Hukukçular adliye önünden haykırdı
Hukukçular bugün Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada "Eşitlik, Özgürlük, Adalet ve Barış mücadelesini büyüteceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz” ifadeleri yer aldı.
(İleri - Haber Merkezi) Yeni Adli Yıl’ın açılmasıyla birlikte hukukçular bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde basın açıklaması yaptı. Adalet için Hukukçular, HAZİRAN’cı hukukçular, ÇHD, ÖHD gibi derneklere üye avukatların katıldığı açıklamada "Hukukun tatil ve tasfiye edildiği bu koşullarda bizler umudu büyütme çağrısı yapıyoruz. Bizler, adliyede ve sokakta mücadeleyi büyüteceğimizi bir kez daha tekrarlıyor; yolsuzluğu yol edilenlerin, yurttaşlarımız katledenlerin, IŞID terörüne para ve silah desteği sağlayanların, kentleri ve doğayı bombalayan, dereleri yağmalayan, madenleri, fabrikaları ve şantiyeleri işçi mezarlığına çevirenlerin, deprem ve sellerde insanlarımızın katledilmesine kader diyenlerin,Kürt coğrafyasında savaş suçu işleyenlerin yargılanması ve hesap vermesi için Eşitlik, Özgürlük, Adalet ve Barış mücadelesini büyüteceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Hukukçuların yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
“Yeni Adli Yıl açıldığı bugünlerde Adli Tatilin gerçekten bitip bitmeyeceği tartışmalı bir haldedir.
İnsanların ve toplumsal grupların birbirleriyle ve devletle olan sorunlarının hukuk yoluyla çözülmeye çalışılması bize hukuku, hukukçuları, adliyeleri ve adliye emekçilerini hatırlatır.
Sadece, 20 Temmuz 2015 günü başlayan ve bu gün itibariyle bittiği kabul edilen 40 günlük “adli tatil” sürecinde neler olduğunu hatırlamak dahi önümüzdeki tablonun vahametini ortaya koymaya yetecektir.
20 Temmuz 2015 günü Urfa’nın Suruç ilçesinde basın açıklaması yapan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’na yönelik bombalı saldırıda 33 kişi katledildi ve 100’den fazla kişi yaralandı. 20 Temmuz’dan bu yana, yani 40 günlük Adli Tatil boyunca, Suruç katliamının aydınlatılması yolunda devlet hiçbir adım atmazken, tam tersine devrimci, demokrat yurtsever binlerce insana karşı tam bir cadı avı başlatıldı. IŞİD’e karşı olduğu açıklanan operasyonlarda göstermelik olarak gözaltına alınan ve IŞİD üyesi olduğu söylenen bir kaç kişiyi saymazsak yaklaşık 2.000 kişi gözaltına alındı, 300’den fazla kişi tutuklandı, aralarında çocukların da bulunduğu 100’e yakın sivil katledildi.
Çözüm süreci adı altında yürütülen çatışmasızlık halini Suruç katliamı ile sona erdiren siyasi iktidar, ülkenin dört bir tarafında halklarımıza karşı top yekün bir savaş başlattı. Yaklaşık 2 aydır evler ve demokratik kurumlar basılmakta, her türlü hak mücadelesine polis tarafından saldırılmakta, silahsız insanlar infaz edilmekte, seçilmiş Belediye Başkanları keyfi şekilde gözaltına alınıp, görevlerinden alınmakta, Kürt illerindeki keyfi sokağa çıkma yasaklarıyla insanlar günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale getirilmektedir. Daha bu gece Cizre’de 8 Kürt infaz edildi
Birkaç ay önce “Rejim zaten fiilen değişti, Anayasayı bu yeni duruma uydurun” diyen Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sevdası için başlattığı son 2 aylık kanlı süreçte yoksul halkın gerek sivil gerekse asker yüzden fazla evladı hayatı kaybetti. Cumhurbaşkanı, televizyon kanallarında “400 vekil verilseydi böyle olmazdı” açıklamasını yaptıktan sonra faşist güruhlar tarafından Hürriyet gazetesine iki kere baskın yapılırken, onlarca kentte HDP binaları ve Kürt yurttaşlara ait işyerleri yağmalanarak yakıldı, faşist güruhların saldırıları sonucunda onlarca insan linç edildi.
“Adli Tatilde, aralarında meslektaşımız Av. Deniz Sürgüt ve Belediye Eşbaşkanlarının da olduğu yüzlerce kişi tutuklanırken, hapishanelerde de saldırılar yoğunlaşmış, tutuklanan kişiler sürgün-sevk yoluyla yaşadıkları illerin çok uzağındaki hapishanelere gönderilmiş, siyasi mahpuslar adli tutuklu ve hükümlülerle aynı koğuşlara konularak siyasi mahpuslara yönelik saldırılar organize edilmiştir. Yaşanan baskılara karşı hapishanelerde başlatılan açlık grevleri ise sürmektedir. Bizler hukukçular olarak yaşanan tüm baskı, tecrit ve savaş politikalarının karşısında barışı, adaleti ve özgürlüğü daha güçlü savunacağız.
Gerici AKP iktidarında sayıları her geçen yıl katlanarak artan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı olaylarında sanıklara yönelik indirimler ve cezasızlık hallerinin devam etmesinin yanı sıra, yeni yasal düzenlemelerle cezaların ağırlaştırılmaması bir yana, yeni indirimler ve cezasızlık halleri getirilmeye çalışılmaktadır. Bir yandan siyasi iktidarın kadın düşmanı politikaları hayatın her alanında yeniden üretilmeye devam ederken diğer yandan katledilen, şiddete ve tacize uğrayan kadınlar için verilen adalet mücadelesi önümüzdeki dönem en önemli mücadele başlıklarından birisi olmaya devam edecek. Bugünden itibaren kadına yönelik her türlü saldırının karşısında eşitlik mücadelesini daha güçlü şekilde vereceğiz.
