TİP'li Kadınlar'dan Kadıköy'de 'özgürlük' buluşması

TİP'li Kadınlar'dan Kadıköy'de 'özgürlük' buluşması

Kadınlar, gerici ve kadın düşmanı iktidara karşı bir kez daha sokağa çıktı.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partili (TİP) Kadınlar, Saray Rejimi ve koalisyonunun 20 yıldır süren ve seçim dönemindeki gerici ittifakla birlikte vites yükselten kadın düşmanı söylem ve politikalarına karşı "Kadınların İnat, Umut ve Özgürlük Buluşması" için İstanbul'un Kadıköy ilçesinde İskele Meydanı'nda bir araya geldi.

Kadıköy İskele Meydanı'ndaki buluşmaya, TİP Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de katıldı.

'PEŞİNİ BIRAKMADIĞIMIZ ÇOK ÖNEMLİ KONULARIMIZ VAR'

TİP İstanbul İl Sözcüsü Melis Akyürek, Kadıköy'de buluşmada açıklamalarda bulundu. Farklı deneyimlere ve hikayelere sahip kadınların ortak mücadele ettiğini belirten Akyürek, "Peşini bırakmadığımız çok önemli konularımız var. Laiklik, İstanbul Sözleşmesi, 6284, eşit işe eşit ücret, savaşlarda işkenceye maruz kalan hayatlarımız..." ifadelerini kullandı.

Mücadele kararlılığını dile getiren Akyürek, "Biz, mücadele mirasını sosyalist kadınlardan, Behice Boranlardan miras aldık ve geleceğe taşıyoruz" derken, "Hayalini kurduğumuz daha iyi bir dünyayı inşa edeceğiz" diye konuştu.

Akyürek, sözlerini; Türkiye, Rojava ve Filistin'de direnen kadınları selamlayarak noktaladı.

'SARAY'DAKİ ERKEK EGEMEN ZİHNİYETE 'DUR' DEMEK İÇİN BURADAYIZ'

TİP Gençlik Sekreteri Arzum Yalçın da yaptığı konuşmada, Saray'ın kadın düşmanı politikalarına işaret etti. "Her gün farklı bir yasakla karşımıza dikilen Saray'daki erkek egemen zihniyete 'dur' demek için buradayız" diyen Yalçın, "Bizden korkmakta çok haklılar. Direnişi de umudu da inadı da büyütmeye devam edeceğiz" dedi.

Yalçın, konuşmasını, "Türkiye'de ve dünyada direnen tüm kadınlara selam gönderiyoruz" sözleriyle tamamladı.

'FİLİSTİN HALKINDAN TARAFIZ, KADINLARA YÖNELİK İNSANLIK DIŞI SALDIRILARIN DEĞİL'

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Kadıköy'deki buluşmada yaptığı konuşmasına, İsrail-Filistin çatışması sırasında sivillere ve kadın bedenine yönelik saldırıların normalleştirilemeyeceğini vurgulayarak başladı. Kadınlar, LGBTİ+'lar ve çocuklar için Kadıköy'de buluştuklarının altını çizen Kadıgil, şunları kaydetti:

"Hoşgeldiniz, TİP Tüzüğü Dickens’tan alıntıyla ‘Zamanların en iyisiydi ve zamanların en kötüsüydü” diye başlar. Yine zamanların en kötüsünde yaşadığımızı iliklerimize kadar hissettiğimiz günlerden geçiyoruz. Sadece son iki günde Gazze'de binlerce insan katledildi. Çankaya kadar bir alanda milyonlarca insan bombardıman altında esir. Tıbbi malzeme yok, gıda yok, doğalgaz yok, elektrik yok, su yok. İsrail'de ise savaş hukuku gözetilmeden yapılan saldırılarda turistler, çocuklar, kadınlar, belki işgalci devletin savaş politikalarına karşı mücadele eden insanlar öldürüldü. Çünkü savaş böyle bir vahşet. ‘İsrail ne yapsaydı, onca saldırıya çiçek mi atsaydı’ diyenleri görüyorum, bunca acıyı durdurmak için yapabileceği ne çok şey vardı oysa! Filistin'i işgal etmeyebilirdi mesela, işgal etiği topraklarda yaşayan bir halkı sistematik biçimde öldürmeyebilir, kadınlara tecavüz etmeyebilir, çocuklarını babalarının kucaklarında vurmayabilirdi. Halkın öz örgütlenmesi olan devrimci grupları zayıflatıp siyasal İslamcıları bile isteye güçlendirmeyebilirdi.

