Perinçek: Hayatımın en mutlu dönemindeyim

AKP'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği destekle gündeme gelen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir süreçte değiliz" dedi.

AKP'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği destekle gündeme gelen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir süreçte değiliz." dedi.

Abluka altındaki Kürt illerinde yaşananları 'başarı' olarak niteleyen Perinçek, "Vatan savunmasında Türk Silahlı Kıvvetleri büyük başarılar kazanıyor. Bu başarıdan mutluluk duyanlarla duygudaşım." ifadelerini kullandı. 

Perinçek'in Gazeteciler.com'dan Hatice Kübra Kocaoğlu'na verdiği mülakattan satırbaşları şu şekilde:

Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk sözleriniz büyük yankı uyandırdı. Neydi o sözden kastınız?

Orada sadece muhafazakarlar değil milletin bütün kesimleri sayılıyordu. Milliyetçiler, halkçılar, sosyalistler, muhafazakarlar, ilericiler... Ama bir kısım, muhafazakarlarla sanki vatan için beraber olunmaz anlayışıyla, onu öne çıkardılar.

Türkiye, bir vatan savaşı veriyor. Bölücü terör örgütüne karşı büyük bir mücadele var. O mücadelede bütün milleti birleştireceğiz. Kendisine solcu diyen ama PKK ile yan yana olanlar var. Hendeğin bu tarafında kim varsa onlarla biz kardeşiz. Mehmetçikle yüreği çarpan muhafazakarlar yanımızda ve bundan mutluluk duyuyoruz. Ama Amerika ve İsrail yandaşı olan sözümona sahte solcu olanlar karşı tarafta. Onlar düşman tarafı yeğlemiş bulunuyorlar ama yenilen taraftalar.

Bugün saflar ve kamplaşma da bu noktada mı size göre?

Amerika ve İsrail PKK'yı stratejik piyon olarak Türkiye'nin üzerine sürüyor. Bugün Türkiye'nin birinci meselesi vatan bütünlüğüdür. O zaman biz de o vatan bütünlüğü için mevzide olacağız. Kim düşman taraftaysa o da kendi geleceğiyle ilgili bir seçim yapmış oluyor. O seçim de hendeğe gömülmek. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Polisi ve köy korucularımız onları hendeklere gömüyor.

Siz daha önce Öcalan'la Bekaa Vadisinde görüştüğünüzde PKK'nın Amerika'nın güdümüne girmesi konusunda kendisini uyardığınızı söylemiştiniz. O dönem Öcalan'ın cevabı ne oldu size?

Öcalan için, emperyalizme karşı olmak, siyonizme karşı olmak diye bir mevzi yok. O bölge devletlerinin arasındaki çelişmelerden yararlanarak, o çatlaklarda yaşama tutunmaya çalışan bir çizgiye sahip. Onun için Amerika ve İsrail'e karşı olmak diye bir programı yok. 1989-90 Körfez Savaşı öncesinde o uyarıları yaptığımız zaman Öcalan'a, Şam'da ve Bekaa'da olduğu için Suriye devletinin kontrolündeydi ve Amerika ve İsrail karşıtı uyarılarımıza tepkisi olmadı. Ama 91'den sonra kendisi de Şam'da olduğu halde PKK Amerika'ya doğru meyletti.

"ERDOĞAN SURİYE'YE GİRECEKTİ" 

Yanıbaşımızda bir Suriye krizi var. Siz Suriye meselesinde Suriye yönetiminden yana tavır alıyorsunuz. Neden?

