“Musa Anter üzerinden bir coğrafya anlattım”

3 Ekim'de vizyona giren Asasız Musa'nın yönetmeni Aydın Orak, epik anlatımı denediği, epizodlarla kurduğu filmini ve Musa Anter'i İleri Haber'e anlattı.

Esra Lora Yılmaz (İleri - Kültür Sanat)

Musa Anter'in hayatını anlatan Asasız Musa, 3 Ekim'de vizyona girdi. Filmin yönetmeni Aydın Orak, epik anlatımı denediği filmde “Musa Anter üzerinden bir coğrafyayı anlatmayı denediğini” söylüyor.

Yazar, gazeteci Musa Anter'i anlatan başka bir film daha önce çekilmedi. Sizi Musa Anter'i anlatmaya, onun üzerine film çekmeye ne itti?

Yedi sezondur Musa Anter'in hayatını belgesel-tiyatro formunda tiyatroda sahneliyorum. Tiyatroda Musa Anter'in biyografisini elden geldiği kadar seyirciye anlatıyorum. Onun için tiyatrodaki yani “Araf” oyunu bir cevaptır. Musa Anter'e dair akla gelebilecek tüm cevaplar var. Çocukluğu, okul hayatı, mahkeme, hapishane, nasıl öldüğü tüm hayatı var fakat filmde tam tersi bir durum. Oyun bir cevapken film bir sorudan oluşuyor. Musa Anter'i daha iyi anlamak, onun evrenine, sosyolojisine girmeye çalışma çabasıdır. Bir biyografi yani bir cevap değildir.

Musa Anter’i zaten iyi tanıyanlara hatırlatmak istediniz yoksa 1990’ların faili meçhul kurbanlarından biri olarak Anter'i pek tanımayanlara tanıtmak amacıyla mı yaptınız bu filmi, filmin ortaya çıkış öyküsünü anlatır mısınız?

Aslında Musa Anter üzerinden bir coğrafyayı anlatmak istedim. Çünkü Anter'in yaşadığı her şey o coğrafyanın bir parçası, bir yansımasıdır.  Şu hayata dair ele aldığımız her tür toplumsal, politik ve kişiler risk taşıyor. Eğer söz konusu durum ve kişilere dair söyleyecek bir sözünüz varsa o sözü söyleme biçimidir. Musa Anter'e dair söyleyecek, anlatacak sözlerim ve sorulacak sorularım var. Bir cevabım yok. Yani ben Musa Anter'e dair çok şey söylüyorum filmde. Fakat bu sözlerin hiçbiri Anter'e dair cevaplar değildir. Hepsi ona dair sorulan sorulardır. Onun için bu film birçok sorudan oluşuyor. Musa Anter'i anlamaya algılamaya çalışan sorular. Bu sorulara cevabı da seyirciler kendi verecek. Musa Anter'i bir cevap olarak sunmanın, bir riskin ötesinde, ona yapılacak bir haksızlık olacağını düşündüm. Benim ne haddime ki seyircilere "Musa Anter budur" demek. 

“Asasız Musa” metaforik bir film, izleyicilere anlatmak istediğinizi yansıtabileceğiniz konusunda tereddüt yaşadınız mı?

Ben filmde Musa Anter'i anladığım dilde yani bana yansıyan metaforlarla anlattım. Bu herkesin Anter'i istediği gibi alması, tanıması, algılaması gibi demokratik bir alan sunuyor. “Herkes kendi Anter'ini çizsin” diyorum. “Benim Anter'i anlama algılama biçimim budur. Ya sizin?” diyorum. Ben Musa Anter'i tanıtan bir film yapmadım. Bu film bir Musa Anter biyografisi değil. Onu tanıtan değil, onu anlamaya çalışan bir film. Onun kim olduğuna dair sorular soran bir film. Bir öğretmen edasıyla "bakın size Musa Anter'in kim olduğunu gösteriyorum" demek bana olabildiğince yanlış geliyor. Bu benim Musa Anter’e iç sesle ulaşmak istediğim bir yolculuktur. Anter'i ve arka planındaki coğrafyayı anlatmak dertlerim arasında olan şeydi.

İzleyenlerin tepkisi beklediğiniz yönde mi? 

Ben Musa Anter'i bir kalıba sokup seyirciye sunmuyorum. Seyirci istediği taktirde perdedekini yorumlandıracak, anlamlandıracak ve analiz edecektir. Filmin nasıl anlamlandırılacağı ve tür olarak ne deneceği tamamen sinema yazarı, akademisyenlerin işidir. Bu filmi tasarlarken bildiğim tüm film tarz ve kategorilerini bir kenara bıraktım. Bir dünya kurmak istedim. Bana ve Anter'e dair bir dünya. Bu dünya da Anter'in gerçekliğine ulaşma çabası. Sahnelerin epizotlar halinde olması, oyuncuların neredeyse hepsinin çaktırmadan veya direkt kameraya bakmaları, kameranın tekleme hareketleri, tüm bunlar tiyatrodan aldığım epik anlatımın sinemadaki deneme halidir. Sahnelerin uzun tutulması tabii ki her karesine kadar tasarladığım sürelerdedir. Siz bu filmi değerlendirirken normal bir sinema filmi akışı, dramatik yapısı, olay örgüsü, karakter yapısı kısacası normal bir sinema filmi gibi değerlendirirseniz filme haksızlık etmiş olursunuz. İnsanlar bazı sahnelerin hızı, ağırlığı ve süresini eleştireceğine kendi hayatındaki hız kavramını gözden geçirmeyi aklından geçirmez. Çünkü o hemen sahne geçsin de son otobüse yetişeyim derdindedir.

Bu toprakların hikayelerini anlatan bir Kürt yönetmen olarak son yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz yaptığımız filmlerle, tiyatro oyunlarıyla bu ülkeyi bir yüzleşmeye çağırmaya çalışırken yıllar sonra yüzleşmesini isteyeceğimiz yeni ölümler gerçekleşiyor. Barış veya çözüm sürecinin hayatımda hiçbir şey değiştirmediğini hep söyledim. Eğer bu süreç Kürtçe film, tiyatro yapan biri olarak benim hayatımda bir şey değiştirmiyorsa, bu acıları yaşayan insanlar ve bu insanların yakınlarının hayatında neyi nasıl değiştirir? Kobané veya Kürt coğrafyası bizim için çok önemli bir yerde duruyor. Orada yaşanan o katliamlar, Ezîdî halkına uygulanan katliam ve göçler kabul edilecek türden değil. Şu süreçte herkesin acilen elinden gelen ne varsa yapması gerektiğine inanıyorum. Bu katliama dur demek için, her tür eylemin, ses çıkarmanın gerçekleşmesi gerekiyor. O coğrafyada yaşayan biriyim. Sürekli diğer bölgelere gidiyorum. Aslında filmdeki Musa Anter'in yaşadığı olayların sadece o dönem yaşanmadığını, bu dönem de yaşandığını ve bunun bir dönem filmi olmadığını söyleyebiliriz.

DAHA FAZLA