TİP ve İDP'den Marmaray'da ağır yaralanan işçi için açıklama: 'Bu bir kaza değil'

TİP ve İDP'den Marmaray'da ağır yaralanan işçi için açıklama: 'Bu bir kaza değil'

Söğütlüçeşme’de yapılan basın açıklamasına, TİP Sözcüsü Kadıgil de katıldı.

İleri Haber

İstanbul Kadıköy’deki Söğütlüçeşme Yüksek Hızlı Tren İstasyonu’nda, taşeron RCS firmasına bağlı çalışan bir işçinin, trenin ön camını temizlediği sırada elektrik akımına kapıldığı olaya karşı Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve İşçi Demokrasisi Partisi (İDP) tarafından ortak basın açıklaması düzenlendi. Söğütlüçeşme’de düzenlenen basın açıklamasında konuşan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, “Bu yaşanan şeylerin adı kaza değil. Eğer bir devlet kurumunda koca koca vagonları temizlemekle görevli bir insanı, yüksek elektrik akımının altına bir kova ve bir fırçayla yollarsanız oradan ölmeden dönmesini bekleyemezsiniz” diyerek duruma tepki gösterdi.

Söğütlüçeşme Yüksek Hızlı Tren İstasyonu’nda 25 Mayıs günü yaşanan olayda, trenin ön camını temizleyen işçinin elinde bulunan demir sopa üstten geçen yüksek gerilimli kabloyla temas etmişti. Bunun üzerine 28 bin wattlık elektrik akımına kapılan ve ağrı yaralanan işçi hastaneye kaldırılmıştı.

‘AKP’Lİ TCDD YÖNETİMİNİN SUÇ HANESİNE BİR SUÇ DAHA EKLENMİŞTİR’

Yoğun bakımda entübe edilen işçinin tedavisi sürerken, TİP ve İDP olayın yaşandığı Söğütlüçeşme’de bugün ortak bir basın açıklaması düzenledi. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil ve İDP Kurucu Üyesi Görkem Duru ile çok sayıda parti üyesinin de katıldığı basın açıklamasından şu ifadeler öne çıktı:

“Hızlı treni yapmayı beceremeyen, demiryollarında sayısız iş cinayetine neden olduğu gibi, pek çok da tren kazasına yol açan AKP’li TCDD yönetiminin suç hanesine bir suç daha eklenmiştir. Tek yaptıkları işçi çıkarmak, tüm işleri taşeronlaştırmak, kendi kadrolarına ise ballı maaşlar vermektir.

Ayrıca bilgi ve liyakatten uzak yöneticiler en basit işletme kurallarını ve güvenlikten habersizdir. Trenlerin temizliğinin elektrik olmayan tamir-bakım hatlarında yapıldığını bilmeyen, otomatik yıkama ünitelerinden haberi bile olmayan AKP’li torpilli kadrolar, işçilerin eline kova ve fırça vermeyi temizlik sanmaktadır. Taşeron sistemi de zaten tam buna yol açmaktadır.

‘TCDD YÖNETİMİ YARGILANMALI, EMEK ÖRGÜTLERİNİ BİRLEŞİK MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ’

Demiryollarını bitiren, demiryollarında her hizmeti özelleştiren, taşeronlaşmayı temel politika haline getiren, teknolojide ileriye değil geriye giden, işçi sağlığı ve iş güvenliğini hiçe sayan TCDD yönetimi ve tüm sorumlular yargılanmalıdır.

İş kazaları ve işçi cinayetlerinin son bulması, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin işçi denetiminde alınması için Türkiye İşçi Partisi ve İşçi Demokrasisi Partisi olarak tüm emek örgütlerini birleşik mücadeleye davet ediyoruz.”

‘YAŞANAN ŞEYİN ADI KAZA DEĞİL’

Basın açıklamasının ardından söz alan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, olayın kaza değil cinayet olarak nitelendirilmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti:

“Bugün buradayız çünkü bugün bir işçi arkadaşımız daha katledildi. Katledildi arkadaşlar, bu yaşanan şeylerin adı kaza değil. Eğer siz bir devlet kurumunda koca koca vagonları temizlemekle görevli bir insanı, yüksek elektrik akımının altına bir kova ve bir fırçayla yollarsanız oradan ölmeden dönmesini bekleyemezsiniz. Ve bunu yapan kim? Bir devlet kurumu.

Bu devlet kurumunda o vagonların temizliği asli işi midir? Asli işidir. Kimse soruyor mu? Niye taşeron çalışıyor bu çocuklar diye? Sormuyor. Niye? İşlerine geliyor. Sadece özel sektördeki patronların değil, devleti şirket gibi yöneteceğiz diyen Recep Tayyip Erdoğan ve şürekâsının da işine geliyor arkadaşlar. Devlet kurumlarında hukuka aykırı bir şekilde taşeron olarak çalıştırdıkları bir işçi arkadaşımızı katlettiler burada. Katlettiler ve ne ilk ne de son.”