Suriye Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve siyonizmin iddiaları yerle bir olur.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'ye girecekti ama Rusya uçağı düşürüldü" şeklinde bir iddianız oldu. Dış basında bu tez yeniden gündeme getiriliyor. Siz ne düşüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan yönetimi Kürt koridoru dedikleri Amerika, İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile en azından bir anlayış birliği içinde olmak zorunda. Bunu farkettikleri için Erdoğan Putin'e telefon ediyor, uçak düşürülmeden 4 gün kadar önce. Diyor ki : Biz oraya gireceğiz, bu koridora müdahale edeceğiz. Sizin tavrınız ne olur?" Putin de "biz görmezden geliriz" diyor. Bunu G20 toplantısında da aralarında konuşuyorlar. Rusya'da heyetimiz vardı bir ay önce, Putin'in kurmaylarıyla görüştüler. Orada bu bilgiyi doğruladık. Tayyip Erdoğan'ın Amerika İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile bir ilişki aradığı gerçek. Zaten bir yalanlama da olmadı. Rus uçağı düşünce o ertelendi. Rus uçağının düşürülmesi de Türkiye'nin Kürt koridoruna girmesini engellemek için yapılan bir oyun.

"CİZRE'DEKİ O EVDE AMERİKALI KOMUTANLAR VAR" 

Cizre'de bir evin bodrum katında yaşananlarla ilgili günlerdir bir tartışma sürüyor. Sizce orada ne oluyor?

Bugün Cizre'de, Silopi'de, Sur'da PKK'nın uyguladığı bütün yöntemler İsrail yöntemleri. İsrail'in onları bu hendek savaşına hazırladığı apaçık ortaya çıktı.

Cizre'de bir mahallede bir eve girilmesin diye çok büyük hassasiyeti var PKK'nın. Orada Amerikalı ve İsrailli özel kuvvet komutanlarının olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla Türkiye bugün dolaylı da olsa Amerika ve İsrail'le büyük bir mücadele içine girmiş durumda. Bu savaşın boyutu basit bir PKK terör örgütüyle savaş değil. Türkiye büyük bir emperyalizm ve siyonizmle cephe cepheye geldi. Bunu görmemiz lazım. Vatan Partisi olarak biz bütün Türkiye cephelerini bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.

Türkiye'nin geleceğini ne yönde görüyorsunuz?

Bu yönde, kaçınılmaz bu. Bu birlik olacak Türkiye'de. Nasıl İstiklal Savaşı'nda bu birlik gerçekleşti, bugün de olacak. Oraya doğru gidiyor zaten. Vatan Partisi buna önderlik, rehberlik ediyor. Çünkü Türkiye'nin menfaatini görüyor. O nedenle biz, arkada kalan dönemin husumetleri, çatışmaları içinde mevzilenmiyoruz. Yeni dönemin ihtiyaçlarına bakıyoruz. Türkiye buradan nasıl çıkacak? Milleti birleştirmezsek, devletin ve milletin topyekin güçlerini seferber etmezsek başarıya ulaşamayız. Onun için geçmişin önyargılarıyla değil, geleceğin Türkiye'sini kuracak kararlılıkla hareket ediyor.

"MECLİS'İN İÇİNE TERÖR ÖRGÜTÜ SOKULUR MU?" 

Bu nedenle de hükümeti destekliyorsunuz?

Tabi. Biliyorsunuz bir açılım politikası uygulandı. O zaman biz bunun ne kadar yanlış olduğunu söyledik. "Bu iş silahlı mücadeleyle olur" dedik. Karşınızda silah bırakmak istemeyen, bırakmayacağını söyleyen bir örgüt var. Ayrıca, bırakmak istese İsrail ve Amerika ona bıraktırmıyor. O zaman Türkiye bunu tepelemek zorunda. 7 Haziran seçiminde önce de çok büyük bir hata yapıldı, HDP Meclis'e sokuldu. Bir canlı bomba sokuldu Meclis'in içine. Meclis'in içine terör örgütü sokulur mu?

Demokrasinin gereği halktan aldıkları oylarla girmediler mi Meclis'e?

Kenan Evren de halktan yüzde 92 oy aldı. Hitler 1934'den sonra 3 seçim yaptı, hepsinde de oy alarak geldi. 10 milyon Alman öldü 2. Dünya Savaşı'nda. Halktan oy aldı ama mehmetçiği vuruyor. Şimdi halktan oy aldı diye, mehmetçiği vursun mu diyeceğiz, hendekleri kazsın mı diyeceğiz? Bunlar kabul edilemez.

