Kaya Özkaracalar "Açlık Oyunları"nı yazdı
İleri Haber sinema yazarı Kaya Özkaracalar, dün vizyona giren "Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1" filmini yazdı.
Kaya Özkaracalar - İleri
Tüm dünyada olduğu gibi geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de de izleyicilerden büyük ilgi gören distopik bilim-kurgu Açlık Oyunları serisinin üçüncü filmi Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 1 (Hunger Games: Mockingjay - Part 1) dün(Cuma) dünyada ABD dahil pek çok ülkeyle aynı anda ülkemizde de sinemalarda vizyona girdi.
Aynı adlı roman dizisinin uyarlamaları olan Açlık Oyunları serisinin konusu, varlıklı kesimlerin yaşadığı bir Başkent’in hükümranlığı altındaki ve yoksulluk ile sefalet içindeki “mıntıkalardan” oluşan hayali bir diyarda geçiyor. Diziye adını veren Açlık Oyunları ise, geçmişteki başarısız bir ayaklanmanın ebedi cezası olarak her yıl her mıntıkadan kurayla belirlenen ikişer gencin aralarından hayatta tek bir genç kalıncaya dek birbirleriyle ölümüne savaşmak zorunda bırakıldıkları ve tüm mıntıkalara naklen yayınlanan bir turnuvanın adı.
Serinin önceki filmleri, Açlık Oyunları’na katılan Katniss adında bir genç kadının turnuvadaki partnerini öldürmeyi reddederek halkın gözünde kahramanlaşmasını ve sonuçta yeni bir ayaklanmanın tetiklenmesini perdeye getirmişti. Alaycı Kuş Bölüm 1 ise ayaklanmanın başladığı mıntıkanın Başkent’in silahlı kuvvetleri tarafından tamamen yokedilmiş ve isyancıların yeraltında gizli bir üs kurmuş oldukları koşullarda başlıyor. İsyancıların yönetimi, ayaklanma ateşinin sönmemesi için Katniss’i ayaklanmanın sembolü olarak ön plana çıkmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Öte yandan Katniss’in, Başkent’in elinde esir kalmış partneri ise bilinmeyen sebeplerle netamet getirmiş ve Başkent’in elinde bir propaganda piyonuna dönüşmüştür.
Gerek şu ana dek izlediğimiz filmler üzerinden serinin geneli, gerekse en yeni film olan Alaycı Kuş Bölüm 1, yalnızca varlıklılar ile yoksullar arasında iki zıt kutuba keskin biçimde bölünmüş ve acımasız bir sömürü ve tahakküm ilişkisinin yaşandığı bir dünya tasviri dolayısıyla değil, aynı zamanda medyanın hegemonya inşa süreçlerindeki rolüne dair yansıttıkları açısında da dikkat çekici kütürel ürünler. Serinin daha önceki filmlerinde Açlık Oyunları’nın naklen yayını, Başkent’in yoksulların birbirlerini boğazlamaya zorlandıkları bir ritüeli onlara seyirlik olarak sunarak gücünü duyumsatmasının ve yoksulların, bu güç tarafından belirlenmiş kurallara uymayı içselleştirilmelerinin aracı olarak işlev görüyordu. Alaycı Kuş Bölüm 1 ise korku duvarlarının yıkıldığı koşullarda isyanı bastırmak için iktidarın, silahlı gücünü vahşice devreye sokmasına paralel olarak ayrıca bu kez ağız değiştirmiş eski muhalifleri yine medya üzerinden devreye sokmasını ve isyancıların da aynı mecrada karşı hamleler geliştirme çabalarını konu ediniyor.
Öyküsündeki bu dikkat çekici unsurlara karşın Alaycı Kuş Bölüm 1 de serinin önceki filmleri gibi kullandığı sinema konvansiyonları açısından anaakım Hollywood filmlerinden farksız bir anlatıma ve sinema diline sahip. Örneğin, bir baskın sırasında kapıların kapanmasına geri sayımla bir dakika kala evcil kedisini yanına almak için odasına geri dönen kızın zamanında kaçıp kaçamayacağına dair izleyicide heyecan yaratmaya çalışan çok tanıdık sahnede olduğu gibi.
Öte yandan ayaklanmanın aslında tamamen dipten gelen bir dalga biçiminde değil de, iktidar çevreleri içindeki bir çatlaktan da türediği ve hatta ayaklanmanın liderliğinin bu çevreler içinden çıktığı gözönüne alınırsa Açlık Oyunları serisinde henüz bitmemiş öykünün nereye vararak nasıl sonuçlanacağı ve öykünün bütününün nasıl anlamlandırılacağı da şimdilik açık uçlu bir soru. Dolayısıyla Açlık Oyunları filmleri hakkında şu aşamada henüz net bir hüküm vermek doğru olmasa da en azından ‘ilginç’ bir popüler kültür ürünü olduğu söylenebilir.
Çekimleri şimdiden tamamlanmış olan son film Alaycı Kuş Bölüm 2’nin ise gelecek yıl vizyona girmesi planlanıyor.