Dünyanın her yerinde en meşru siyasal taleplerinden biri olan “hükümet istifa” talebinin suç sayılması sadece geçmişle bir hesaplaşma değil aynı zamanda geleceğe dair de toplumsal muhalefete yönelik açık bir tehdidin ilanı.
Emek alanına dair gündem edilmesi zorunlu hale gelen kritik başlıkları belirleyerek çalışanların gündelik ihtiyaçlarına çözüm önerileri üretmek, bu önerileri birer toplumsal talebe dönüştürmek ve arkasında güç biriktirerek çeşitli kazanımlar elde etmeyi önümüze koymaktan başka çaremiz yok.
Enseyi karartma lüksümüz yok, Hatay halkına borcumuz var. Bin bir zorluğa rağmen iradesini gösterip temsilcisini seçen Hatay halkı için canla başla çalışıp, “onu” içeriden çıkartacağız.
Biz varız, buradayız. Her türlü haksızlığa karşı mücadele etmekte de hiçbir arkadaşımızı yarı yolda bırakmamakta da kararlı ve inatçıyız. Ve siz de emin olun ki Can çıkacak, halkını savunacak.
İktidarın denediği bu Anayasal zorbalığın asıl hedeflerinden biri de bizzat seçimlerin meşruiyeti. “Bu seçim son seçim olabilir” tezi bu bağlamda değerlendirildiğinde yurttaşların son kez sandığa gitmesi anlamında olmasa bile meşru zeminde yapılacak son seçim olması ihtimali aklımızın bir köşesinde durmalı.
15 Ocak’ta düzenlenecek Emek ve Özgürlük İttifakı’nın mitingi hem iktidarın “erken seçim kararına” güçlü bir cevap hem de toplumsal muhalefetin sandıkları da sokakları da doldurabileceğini göstermesi bakımından iyi bir fırsat.
Önümüzdeki gündemler moral bozucu gelişmeler şeklinde değil yakın gelecekte nelerle karşılaşacağımızı öngörerek pozisyon almak ve muhalefetin kendi siyasi ajandasını ortaya koyması için son uyarılar olarak okunmalı.
Siyasal olayları ve gelişmeleri değerlendirirken ise bu malumu unutarak kişisel/kurumsal küçük hesaplarla hareket edilmesi ise politik intihardan ibaret. Politik tutarlılık ise haksızlık ve hukuksuzluk karşısında mağdurun kimliğine göre değil ilkesel tutum almayı gerektiren bir yaklaşımı içinde barındırıyor. Siyasal pozisyonunu illa bir kimlik referansıyla belirlemek isteyenlere ise mağdur seçmeyi bırakıp faillerin karşısına dikilmeyi önerebiliriz.
Saray'ın, azalan oyları ve desteğinin seçimleri kaybetme olasılığını doğurması karşısındaki stratejisi ise rakiplerini zayıflatmak olarak belirlenmiş durumda.
Rejim değişikliğini bir üst aşamaya taşımak isteyen kadın ve LGBTİ+ düşmanı bu girişime en üst perdeden amasız fakatsız bir itirazı örgütleme görevimiz var.