Enflasyon raporu ve enflasyon gerçekleri

Sizin anlayacağınız; enflasyonun yine esas mağdurları, kaybedenleri dar gelirliler, emekçiler iken esas kazananları ise rantiyeler ile imalat sanayinde tekelci güçlerini kullanarak kâr temelli fiyat belirleyen sermayedir. Ama enflasyon raporu yine gerçek nedenleri göz ardı ederek “vurun abalıya” demeye devam etmektedir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2 Kasım 2023’te yılın son enflasyon raporunu açıkladı. Sürpriz ol(a)mayacağı gibi hem 2023’ün hem de 2024’ün enflasyon beklentilerini yukarı doğru revize ederek sırasıyla %63’ten Orta Vadeli Program’daki (OVP) hedef olan %65’e ve %33’ten %36’ya çıkardı. 2025 yılı hedefi ise %14’ten %13’e düşürüldü. Bu arada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ekim 2023 enflasyon rakamları ise tüketici enflasyonunun aylık bazda yıllık %3,43, yıllık bazda ise %61,36 oranında arttığını gösterdi. Bir önceki ayda aylık artış %4,75 iken yıllık artış %61,53 idi. Anlayacağınız uygulandığı söylenen enflasyonla mücadele programı meyvelerini vermeye başlamış ve yıllık bazda enflasyon bir gıdım düşmüştü!..Oysa “kazın ayağı hiç de öyle değil”: Şeytan ayrıntıda gizlidir misali; enflasyon gerçekleri de enflasyonun ayrıntılarında gizli. 

Enflasyon beklentilerindeki revizyon neyin göstergesi?

Enflasyon beklentilerindeki yukarı doğru revizyon açıkçası enflasyonla mücadele etmede TCMB’nin ve dolayısıyla da ekonomi yönetiminin açık başarısızlığının bir göstergesidir. Zaten aksini beklemek pek “rasyonel” olmazdı: Çünkü ortada, iddiaların aksine, enflasyonla nasıl mücadele edileceğine dair açıklanmış bir istikrar programı yok. “el yordamı” birtakım uygulamalarla yerel seçimlere kadar bekle gör politikası deneniyor. Yani anlayacağınız enflasyonla mücadele ediliyormuş gibi yapılıyor. Oysa yapılan çalışmalar böyle bir anlayışın bırakın enflasyonu kontrol altına almayı daha da azdırdığını ortaya koyuyor.[1] Böyle bir durumda neden olunacak çıktı ve istihdam kayıpları enflasyonla gerçekten mücadele edilmesi durumunda ortaya çıkacak kayıplara göre her zaman daha fazla oluyor. Üstelik birincisinde fiyat istikrarını sağlamak hayalden öteye gitmiyor.

Enflasyon gerçekleri raporda göz ardı edilmiş:

Raporda, aslında bizim gibi düşünenlere sürpriz olmayacağı gibi, enflasyondaki sapmaların yeni suçlusu bulunmuş: Ücret ve maaş artışları. Eski raporlarda günü kurtarmak, geçiştirmek kolaydı. Kur ve vergi artışları, yapılan zamlar ve emtia fiyatlarındaki gelişmeler ile işi bağlıyorlardı. Ama bu etkilerin enflasyona yansıması artık ömrünü tamamladı. “Başarısızlığa yeni bir kılıf” gerekiyordu ve TCMB de tıpkı ekonomiden sorumlu bakan gibi aynı noktayı işaret etmiş! Ne yazık ki ya da Allah’tan aynı dilde konuşuyorlar!.. Oysa zahmet edip sermayenin kâr hırsından kaynaklı kâr güdümlü enflasyondan hiç bahsetmemişler. Tarım ülkesiyiz diye övündükleri bir ülkede nasıl olur da gıda enflasyonu (halkın enflasyonu) bu boyutlara ulaşır hiç düşünmemişler! En kötüsü de enflasyon genele yayılmaya başlamış ve bu raporda konu bile edilmemiş. İzleyen grafik, Ocak 2004 ile Ekim 2023 arasında manşet enflasyon denilen tüketici enflasyonu ile özel kapsamlı iki tüketici enflasyonundaki (B ve C çekirdek enflasyonları)[2] gelişmeleri göstermektedir.

