Öğrenciye borç değil burs
“Okumuş insanların ülkesine ve halkına karşı sorumlulukları olur, devlete kredi ve faiz borcu olmaz. Bu nedenle talebimiz sadece faizlerin değil tüm borçların silinmesi ve parasız bir eğitim sistemi.”
Ekonomik kriz hayatın her alanında kendisini fazlasıyla hissettirmeye devam ediyor. Aynı ürüne peş peşe gelen zamlar, tüketim ürünlerindeki anormal artışlar ve bunun karşısında ücretlerin sürekli olarak eriyor oluşu yoksulluğu her geçen gün daha da derinleştiriyor. Krizden en fazla etkilenenler arasında üniversite öğrencileri de yerini almış durumda. Yurt ücretleri ve kiraların aşırı şekilde yükselişi, yol ücretlerinin fazlalığına gıda, elektrik, su, doğalgaz, internet vb temel ihtiyaçların pahalılığı da eklendiğinde asgari yaşam şartlarını dahi sağlayamayan milyonlarca öğrenci hem eğitim görmek hem de çalışmak zorunda kalıyor.
Basına yansıyan rakamlara göre yaklaşık beş milyon öğrenci ve mezunun toplam 5.5 Milyar TL borcu bulunduğu söyleniyor. Yapılan anketlere göre ise öğrencilik döneminde alınan kredilerin büyük kısmı barınma, gıda ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlara harcanmakta olup söz konusu kredilerin bu ihtiyaçları dahi karşılamasının çok uzağında olduğu da tartışmasız. Geçtiğimiz hafta KYK yurt ücretlerine yapılan %80 oranındaki zamlar da düşünüldüğünde öğrencileri ekonomik açıdan daha zor günlerin beklediği de aşikar.
Son günlerdeki tartışmaların merkezinde ise Kredi Yurtlar Kurumu tarafından verilen krediler ile bu kredilerin yüksek orandaki faizlerle geri ödenmesi duruyor. Birçok kişi tarafından aldıkları kredi tutarlarının yaklaşık 3-4 katını geri ödemeleri gerektiği yönündeki paylaşımlarla konu yeniden gündeme gelmişti. Sosyal medyada yükselen tepkilerin ardından Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kredi faizlerinin ödenmemesi sadece anaparaların ödenmesi yönünde bir çağrı yapıldı. Bu çağrının ardından ise dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Tayyip Erdoğan tarafından yapılan açıklamada “faizlerin silineceği ve sadece anaparanın ödeneceği” yönünde bir karar alındığı kamuoyuna duyuruldu. Ana muhalefet partisinin ve liderinin ülke gündemini belirlemede eskisine göre daha başarılı ve sonuç alıcılığı doğru olmakla birlikte, konunun yalnızca “faizlerin silinmesi” ile sınırlı yürütülmüş olması hem ana muhalefet partisinin hem de altılı masanın bu ve benzeri konulara yaklaşımlarında politik programları ile siyasal ufuk sınırlarını da ele almayı gerekli kılıyor. Tam da bu noktada eğitim hakkının bütünlüklü olarak tartışılması, sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin somut olarak ortaya konulması için uygun bir politik atmosfer oluşmuş durumda.
Eğitimin piyasalaştırılması süreciyle birlikte yaşanan dönüşümün sonucu olarak eğitim-öğretimin her aşamasının paralı hale geldiği, parası olmayanın zorunlu olmayan eğitime erişiminin imkansızlaştığı, erişebilenlerin ise eğitim hayatlarını bin bir ekonomik zorluk içerisinde sürdürmeye çalıştığı herkesin malumu. Sorunların bu denli ayyuka çıktığı bir dönemde ise sosyalistlerin onlarca yıldır dillendirdiği eşit, parasız, bilimsel, laik ve anadilde eğitim talebi ile çözümünü yeniden yüksek sesle dillendirmesi ihtiyacı kendisini fazlasıyla hissettiriyor. İktidarın tefecilik ile “faiz affı” salınımı karşısında düzen muhalefetinin sunduğu “faiz silinsin anapara ödensin” çerçevesine alternatif olarak sosyalistlerin eğitimin kamusal bir hizmet olduğunu, parasız eğitimin mümkünatı ve gerçekliği ile bu kaynakların nerelerden nasıl temin edileceğini programatik olarak ortaya koymasının tam yeri ve zamanı.
Beşli çete ve benzeri şirketlerin ödemekle yükümlü oldukları milyarlarca liralık vergi borçlarını tek kalemde silmek yerine o borçları tahsil ederek eğitime ayrılacak bütçenin arttırılması, kamuya ait şirket, arazi ve malvarlıklarının yandaşlara peşkeş çekilerek milyarlarca lirayı karlarına kar olarak katmaları engellenerek öğrencilere burs, yurt, ucuz gıda ve ulaşıma erişimlerinin sağlanması gibi somut projelerin hayata geçirilmesinin bir ütopya değil siyasal bir programın ürünü olacağını anlatabilmemiz gerekli.
Okumuş insanların ülkesine ve halkına karşı sorumlulukları olur, devlete kredi ve faiz borcu olmaz. Bu nedenle talebimiz sadece faizlerin değil tüm borçların silinmesi ve parasız bir eğitim sistemi. Ölümü gösterenlere sıtmaya razı olmadığımızı, çaresiz ise hiç olmadığımızı da belirtelim. Somut olarak yapılması gereken şey ise gayet kolay ve net; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu ile Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanunlarda değişiklik yapılarak “kredi” sözcüğünün kaldırılıp ihtiyaç sahibi herkese burs verilmesini sağlamak ve bu bursların kapsamının, miktarının, zamanının kapsayıcı ve ihtiyaçları giderici niteliğe getirilmesini sağlamak.