
Sabancı Holding'e yürümek isteyen EnerjiSa işçilerine polis müdahalesi
Ankara'dan İstanbul'a yürüyen EnerjiSa işçilerine, yürüyüşü son durağında müdahale edildi. Barikatları aşan işçiler basın açıklaması yaptı.
Ersan Kınık - @ErsanKinik
İşten atılan EnerjiSa işçilerinin yapacağı basın açıklaması öncesi, işçilere polis müdahale etti. Sabancı Center'a yürüyen işçiler barikatı aşarak taleplerini dile getirdi ve mücadeleye devam edileceğini belirtti.
"Kendilerine uygun pozisyon bulunamadığı" gerekçesiyle işten atılan EnerjiSa işçilerinin hak mücadelesi sürerken, Başkent Elektrik Genel Müdürlüğü önünde başlayan direniş de bugün İstanbul'a taşındı. Şirket genel merkezi önünde başlayan direnişin ardından Ankara'dan İstanbul'a yürüyüşe geçen işçiler; Eskişehir, Bursa ve İzmit'te yapılan açıklamaların ardından bugün son durak olan İstanbul'a ulaştı.
Bugün öğle saatlerinde Sabancı Holding önünde açıklama yapmak üzere yürüyüşe geçen işçilere polis tarafından izin verilmesine rağmen, daha sonra trafiğin engellendiği iddia edilerek engelleme girişiminde bulunuldu. İşçilerin itirazı üzerine arbede yaşanırken, Sabancı Holding önüne ulaşan işçiler basın açıklamasını okudu.
Sabancı Center önünde yapılan açıklamada sürece ilişkin detaylı bilgi verilirken, güvenceli ve insanca yaşanacak bir ücret talebine karşı "sarı sendika"ların işçilerden habersiz imaladığı toplu sözleşme ile yaşanan mağduriyet dile getirildi. Yaşananlar sonrası DİSK/Enerji-Sen'e üye olduklarını ancak yalan haberler ile işçilerin huzurunun kaçırıldığı belirtilen açıklamada, farklı bölgelerde birçok işçinin işten atıldığı hatırlatıldı.
EnerjiSa'nın da süreç boyunca sendikal örgütlenmeyi engellemeye çalıştığı ve artan maliyetleri işçi çıkartarak düşürmeye çalıştığı belirtilirken, açıklanan talepler karşılanana dek mücadele edileceği vurgulandı.
Basın açıklamasının tamamı şöyle:
"Bizler enerji işçileriyiz. Kentleri aydınlatmak için direklere tırmanan, trafolara girip anzalan gideren, kapı kapı gezerek sayaç okuyan, olağan üstü durumlarda afet bölgelerinde görevlendirilen işçileriz. Bu kadar zor şartlarda, kazayla, ölümle burun buruna çalışırken tek bir şey istedik.
Daha güvenceli koşullarda çalışalım, insanca yaşayacak bir ücrete erişebilelim. Ancak ülkemizde elektrik dağıtımının özelleştirilmesinden sonra bizi adeta denetlemek için görevlendirilmiş, üye yapıldığımız sarı sendikaların bizden habersiz imzaladıkları toplu sözleşmelerle kölelik koşullarına, kölelik ücretlerine mahkum edildik.
Ülke çapında elektrik işçileri olarak bu durumdan rahatsızdık ve geçtiğimiz yıl imzalanan toplu sözleşmelerden sonra bir hareket başlattık. Bizler de genel olarak elektrik dağıtım şirketlerinde başlayan hareketliliğe EnerjiSa'ya bağlı üç şirketten yani AYEDAŞ'tan, Toroslar'dan ve Başkent Elektrik'ten katıldık. Önce sarı sendikayı protesto ettik sonrasında anayasal hakkımız olan sendika seçme hakkımızı kullanarak DİSK/Enerji-Sen'e üye olduk.
Geçtiğimiz Temmuz ayında sendikal üyeliklerimizi gerçekleştirdiğimiz esnada çalıştığımız şirketin haberleşme aplikasyonu olan IKon'dan "Çalışanlarımızın ifade özgürlüğüne saygı duyuyor ve ifade özgürlüğünü kullanmalarını önleyen hiçbir tutumu hoş görmüyoruz" ve "Yürürlükteki yasa ve yönetmelikler altında çalışanların sendikalaşma hakkını destekliyoru." gibi ifadeleri yayımlamasını bizlerin sendikal örgütlenmemizin engellenmeyeceğine dair talimat olarak kabul ettik.
Biz bir yandan sendikal üyeliklerimizi gerçekleştiriyor bir yandan da işlerimizi aksatmadan yapmaya devam ediyorduk. Bu esnada Kastamonu bölgesini etkileyen sel felaketinde afet bölgesinde çalışmak üzere görevlendirildik. Burada yaptığımız işler, gösterdiğimiz performanslar neticesinde şirket tarafından plaketlerle ödüllendirildik. Hatta yalnızca şirket değil İçişleri Bakanlığı tarafından da takdir belgeleriyle çalışmalarımıza teşekkür edildi.