Gencecik insanların katledildiği festival baskını ya da kadın bedenine yönelik hiçbir gerekçeyle normalleştirilemez. İnsanlık suçları sebep değil, etik sahibi herkesi derinden yaralayan birer sonuçtur ve yaşanan tüm insanlık dramlarının asli müsebbibi, siyasal İslam’ın da hamisi olan işgalcilerdir. Ve hayır, ya İsrail'i ya Hamas'ı tutmak zorunda değiliz, tutmayacağız da. Biz 60 yıldır tüm dünyanın sadece seyrettiği sistematik bir katliama tabi tutulan Filistin halkından tarafız! Ve bir hayır daha, Filistin’i savunuyoruz diye Hamas’ı ve sivillere, bilhassa kadınlara yönelik insanlık dışı saldırıları savunuyor sayılmayız.

Bu savaş suçlarına, misal kamyonet kasasında gezdirilen çıplak bir kadın bedenine ya da tecavüze uğradığı her halinden belli bir kadın esire bakıp cehaletin verdiği cesaretle ‘Oh olsun’ diye bağıran ya da daha ‘okumuşsa’ içten içe aynı şeyi hisseden, tabiri caizse içinin yağları eriyen erkeklerle dolu etrafımız, görmemize gerek yoktu, zaten biliyoruz.

'ÜLKEMİZİN BAŞINA ÇÖREKLENEN ZİHNİYETİN İSRAİL'DEN, HAMAS'TAN EKSİĞİ YOK'

Biri ama askermiş diye savunuyor, beriki üzülürse ancak ‘asker değil, Alman turistmiş’ diye üzülüyor, sonraki ‘Durun turist değilmiş, Siyonist’miş’ diye yapılanları normalleştirmeye kalkıyor. Çünkü çoğu erkeğin gözünde düşmanın cezalandırılabileceği son derece meşru bir yöntem bu. Kadın vücudunu soymak, tecavüz etmek, düşmanı aşağılamanın bir nişanesi olarak ‘kadınını’ sergilemek. Kadının kanını donduran tam da bu işte, bunu bazı erkekler söylemese de biliyor, iliklerimizde hissediyor olmamız.

İşte dünyada ve Türkiye'de kadınlara yönelik tüm saldırıların altında yatan tam da bu bakış, bu zihniyet, bu ataerki, bu erkeklik! Ve bizim ülkemizin başına çöreklenen zihniyetin faşistlik açısından İsrail'den, kadın düşmanlığı açısındansa Hamas'tan eksik kalan yanı yok! Evet adıyla sanıyla kadın düşmanı bir rejimle karşı karşıyayız. Kadın düşmanlığını kutsal aile masalının arkasına saklamaya çalışan, kadını erkeğe tabi bir mal olarak gördüğünü ve bunun sebebinin inandığı din olduğunu iddia edenler yönetiyor bu ülkeyi. Ve kadınlar ‘dur’ demedikçe durmaya hiç niyeti yok!

'ANAYASAYI UYGULAMAYANLAR ANAYASA YAPMAYA ÇALIŞIYOR'

Seçimlerden beri biri susuyor biri başlıyor. Anayasayı uygulamayanlar Anayasa yapmaya kalkıyor! Sadece Anayasa mı? Medeni kanun hedefte! Ailenin reisi erkektir! Çünkü aile dedikleri bu! Erkek çalışsın, kadın evde çocuk baksın, erkeğin dediği kadar dışarı çıksın, erkeğin verdiği kadar harcasın, kendine ait kararları, tercihi geleceği olmasın, babasının hizmetkarı olarak doğsun, kocasının hizmetkarı olarak yaşasın, oğullarının hizmetkarı olarak ölsün! Yok öyle yağma!

Bizim aileden anladığımız bu değil! Eşit tarafların sevgiyle bağlı oldukları için bir arada durduğu bir kurum. Kadınla erkeğin eşit olduğu, birbirine mecbur oldukları için değil istedikleri için bir arada durduğu…

LGBTİ+’lar düşmanımız değil, ailemizin birer parçası. Bazen oğlumuz, bazen kızımız, bazen halamız, bazen de teyzemiz ve hepsi bizim ailemiz. Bu ailenin düşmanları LGBTİ+’lar değil sizin köktendinci nefretiniz.

