleri için, yasanın Resmi Gazete’de yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde resmi başvurularını yapmaları gerektiği söylendi ve 24 Mayıs 2011 son başvuru tarihi idi, bu tarihten sonra yapılan başvurular kabul edilmedi. Başvuran işçilerin meslekte kazanma gücünü kaybettiğine, meslek hastalıkları tespit hükümleri çerçevesinde, SGK Sağlık Kurulunca karar verileceği belirtildi. Tüm bunların yanısıra aylık bağlanan silikozis hastası yaşamını yitirirse, “hastanın aylığı eşine ve çocuklarına bağlanacak ve SGK kapsamına alınacaktır” hükmü getirildi. Ayrıca eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı, hastanın kendisine bağlanan aylık tutarı geçemeyecek, bu sınırın aşılmaması için gerekirse eş ve çocukların aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılabilecektir ve bu şekilde aylık alanların çalışmaya başlamaları halinde aylıkları kesilecektir dendi. Aylık bağlanan hasta ile eş ve çocuklarına Yeşil Kart verildi.
Ayrıntılı Bilgi için Kaynaklar
*Cumhuriyet Gazetesi, 19 Kasım 2014 Çarşamba, Bozüyük Nefes Alamıyor, Esra Açıkgöz'ün röportajı
Rosner D, Markowitz G. Deadly Dust: Silicosis and the Politics of Occupational Disease in
Twentieth Century America. Princeton, NJ: Princeton University Press; 1991.
Dr. Hınç YILMAZ, Meslek Hastalıklarında Genel Yaklaşımlar, (S.B. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi sunum)
Doğan, D.Ö and Akkurt I., A Longıtudınal Study On Lung Dısease In Dental Technıcıans: What Has Changed After Seven Years? International Journal of Occupational Medicine and Environmental Health 2013;26(5)
https://ilerihaber.org/yazar/kum-tanesinin-cinayeti-2-turkiyede-silikozis-30732.html