Tam da sel felaketinin yaşandığı günlerin ardından, bugüne kadar sarı sendikalarda alışkın olmadığımız bir durumu hayata geçirmek için her birimden her 50 işçiyi temsil edecek birer kişiyi, kurduğumuz sandıklardan seçerek belirledik. Biz bugüne kadar atanmış temsilcilerle, sarı sendikanın ilgisizliği ve alakasızlığıyla karşı karşıyaydık artık bu durumu tersine çevirip seçilmiş temsilcilerle yol yürümeye, hakkımızı hukukumuzu öğrenmeye başlamıştık.
Bizim bu birliğimizden, beraberliğimizden, herkesin bilgilenmesinden rahatsız olan sarı sendika maalesef işletmelerde yalan yanlış haberler yaymaya ve arkadaşlarımızın huzurunu kaçırmaya başladı. 6356 Sayih Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi'nde kanununda "Dayanışma aidat dilekçesi"nin ne işe yaradığı çok açık olmasına rağmen, yasayı da yalanlayarak "Toplu sözleşmeden DİSK üyeleri yararlanamayacak!" gibi söylentiler yaydılar. Biz hiçbir yalana boyun eğmedik, hiçbir yalana inanmadık. Ancak işletmelerde arkadaşlarımuz arasında yaydıkları huzursuzluk ve "DİSK üyeleri işten çıkartılacak, liste var!" söylentisi sonrasında Zonguldak Ereğli'den, Kastamonu'dan ve Ankara'dan işten çıkarmalar gerçekleşti. İşten çıkanlan 10'larca kişi arasında kendi üyeleri de bulunmasına rağmen sarı sendika bu işten çıkannalarla alakalı tek bir söz söylemedi. Bizler de DİSK/Enerji-Sen çatısı altında mücadele etmeye başladık.
4 hafta boyunca neredeyse her gün Başkent Elektrik Genel Müdürlüğü önünde açıklama gerçekleştirdik ve tek bir sorunun cevabını aradık; "Biz neden işten çıkarıldık?". Bu süre içerisinde Toroslar'dan işten çıkarılan ve bugüne kadar sendikamıza hiç üye olmamış ancak şirketle toplu sözleşme imzalamış sendikaya da muhalefet etmiş bir arkadaşımız da hakkını aramak için aramıza katıldı. Ancak 4 hafta boyunca Başkent Elektrik şirketi bir açıklama dahi yapamadı.
Bizler de, işini, ekmeğini ve hakkını isteyen işçiler olarak taleplerimizi haykırmak, sorularımızı sormak için en birinci muhatabına sormaya gideriz dedik. Ankara'dan yola çıktık Eskişehir'den, Bursa'dan, İzmit'ten geçerek buraya geldik.
Ve buradan seslenmek istiyoruz.
Sayın Güler Sabancı, ocak ayında Sabancı Vakfı'nın mütevelli heyeti adına yazdığınız ve basında da geniş yer bulan mektubunuzda dünyadaki adaletsizliklerden, gelir dağılımundaki uçurumdan bahsediyordunuz. Ve bir hayırseverlik çağrısında bulunuyordunuz. Ancak bu çağrılarınıza rağmen size bağlı bir şirkette onlarca işçi işten atıldı. İşe iade davalarımızı açtık ancak şirketle yapılan görüşmede yöneticileriniz işe iade davası kazanılsa da atılan işçileri geri almayacaklarını beyan ettiler. Bu yasa ve kanun tanımazlıktır.
EnerjiSa bu tutumla bir taşla birden çok kuş vurmaya çalışıyor. Bir yandan sendikal örgütlenme hakkımızı baskı ve gözdağıyla elimizden alıyor bir yandan da yürürlükte olan toplu sözleşmenin 67. maddesi uyarınca ikinci yıl ilk 6 ay zammını muhtemelen yüzde 42 olmasını beklemedikleri enflasyon oranında yapmak zorunda kaldıktan sonra artan maliyetleri işçi çıkartarak düşürmek istemektedir. Bu durum işçilerin üzerinde sürekli bir basınç ve huzursuzluk yaratmaktadır. Tüm bu durumlarla birlikte ara kademe yöneticilerin keyfiyeti, işçiler üzerinde yaptıkları performans baskısı, sendikal örgütlenmeyi engellemeye çalışan tutumlan şirketin tüm kurumsal görüntüsü, vizyon ve misyona dair yaptığı açıklamalarla yaratmaya çalıştığı imajla çelişmektedir. Doğru düzgün bir işleyişin dahi kurulamadığı bu çalışma düzeninde kamusal olması gereken bir hizmetin yani elektrik dağıtımının nasıl düzgünce yapılabileceği bile meçhuldur. Bu durum yalnızca çalışanları değil aynı zamanda bütün bir halkı, ülkeyi etkilemektedir.
TALEPLER
Bizim taleplerimiz ve beklentilerimiz basittir, hızla uygulamaya geçirilebilir.
1) İsten anlan işçiler işe geri alınsın.
2) İşten çıkarmalara son verilsin.
3) Sendikal baskılara son verilsin.
4) Yönetici keyfiyetine karşı önlemler alınsın ve denetlensin.
Taleplerimiz yerine getirilene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz!"