Motokuryelerden Yunus Emre Göçer için ‘adalet sürüşü’

Motokuryelerden Yunus Emre Göçer için ‘adalet sürüşü’

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun aracıyla çarptığı Göçer yaşamını yitirmişti.

İstanbul’da yüzlerce motokurye, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud’un aracıyla çarparak ölümüne neden olduğu Yunus Emre Göçer için adalet talebiyle Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na “adalet sürüşü” düzenledi.

Fatih’te Avrasya Tüneli çıkışı Zeytinburnu istikametinde 30 Kasım Perşembe günü öğlen saatlerinde meydana gelen kazada, motosiklet sürücüsü Yunus Emre Göçer (38)'in kullandığı motosiklete, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud'un kullandığı 06 CD 4581 plakalı otomobil çarpmıştı.

Çarpmanın etkisi ile yola savrulan ve ağır yaralanan Yunus Emre Göçer, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen 6 Aralık’ta yaşamını yitirmişti. Göçer’in ölümüne neden olan Mohamud’un ise 2 Aralık’ta Türkiye’yi terk ettiği öğrenilmişti.

Yunus Emre Göçer için adalet talep eden yüzlerce motokurye, bugün Zincirlikuyu'da bir araya gelerek Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na “adalet sürüşü” düzenledi. Sürüşe CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve kazada hayatını kaybeden Göçer'in eşi de katıldı.

‘TRAFİK POLİSLERİ KUSURU MERHUMA ATFETTİ’

Adliye önünde yapılan basın açıklamasında, ailenin avukatı Iyaz Çimen şunları söyledi:

“Bugün burada 30 Kasım 2023 Perşembe günü gerçekleşen ve ölümle neticelenen trafik kazasında ortaya çıkan mağduriyetimizi̇ bir nebze olsun duyurabilmek ve başkalarının aynı mağduriyeti̇ yaşamaması adına toplanmış bulunmaktayız. Yaşananlara, kaza demeye dilim varmıyor. Son sürat gelen otomobilin, fren dahi̇ yapmadan, arkadan, merhuma çarpması neticesinde işlenen cinayet dolayısıyla sadece merhum için değil tüm trafik mağdurlarının sesi olabilmek amacıyla buradayız.

Şimdi sizlere 30 Kasım’da neler yaşandığından bahsetmek istiyorum. 30 Kasım Perşembe günü, saat 12.55 sularında gerçekleşen cinayet neticesinde müvekkil eks olduğu haberiyle hastaneye kaldırılıyor. 13.40’ta yazılan adli raporda, merhumun bilincinin kapalı olduğu, ifade veremeyecek durumda olduğu ve entübe edilerek yoğun bakıma alındığı açıkça belirtiliyor. Merhumun yoğum bakıma alınması suretiyle 6 günlük bir yaşam mücadelesi, içeride merhum, dışarıda ise ailesi, sevenleri̇ ve tüm kurye meslektaşlarımız için başlıyordu. Aynı anda, sonradan Somali Devlet Başkanı’nın oğlu olduğunu öğrendiğimiz, şüphelinin vermiş olduğu tek taraflı, yanlı ve gerçek dışı ifadeyi esas alan bir kaza tutanağı, çok tecrübeli olduğunu iddia eden iki trafik polisi tarafından kusur merhuma atfedilerek düzenleniyordu. 

‘ŞÜPHELİ SALIVERİLDİĞİNDE KUSURLU OLDUĞU KOLLUK TARAFINDAN BİLİNİYORDU’

Tek taraflı beyana dayanarak, düzenlenen tutanağa istinaden günün nöbetçi savcısı saat 17.00 sularında hayati tehlikesi devam eden, entübe edilen, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren merhumun failinin, ifadesinin alınarak salıverilmesi talimatını, yurt dışına çıkma şüphesi son derece yüksek olan, halihazırda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dahi olmayan, ne için geçici ikamet izni verildiği belirsiz olan fail hakkında maalesef veriyordu. Bundan 20 dakika sonra saat 17.20’de ilgili karakolda görevli iki polis memuru tarafından tüm dünyanın izlediği kaza görüntüleri inceleniyor ve şüphelinin beyanlarının gerçeği yansıtmadığı olayın yüzde 100 kusurlusunun kaçak devlet başkanının oğlu olduğu tespit ediliyordu. Buna rağmen yine görüntüyü inceleyen polis memurlarınca saat 18.00’da fail gerçeğe aykırı olarak verdiği ifadesi alınarak salıveriliyordu. Şimdi buradan anlıyoruz ki şüpheli salıverildiği anda yüzde 100 kusurlu olduğu zaten kolluk görevlilerince biliniyordu. 