‘GEÇEN YIL GÜNDE 6 İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİ SONUCU YAŞAMINI YİTİRDİ’

Konuşmasına 2022 yılına ait iş cinayetleri verilerinden bahsederek devam eden Kadıgil, 28 Mayıs’ta yapılacak olan seçimin işçi katilleriyle işçiler arasında yapılacak olan bir tercih olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Geçen yılın bilançosunu paylaşmak isterim sizinle, çünkü artık bu ülkede en ucuz şey işçilerin canları, çalışanların canları, çalışanların güvenliği. Geçtiğimiz sene kaç işçi iş cinayetlerinde öldürüldü biliyor musunuz? 2 bin işçi, 2 bin insan. Ayda 180 insan eder, günde 6 insan eder, 6! Haftada 6 gün, günde 14 saat çalıştığımız yetmiyor, buna rağmen evimize ekmek götüremez hale geldiğimiz, başımızı sokacak kiralayacak bir ev bulamadığımız yetmiyor, bir de üstüne günde 6 işçiyi bu ülkede, bu topraklarda katlediyorlar.

‘PAZAR GÜNKÜ SEÇİM, İŞÇİ KATİLLERİYLE HAKKININ PEŞİNE DÜŞEN İŞÇİLERİN DE SEÇİMİDİR’

O yüzden önümüzdeki pazar günü yapacağımız seçim sadece bir seçim de değil, işçi katilleriyle canının, emeğinin, hakkının peşine düşen işçilerin de seçimidir. Buna göre de oy vereceğiz, buna göre de direneceğiz. İşçi düşmanı Saray Rejimi’nden kurtulacağız.

Biz de bu davanın takipçisi olacağımıza, Soma'da olduğu gibi, Ermenek'te olduğu gibi, katlettikleri tüm işçilerde olduğu gibi bu davanın da sonuna kadar takipçisi olacağımızı ve katillerinden hesap sorana kadar rahat uyumayacağımızı, tüm kamuoyuyla Türkiye İşçi Partisi adına paylaşıyoruz.”

‘2023’ÜN İLK 4 AYINDA 585 İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNE KURBAN GİTTİ’

Basın açıklamasında, İDP Kurucu Üyesi Görkem Doğan da Türkiye’de son 3 günde toplam 12 işçinin, 2023’ün ilk 4 ayında ise toplam 585 işçinin iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirmesine vurgu yaparak şunları kaydetti:

“Bugün burada bir araya gelmemizin nedeni dün burada gerçekleşen vahim kaza. Aynı zamanda şunu unutmamamız gerekiyor, son 3 günde bu ülkenin farklı şehirlerinde 12 işçi arkadaşımız çalışırken hayatlarını kaybettiler. Aslında bu tablo AKP iktidarının, Saray Rejimi’nin emek politikalarının vahim bir göstergesi, ama sadece ufak bir örneği. Ufak bir örnek diyoruz çünkü İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin son raporu bu tablonun ne kadar derin olduğunu bizlere gösteriyor. 2023 yılının ilk 4 ayında tam 585 içi arkadaşımız çalışırken iç cinayetlerine kurban gitti.

Saraydakiler böbürleniyorlar, ‘Türkiye'yi ucuz emek cenneti haline getirdik’ diye. Patronlar alkışlıyor, kârlarına kar katılıyor diye. Ama biz işçiler hayat pahalılığına karşı ücretlerimiz ezilirken, her gün evimize ekmek götürmek için canla başla çalışıyoruz. Ucuz emek cenneti haline geldik ya, özelleştirilmeler sonucunda taşeron çalışıyoruz, esnek ve güvencesiz çalışıyoruz. Sendikalaşalım, güvence sahibi olalım dediğimizde kapının önüne koyuluyoruz. Patronlar kârlarını kaybetmesin diye bizim hayatlarımızdan kısıyorlar. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almıyorlar.

‘BU TABLOYA İSYAN EDİYORUZ AMA İSYAN ETMENİN YETMEYECEĞİNİN FARKINDAYIZ’

Bu aslında bir çalışma hayatı temposu değil, bu bir savaş bilançosu. Dünyanın hangi ülkesinde 2023 yılının 4 ayında 585 işçi hayatını kaybeder? Biz bu nedenle bunu bir savaş bilançosu olarak tarif ediyoruz. Ve bu, Saray Rejimi’nin ve patronların işçi sınıfına karşı açtığı bir savaş. Evet bu tabloya isyan ediyoruz ama isyan etmenin yetmeyeceğinin farkındayız. Buna karşı bütün işçi sınıfı örgütlerinin ve işçi sınıfının en geniş kesimlerini bir araya getirmek zorundayız. Ve taleplerimizin etrafından seferber olmamız gerekiyor. İş cinayetlerinin tüm sorumlularının yargılanması ve en ağır şekilde cezalandırılması için, iş cinayetleri yaşanan iş yerlerinin yine işçi denetiminde tazminatsız bir şekilde kamulaştırılması için ve iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin işçi denetiminde alınması için tüm emek örgütlerinin seferber olması gerekiyor.

Biz İşçi Demokrasisi Partisi ve Türkiye İşçi Partisi olarak sendikaları, emek örgütlerini ve işçi sınıfı örgütlerinin tamamını bu yolda birleşik mücadeleye çağırıyoruz. Çünkü bu ülkede sağlıklı bir şekilde yaşamak için ve insanca bir yaşam sürmek için dahi emekçiler yönetmek zorunda, bunun için mücadelemize devam edeceğiz ve bu olayın takipçisi olacağız.”