ÜNİVDER, ‘üniversitelerin taşra kentlerine genişlemesi’ni tartıştı

ÜNİVDER, ‘üniversitelerin taşra kentlerine genişlemesi’ni tartıştı

İstanbul’da düzenlenen panele çok sayıda öğretim üyesi katıldı.

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER), 4 Kasım Cumartesi günü İstanbul’da “Büyük Kentlerden Taşraya: Türkiye'de Üniversite Genişlemesi ve Sonuçları” başlıklı bir panel düzenledi. Panelde, üniversitelerin taşra kentlerine genişlemesi tartışıldı.

Türkiye’de son 20 yıldaki üniversite genişlemesinin tartışıldığı ve Ortak Yaşamı Geliştirme Vakfı’nın salonunda düzenlenen panele çok sayıda öğretim üyesi katıldı.

“Taşra Üniversiteleri: AK Parti’nin Arka Kampüsü” (İletişim, 2023) adlı kitabın yazarı gazeteci Tuğba Tekerek, panelde yaptığı konuşmada, 2006’dan bu yana Türkiye yüksek öğrenim alanında öğrenci sayısının üç katının üzerine çıkarak (açık öğretim hariç) dört milyonu aştığını, öğretim üyesi sayısının ise iki katının üzerine çıkarak 185 bine yükseldiğini belirtti.

'ÜNİVERSİTE SAYISININ ARTMASININ TEMEL NEDENİ, 'YERLİ VE MİLLİ NESİLLER' YETİŞTİRMEK'

Tekerek, taşra kentlerindeki kampüslere öğrenci sayısından çok kapasitesi olan büyük camilerin yapılması, ilahiyat fakültelerinin genişlemesi, müfredata dinsel müdahaleler yapılması, KYK yurtlarında “sabah namazına uyandırma timi” kuran ya da “başörtüsü kutlaması” yapan manevi rehberlerin bulunması  gibi örneklerle 2006’dan bu yana yaşanan kamu üniversiteleri sayısının artışının temel gerekçelerinden birinin “yerli ve milli nesiller” yetiştirmek olduğunu belirtti.  Bu üniversitelerde AKP tarafından kurulan ÜNİAK topluluklarının, ayrıca Genç Diyanet, Genç KADEM ve Okçuluk gibi toplulukların desteklendiğini, ancak öğrencilerin kendi inisiyatifiyle kurulan sinema, dans gibi topluluklarınsa pek destek görmediğini vurguladı.

Taşra kentlerinde üniversite açılmasının AKP açısından bir başka hedefinin Anadolu illerinin yerel ekonomisine katkı sağlamak olduğunu söyleyen Tekerek, 5-10 bin nüfuslu ilçelerdeki meslek yüksek okullarına gelen birkaç bin öğrencinin barınma, gıda ve ulaşım gibi gereksinimleri ile yerel ekonomiye önemli bir hareketlilik sağladıklarını belirtti.

'ÜNİVERSİTE SAYISI ARTARKEN EĞİTİM KALİTESİNİN DÜŞMESİ KÜRESEL BİR OLDU'

Panelde daha sonra söz alan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Biray Kolluoğlu ve Abdullah Gül Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Evren M. Dinçer, “Her İle Bir Üniversite Projesi: Genişleyen Yükseköğretimin Küresel, Ulusal ve Kentsel Nitelikleri” başlığıyla üniversite genişlemesi konusunda yürüttükleri araştırmanın bulgularını paylaştı. Kolluoğlu ve Dinçer, üniversite genişlemesinin Türkiye’ye özgü olmadığını, bu olguya küresel ölçekte bakmak gerektiğini vurguladı. Özellikle Küresel Güney ülkelerinde 2000 sonrasında üniversite sayılarının arttığını söyleyen araştırmacılar, ancak Türkiye’deki artışın özgün yanları bulunduğunu vurguladı. Bu özgünlükleri, üniversite genişlemesinin devasa bir kamu yatırımı ile yapılması, diğer ülkelerde olduğu gibi metropolleri değil küçük kentlerin hedeflenmesi ve üniversite ve öğrenci sayılarındaki artış oranının bütün diğer ülkelerden yüksek olması olarak sıraladılar. Küresel bilgi ekonomisine ucuz iş gücü üretmek de dahil olmak üzere farklı biçimlerde katılabilmek amacıyla Brezilya, Hindistan, Meksika, Güney Kore, Vietnam ve Çin gibi ülkelerin de “normlara” uygun gözüken üniversiteler kurduklarını söyleyen Kolluoğlu ve Dinçer, ancak üniversite sayısı artarken, eğitimin kalitesinin düşmesinin de küresel bir olgu olduğunu söylediler.

Kolluoğlu ve Dinçer, AKP açısından, özellikle küçük kentlerde üniversite açmanın yeni bir orta sınıf ve mekân yaratma projesi olarak değerlendirilebileceğini vurguladılar. Bu kentlerde, hükümet konağı ve askeri garnizon gibi simgesel yapılar yanı sıra artık birer üniversite de bulunduğuna dikkat çektiler. Toplam öğrenci sayıları 750 bine varan, 41 ildeki bu yeni üniversitelerin kentin büyüme aksını belirlediklerini ve sosyo-ekonomik açıdan bir dönüşüm getirdiklerini belirttiler.

'ÖNGÖRÜLEMEYEN KÜLTÜREL VE TOPLUMSAL SONUÇLAR GÖREBİLİRİZ'

Üç katılımcı da, taşra kentlerine üniversite açılmasının AKP’nin ana hedeflerinin ötesinde sonuçları bulunduğunu ifade etti. Tekerek, taşrada üniversite açılmasının farklı bir gençlik kültürünün bu illere gelmesi, yoksul gençlerin üniversiteyi kazanma şansı bulmaları, muhafazakâr Anadolu illerinde yaşayan genç kadınların yüksek öğrenime erişimlerindeki artış gibi olumlu sonuçlarının olduğunu vurguladı. Kolluoğlu ve Dinçer de, üniversite genişlemesinin “öngörülemeyen sosyolojik sonuçları” olabileceğini vurgulayarak, 18-24 yaş arası olarak BM tarafından yapılan gençlik tanımının değişmekte ve gençlik süresinin uzamakta olduğunu, üniversite öğretimi sayesinde evlilik ve çocuk sahibi olma yaşının ötelendiğini belirttiler. Araştırmacılar, taşrada yüksek öğretim kurumlarının yaygınlaşmasının, önümüzdeki dönemde öngörülemeyen başka kültürel ve toplumsal sonuçlarını da görebileceğimizi vurguladılar.

DAHA FAZLA