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

Grafikten de görüldüğü gibi çekirdek enflasyon oranları (B ve C) Şubat 2023’e kadar, tüketici enflasyonu ile çok yakın bir gelişme göstermiş; genellikle altında seyretmişlerdir. Yani bu dönemlerde enflasyon ağırlıklı olarak enerji ve gıdadan kaynaklanmış; dahası, fiyat artışları diğer ana harcama gruplarına daha az ve daha gecikmeli yansımıştır. Buna karşılık özellikle B çekirdek enflasyonu bu tarihten, C çekirdek enflasyonu da Nisan 2023’ten itibaren manşet enflasyonun üzerinde seyretmeye başlamıştır. Bu da bize enflasyonun daha genele yayıldığını ve üstelik kronik hale geldiğini göstermektedir. Yani anlayacağınız artık TCMB için enflasyonu kendi kontrolü dışındaki faktörlere bağlama dönemi bitmiştir.

Dar gelirliler için enflasyon TCMB raporunda yok:

Dar gelirlilerin enflasyonu için bakılması gereken kalemler gıda, konut ve ulaştırma kalemleridir. İzleyen grafikte halkın enflasyonu (gıda ve alkolsüz içecekler) ile onun alt kalemleri olan işlenmemiş gıda, taze meyve ve sebze ve ulaştırma hizmetleri enflasyonundaki gelişmeler tüketici enflasyonundaki gelişmelerle birlikte verilmiştir.

Kaynak: TÜİK ve TCMB verileri kullanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

Dar gelirlilerin enflasyonunu yansıtan bütün kalemler tüketici (manşet) enflasyonun üzerinde artmaktadır. Son açıklanan rakamlara bakarsak: Tüketici enflasyonu %61,36 artarken, gıda (halkın) enflasyonu %71,99; işlenmemiş gıda enflasyonu %90,40; taze meyve ve sebze enflasyonu %77,75 ve ulaştırma hizmetleri enflasyonu da %94,32 oranında artmıştır. Yine dar gelirlinin bütçesinde büyük bir kara delik oluşturan kira harcamaları ise aylık %7,91, yıllık %100,67 oranında artmıştır. Ama ne hikmetse bu konular ne TCMB enflasyon raporunda değinilen ne de hükümetin gündemine yansıyan gelişmeler değildir. Sizin anlayacağınız; enflasyonun yine esas mağdurları, kaybedenleri dar gelirliler, emekçiler iken esas kazananları ise rantiyeler ile imalat sanayinde tekelci güçlerini kullanarak kâr temelli fiyat belirleyen sermayedir. Ama enflasyon raporu yine gerçek nedenleri göz ardı ederek “vurun abalıya” demeye devam etmektedir. Esas amaçları da seçim sonrası ücret ve maaş artışlarını yapmamak. Oysa enflasyonla mücadele -diğer şeyler yanında- kamuoyu desteği, toplumsal uzlaşı ve inandırıcılık gerektirir. Son enflasyon raporu ne yazık ki bunların hiçbirini yansıt(a)mamakta, “enflasyonla mücadelede nasıl başarısız olunur”u tarif etmektedir.

 

[1] Bu konuda son zamanlarda yayımlanmış IMF’nin çalışmasına https://www.elibrary.imf.org/view/journals/001/2023/190/001.2023.issue-190-en.xml?cid=539159-com-dsp-crossref linkinden ulaşılabilir.

[2] TÜFE B Endeksinde işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın;  C Endeksinde ise enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içecekler ile tütün ürünleri ve altın hariç tutulmaktadır.