"CHP BUGÜN PKK'NIN YANINDA" 

"Burada ben Tayyip Erdoğan'ın düşmanıyım, o PKK'ya karşı tavır alıyor o zaman ben de PKK'nın yanına geçeyim" şeklinde tavır alanlar oldu Cumhuriyet Halk Partisi'nde. PKK ile yanyana bugün CHP. 24 Temmuz'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekatı başladığında, "bunlar dağları taşları dövüyor, seçime kadar sürecek, Erdoğan'a oy toplamak için yapılıyor bu harekat, seçimden sonra bırakacaklar" dediler. Bunların bozguncu propaganda olduğu ortaya çıktı.

"ERDOĞAN AMERİKA'NIN YANINDA OLUNCA MI SEVİNECEĞİZ?"

AK Parti'yle anlaştığınız, dün karşı karşıyayken bugün yan yana geldiğiniz yolunda eleştiriler alıyorsunuz. Nasıl oldu bu?

Vatan için. Hiç umurumuzda değil. Doğru olduğunu o kadar net görüyoruz ki. Bizim için Türkiye'nin toprak bütünlüğü, vatan var, Türkiye'nin bağımsızlığı var. Eğer Tayyip Erdoğanlar Türkiye'nin bağımsızlığı ve vatan bütünlüğü yönünde bir tavır alıyorsa bundan da memnuniyet duyarız. Biz kimin tarafındayız? Amerika'nın yanında mı Tayyip Erdoğanlar Amerika'nın tarafında mı olunca sevineceğiz? Tersine. Bu tarafta olduğunda sevineceğiz. Onun için bu eleştirilere değer vermiyoruz, bu eleştirilere zaten millet değer vermiyor.

"AKİT'İ İZLEYENLER BENİM VATANDAŞIM DEĞİL Mİ?" 

Sizin Akit TV'ye çıkmanız da şaşırtıcıydı. Özellikle Atatürkçü kimliğinizle çeliştiği yönünde eleştiriler aldınız.

Çağrıldığım zaman giderim, niye gitmeyeyim. Bu büyük bir yobazlık. Bana vatandaşarımla bir iletişim imkanı sağlıyor. Sonuç itirabiyle bu kanallar bizim vatandaşlarla iletişim araçlarımız.

Fethullah örgütü taraftarları "Bak siz onla görüştünüz" diye, Tayyip Erdoğan basınındaki fotoğraflarımızı yayınlıyorlar. Tayyip Erdoğan taraftarları da "Zaman Gazetesi'nin falan ziyaretteki fotoğrafları diye" yayınlıyorlar o şekilde hücum ediyorlar. Bu bizim iktidar olduğumuzda basına eşit davranacağımızı gösteren tavrımız. Bu bizim için bir prensip.

Şu Atatürk düşmanı, bu Atatürk'e bunu dedi... Orda ben Atatürk düşmanlığı yapmıyorum. Bana bir ekran açıyor, mikrofon uzatıyor ben görüşlerimi söylüyorum. Kime söylüyorum? Yurttaşıma söylüyorum. Akit'i izleyenler benim vatandaşlarım değil mi? Sabah Gazetesi okuyanlar, Zaman gazetesi, Özgür Gündem okuyanlar benim vatandaşlarım değil mi? Ben o vatandaşlarımı kazanmadan nasıl milli hükümet kuracağım, Türkiye'nin sorunlarını nasıl çözeceğim? Bizim maksadımız sadece solcuları, Atatürkçüler'i kazanmak değil ki, herkesi kazanmak.

Burada kibirli davranışın bir önemi yok. Biz tek taraflı insanları dönüştüreceğiz, eğiteceğiz zihniyetinde değiliz. Biz çeşitli akımlardan vatandaşlarımızla ilişki içinde onlardan da bir şeyler öğreneceğiz.

Bugün gazetesine kayyım atandığında Aydınlık'ın istihbarat şefi de Bugün'e gitti. Bu bir mesaj mı taşıyordu?

Bu bizim istediğimiz bir şey değil. O arkadaşımıza oradan bir öneri yapıyorlar, hem yöneticilik hem de dolgun bir maaş öneriyorlar. O kişisel tercihiydi.