Nafaka hakkı hedefte! 6284 hedefte! Karma eğitim hedefte! Laik eğitim hedefte! Yüzbinlerce öğretmen atama beklerken okullara imam atıyorlar! Okul değil medrese açıyorlar! Bir öğün yemek vereceklerine el kadar çocukların başına din görevlisi veriyorlar! Erken yaşta evlilik mağdurları adı altında kız çocuklarını evlilik adı altında istismar etmeyi meşru hale getirmeye çalışıyorlar!

'İSYAN DA MÜCADELE AZMİ DE BİTMEDİ, BİTEMEZ'

AKP iktidarı boyunca doğum yapan kız çocuğu sayısı 2 milyon. Sadece son 10 yılda reşit olmamasına rağmen mahkemeye başvurarak evlendirilen kız çocuğu sayısı 130 bin. İşte biz bugün bu nedenle buradayız. Bu ülkede yaşayan kız çocukları için, onlardan çalmak istediğiniz hayatları için buradayız. Çünkü bizde bitmedi! İsyan da mücadele azmi de bitmedi bitemez!

Çünkü biz kadınlar susarsak Hiranur Vakfı gibi, Ensar Vakfı gibi devlet destekli yapılarda çocuklar tecavüze uğrarken herkes susacak! Çünkü biz susarsak günde 3 kadın erkeklere tarafından öldürülecek! O yüzden susmadık, susmayacağız!”

ÇAĞRI METNİ

İktidarın gerici politikalarına karşı sokağa çıkan TİP'li Kadınlar, tüm kadınlara da çağrıda bulunmuştu.

TİP'li Kadınlar'ın çağrı metninde şu ifadeler yer almıştı:

"20 yıldır AKP/Saray Rejimi’nin emek, laiklik ve kadın düşmanı politikaları bizzat Cumhurbaşkanı başta olmak üzere devletin tüm birimleri tarafından körükleniyor. Özellikle seçim dönemi şeriat istiyoruz diyen bir grup tarafından desteklenen Erdoğan, kadınlar ve LGBTİ+’ları ‘kutsal aile’ adı altında hedef gösteriyor.

Kadınların ve kız çocuklarının yaşama, barınma, eğitim gibi temel haklarına göz dikenler, farklı biçimlerde istismarını örtülü ya da açık şekilde destekleyenler, kadınları yoksullukla terbiye etmeyen çalışanlar, 8 Mart'larda önümüze dikilip işkence ile bizleri durdurmaya çalışanlar, katillerin doğrudan destekleyicisi olduğu gibi bizzat faillerin de kendisidir. Çocuk istismarının her geçen gün artması, istismar faillerinin ‘bana bir şey olmaz’ diyerek, sahip oldukları cesaret iktidarın eseridir. Kadın sığınma evi açmayan, var olanları bir bir kapatan, kadınları aile içi şiddete mahkûm etmek isteyen, şiddete boyun eğmeyip gidilen karakollardan kadınları evlere gönderen yine bu iktidarın kendisidir. Kadınları eşit işe eşit ücreti bile bir talep olarak dile getirmek zorunda bırakan, kreşlerin yokluğunda kadınları iş hayatının dışına iten, çocukları sıbyan mekteplerine, dini eğitime mahkum eden tam da AKP/Saray Rejimi zihniyetidir.

Katillere verilen göstermelik cezaları, bize layık gördüğünüz şiddet dolu evleri kabul etmiyoruz. Sözde kutsal aile kurumunu ön plana çıkararak yaşadığımız şiddeti gölgelemenize, LGBTİ+'lara yönelik sistemli bir şekilde büyüttüğünüz nefret politikalarına itaat değil isyan ediyoruz! Özgürce yaşama, çalışma, barınma hakkımıza göz diken bu iktidarın politikalarına boyun eğmiyoruz!

Doğrudan hukuki düzenlemelerle inşa edilen kadın düşmanlığının yanı sıra kadını ikincil gören, kendine ait bir hayatı ve ekonomik özgürlüğü olmasını kabul edemeyen, erkekten bağımsız bir kadın tahayyülü olmayan, kadının emeğini görmeyen bu zihniyet ve onun politikalarıyla mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Katledilmesine izin verdiğiniz, koruma sağlamadığınız, katillerini ödüllendirdiğiniz her bir kadının isyanıyla Kadıköy’de olacağız. Yaşamlarımız için mücadele etmeye, sokak sokak örgütlenmeye ve İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girene kadar her yerden ses çıkarmaya devam edeceğiz."

DAHA FAZLA