30 Kasım’dan 7 Aralık’a 8 gün boyunca dosyaya her gün yazılı olarak ibraz ettiğimiz tutuklama taleplerimiz değerlendirilmiyor, hiçbir adli kontrol tedbiri uygulanmıyor, dosyada herhangi bir ilerleme maalesef kaydedilemiyordu. 5 Aralık akşamı doktorlar tarafından merhumun vefat haberi tarafımıza veriliyor ve sabah 09.00’da ilgili savcıya ölüm bilgisi tarafımızca yazılı olarak bildiriliyordu. Suçun türü ‘taksirle yaralamadan’, ‘taksirle adam öldürmeye’ dönüşüyordu.

‘2 ARALIK’TA ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK YURT DIŞINA KAÇTI’

Aynı anda Sayın Bakanımız Yılmaz Tunç konuya dair tepkilerin büyümesi üzerine açıklama yapıyor ve ilgili savcılığın gereğini yapacağını ifade ediyordu. Bu açıklama akabinde yaklaşık 24 saat içinde, bir hafta boyunca her gün ibraz ettiğimiz yazılı tutuklama taleplerimize rağmen hiçbir ilerleme kaydedilemeyen dosyamızda, yurt dışı yasağı adli kontrol tedbiri uygulanıyor ve alınan kusur bilirkişi raporunda failin yüzde 100 kusurlu olduğu tespit ediliyordu.

Alınan kusur raporuna istinaden, 8 Aralık Cuma günü fail hakkında yakalama emri düzenleniyor ancak failin 2 Aralık Cumartesi günü tarifeli uçuş ile elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçtığı belirleniyordu. Üst sınırı 6 sene olan bir suçta dahi şüphelinin kaçması, göz göre göre engellenmemiş oluyordu. 

Bugün geldiğimiz noktada, yapılacak yargılamalar neticesinde kimin cezalandırılacağını tüm dünya gibi bizler de merakla beklemekteyiz. Bizler geride kalan bir eş ve biri otizmli iki yetim çocuğun hakkını, başkalarının da olası mağduriyetinin önüne geçebilmek saiki ile birlikte sonuna kadar savunacağız.”

‘ARTIK ÖLMEK İSTEMİYORUZ, TRAFİKTE BİZİ FARK EDİN’

Hayatını kaybeden motokurye Yunus Emre Göçer’in meslektaşı ve arkadaşı Mehmet Coşkun ise şunları kaydetti:

“İki teker kullanan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bizi yalnız bırakmadılar. Sesimizin daha gür çıkması adına, Yunus için adalet için herkes burada. Bizi diyoruz ki, ‘Artık ölmek istemiyoruz, trafikte bizi fark edin’ Bizim de evimizde bekleyen bir eşimiz, ailemiz, anamız var. Ölmek istemiyoruz. Bunun için yetkilileri göreve davet ediyoruz.”

‘İKTİDARIN ÜLKEYİ GETİRDİĞİ YER TAM OLARAK BUDUR’

Konuya ilişkin bir açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Çelik ise şunları dile getirdi:

“30 Kasım’da geçirdiği trafik kazası sonrası 6 Aralık’ta yaşamını yitiren Yunus Emre Göçer için bugün bir adalet sürüşü gerçekleştirdik. Zincirlikuyu’dan başlayarak Çağlayan Adliyesi’ne motosikletlerimizi sürdük. Yaşanan bir trafik kazası değil bir cinayettir. Suçlu kaza sonrasında elini kolunu sallayarak ülkeden ayrıldı. Yetkililer ne yazık ki kaçmasına göz yumdular. Bir insan dünyanın hangi ülkesinde cinayet işleyip elini kolunu sallayarak kaçabilir? Ancak çadır devletlerinde böyle şeyler olur. İktidarın ülkeyi getirdiği yer tam da budur.

Bu dava sadece Yunus Emre Göçer’in davası değildir. Bu dava hepimizin davası, tüm Türkiye’nin davasıdır. Çünkü ülke onuru ayaklar altına alınmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Vicdanları Yunus Emre’nin kaza sonrası yattığı asfalttan daha kara, daha karanlık olan bu anlayışla sonuna kadar mücadele edeceğiz.”