"HZ. MUHAMMED BÜYÜK BİR DEVRİMCİ" 

Peki sosyalist müslüman açılımlara yaklaşımınız nasıl?

Hz. Muhammed benim gözümde çok büyük bir insan ve büyük bir devrimci. Bir medeniyet devrimi gerçekleştirmiş. Para ekonomisinin geliştiği, kabilelerin birbirinin kervanlarını basmadığı, hepsini birleştirerek buradan bir devlet kuruluşu. O temelde o devlet bir yandan Batı'da İspanya'ya kadar gitmiş, bir yandan Orta Asya'ya kadar gitmiş. Büyük bir islam uygarlığı çıkmış. Bakıyoruz o İslam uygarlığı, matematik, geometri, cebir, sosyoloji, tıp gibi her alanda eski Yunan imparatorluğuyla Rönesans arasında köprü olmuş.

İslami kaynaklı bazı akımlar bugün biz sosyalistiz diye ortaya çıkıyorlar orada sosyalizmin İslami kaynaklı izahı olur mu olmaz mı değil, pratik bakmak lazım. Bir takım insanlar bazı değerleri Hz. Muhammed'e İslam'a dayandırarak savunuyorlarsa savunsunlar, güzel bir şey. Zaten Hz. Muhammed'de ve İslam'da çok önemli miraslar var. Onları biz de benimsiyoruz. Onları biz ortaya çıkardık. İslam uygarlığının insanlığa bıraktığı bütün olumlu uygarlığı Bilim Ütopya dergilerinde, kitaplarımızda yayınlar yaptık. Bunu malesef İslamcılar yapmadı. Bizim ilahiyat fakültelerimizde Hz. Muhammed bütün insanların seveceği bir büyük lider olarak da anlatılmadı. Sırf bir peygamber olarak değil, insanlığa yaptığı hizmetlerle anlatılmadı.

Benim hayal ettiğim birgün ilahiyat fakültelerinde Hz. Muhammed'i ve İslam uygarlığını aynı zamanda insanlığa getirdiği büyük uygarlık katkılarıyla da anlatılması.

"BİZİM DÖNEKLERİMİZİN KALİTELİ OLDUĞUNU SİSTEM SÖYLÜYOR" 

Fikir çatınızdan çıkan bir çok isim var. Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Gülay Görtürk, Hasan Cemal... Siz yetiştiriyorsunuz ama uçup gidiyorlar. Sonra sizden çok farklı çizgilerde görüyoruz onları.

Dönek oluyor onlar. Türkiye'de siyasi olarak etkisi olan güçlü bir akımız. Bunun içinden adam devşirmek, adam kapmak sistem açısından bir prestij. Diğerlerinin dönekleri dikkat edin, gider ordan belediyeden bir büfe alır falan. Ama bizim hareketimiz çok entelektüel bakımdan kaliteli insan yetiştirdiği için bizden döndürülen adam sistemde baş köşelere oturtuluyor.

Mesela İstanbul'daki bütün büyük gazetelerin köşe yazarı oluyor. Üst kademelere geliyor, Tayyip Erdoğan'ın en yakınlarında da var onlardan. Neden çünkü? Biz kaliteli insan yetiştiriyoruz. Bizim döneklerimizin kaliteli olduğunu sistem söylüyor. Onlara gidip o kadar yer verdiğine göre. Cengiz Çandar'ı, Hasan Cemal'i, Oral çalışlar'ı, Osman Olaga'yı, Şahin Alpay'ı.

Karşı taraf ele geçirdiğinde de sistemin içinde önemli köşeler veriliyor onlara, meşhur oluyorlar. O bakımdan diğer sol akımların yetiştirdiği insan ve kadro yok. Bu hareketin hala çok büyük entelektüel birikimi var. Ama bizim hareket de toplumun içinden insan kazanıyor. Şu anda Vatan Partisinin liderlerine bakın, geçmişte milliyetçi olan Anavatan Partisi'nde olmuş, Doğru Yol Partisi'nde olmuş olan insanlar bugün Vatan Partisi'nde toplanıyor.

Bizden dönenler varsa bize dönenler de var mı diyorsunuz?

Bize dönen demiyorum, onları dönek değil vatansever olarak, birikimleriyle kültürleriyle hepsi vatan partisi çatısı altında buluşuyorlar.

"YALÇIN KÜÇÜK MOSSAD'A ALET OLUYOR" 

Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal sizin yönetiminizde mi?

Onları doğrudan yönetme gibi bir durum yok. 1978 Aydınlık'ının başında falan durduğum zamanlar oldu ama şimdi ben yönetmiyorum. Ama tabi arkadaşlarımızla fikir alışverişi, danışma görüşme oluyor. Medya yöneticisi değilim.

Yalçın Küçük sizinle ilgili "gericileşti" dedi. Ne diyorsunuz?

Diyebilir, Yalçın benim arkadaşım. Herkesin biribirini eleştirme, uyarı hakları var.

Ulusal Kanal'dan gönderilmesi de eleştirildi. Neden gönderildi?

Ulusal Kanal'dan gönderilmesinin sebebi şu: Atatürk'e Yahudi diyor, Balkanlar'dan gelen Harekat Ordusu'nda 600 tane Yahudi varmış. Yok Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar sabetayistler diyor, Güneydoğu'dan Kürt illeri diye bahsediyor. HDP'nin Meclis'e girmesine 3. Meşrutiyet diyor. İlker Başbuğ'a, Yaşar Büyükanıt'a Yahudi diyor. Böyle her tarafa çatan, herkesi Yahudi ilan eden... Bu izleyici de müthiş bir tepkiye neden oluyor. Arkadaşlar bu nedenle böyle bir karar aldılar. Bunu ben kendisine de Haymana Cezaevi'nde de söyledim, Ergenekon'da da söyledim. Benim yakın arkadaşım.

Bakın bu bir MOSSAD operasyonu. Türkiye'de ona, buna devamlı Yahudi demek bir MOSSAD operasyonu. Bunu Yalçın bilinçli olarak yapmıyor ama alet oluyor. İkincisi bu vatan savaşı sırasında PKK'yı HDP'yi öven şeyler doğru değil. Bu fikir özgürlüğü değil. Doğu'ya, Güneydoğu'ya Kürt illeri falan denmemesi gerekir Ulusal Kanal'da. Burada basit bir fikir savaşı yürütülmüyor, insanlar canla kanla savaşıyor

"HAYATIMIN EN MUTLU DÖNEMİNDEYİM" 

Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir süreçte değiliz. Bir vatan savunmasında Türk Silahlı Kıvvetleri büyük başarılar kazanıyor. Bu başarıdan mutluluk duyanlarla duygudaşım. İkincisi cemaatler, Fethullah Gülen cemaati falan bunlar tutturamadı Türkiye'de. O da önemli bir gelişme. Fethullah Gülen cemaatinin temizlenmesi, bu da insana umut veren bir gelişme. Üçüncüsü, borçlanma ekonomisinin Türkiye sonuna geldi. Türkiye üretim ekonomisine geçecek. Dördüncüsü, Türkiye Asya'da nefes almaya başladı. En büyük ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin Almanya. Komşularımız ilişkiler bizi kardeşliğe zorluyor. Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, bunlarla hem güvenliğimiz hem ekonomimiz için işbirliği yapmak zorundayız. Bunların hepsine toplam baktığımız zaman Türkiye Asya'daki yerine yerleşmeye doğru gidiyor. Bunların hepsine baktığmızda bunlar umut veren süreçler. Bunun için ben hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum.

Generaller en çok sizin partinizde, emekli olunca size geliyor. Asker içinde size karşı niye böyle bir sempati var?

Vatansever olduğumuz için. Türkiye'de askerlik vatan için ölmeyi benimseyen tek meslek. Polisi de buna katabilirsiniz. Vatan için ölmeyi benimsemiş mesleğin sahipleri, bunların çoğunluğu da Atatürkçü o nedenle onların Vatan Partisini seçmeleri son derece doğal. Bir de Ergenekon sürecinde Vatan partisi liderlerinin ne kadar kararlı, doğru birleştirici tavır aldığını da gördüler.