Soma’da, Ermenek’te, Torunlar inşaat ve onlarca örnekte daha yaşadığımız iş cinayetlerinde her yıl binlerce işçi kardeşimiz hayatını kaybetmeye devam ediyor. Sermayenin kar hırsı ve siyasi iktidarın işçi düşmanlığı birleşerek iş güvenliği önlemlerinin alınmaması binlerce emekçinin hayatına mal oluyor. Cinayetlerin siyasi sorumluları ve şirket sahipleri hakkında soruşturma bile açılmazken, açılan davalar da hayatını kaybeden işçiler suçlanıyor. Bizler emek düşmanı politikaların karşısında işçi sınıfının yanındaki yerimizi güçlendirmeye, her türlü hak arama mücadelesinde işçi sınıfının güncel ve tarihsel haklılığının yanında olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
Tabii ki “Adli Tatil” açısından 20 Temmuz milat değildir. Çok daha öncesinde onlarca avukatın tutuklanması ile hukuk alanına yönelik başlatılan saldırılar, iktidar odaklarının yolsuzluk ve Suriye’deki terör faaliyetlerine dokunan hakim ve savcıların tutuklanması, YARSAV Başkanı Murat Arslan’ın Anayasa Mahkemesindeki görevinden alınması, ve onlarcasının sürgünlerle görev yerlerinin değiştirilmesi ile devam etmiştir. Bunun en son örneği İstanbul’da kar topu oynarken öldürülen Nuh Köklü davasında müdahil vekillerinden Av. Mehmet Ümit Erdem’in beyanlarıyla ilgili önce yandaş medya tarafından hedef gösterilmiş, ardından Cumhurbaşkanlığı tarafından yazı yazılarak hakkında soruşturma açılması istenmiştir. Yazının gereği derhal yerine getirilerek meslektaşımız şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmıştır.
Alın teri sömürüsü ve kandan beslenen hükümet çevreleri, uzantısı olan devlet bürokrasisi ve işçi katili patronların yarasına dokunan her avukat, hakim ve savcı tutuklanmış, baskı altına alınmaya çalışılmış, yolsuzluk dosyaları rafa kaldırılmış; bu anlamıyla Adliye Tümüyle Tatil edilmiştir. Böylece, hukukun üstünlüğü masalı faşizmin gerçekliği karşısında son bulmuştur.
Kaçak Saray’daki kişi tarafından muhbir muhtar seanslarından sonra şimdi de ödüllü muhbir vatandaş uygulaması devreye sokulmuş, güvensizliği ve düşmanlığı temel ilişki biçimi haline getirecek olan ispiyonculuk meşrulaştırılmaya; yurttaşlar kişiliksizleştirilmeye çalışılmıştır.
Yaklaşık 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde, egemenlerin tüm muhaliflere yönelik olarak kullandığı en önemli baskı araçlarından biri olan ve 2014 yılı Şubat ayından kapatılan Özel Yetkili Mahkemelerin, ‘’ihtisas mahkemeleri’’ adı altında yeniden hayata geçirilmesi, ‘Adli Tatilin gerçekten bitip bitmediği sorusunu öne çıkarmaktadır.
Bu koşullarda; avukatlar, hakimler ve savcılar tutuklanmakta, hakim ve savcıların görev yerleri değiştirilmekte, adliye önlerinde avukatlar sürekli polis saldırısına maruz kalmakta iken ancak ‘Adalet Saraylarının Kaçak Sarayın bekçileri olan polisin denetimine geçtiğinden, Adli Tatil biterken tümüyle Hukukun Tatile çıkarıldığından söz edebiliriz.Daha dün bu adliyede açıklama yapmayı avukatlara yasaklayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı adliyenin hem de içinde basın açıklaması yapmış ve savaş çığırtkanlığı yapmıştır.Biz bu zihniyete karşı halklarımızın barış mücadelesinin yanında yer alacağız
Hukukun tatil ve tasfiye edildiği bu koşullarda bizler umudu büyütme çağrısı yapıyoruz. Bizler, adliyede ve sokakta mücadeleyi büyüteceğimizi bir kez daha tekrarlıyor; yolsuzluğu yol edilenlerin, yurttaşlarımız katledenlerin, IŞID terörüne para ve silah desteği sağlayanların, kentleri ve doğayı bombalayan, dereleri yağmalayan, madenleri, fabrikaları ve şantiyeleri işçi mezarlığına çevirenlerin, deprem ve sellerde insanlarımızın katledilmesine kader diyenlerin,Kürt coğrafyasında savaş suçu işleyenlerin yargılanması ve hesap vermesi için Eşitlik, Özgürlük, Adalet ve Barış mücadelesini büyüteceğimizi bir kez daha ilan ediyor; bu nedenlerle tüm avukat, savcı ve hakimleri; hukukçu akademisyen ve milletvekillerini; adliye ve hukuk emekçilerini bu mücadeleye katılmaya,ve faşizme karşı mücadeleyi yükseltmeye davet ediyoruz. “
ADALET İÇİN HUKUKÇULAR
BİRLEŞİK HAZİRAN HAREKETİ HUKUKÇULARI
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
DEMOKRASİ İÇİN HUKUKÇULAR
HALK EVLERİ HUKUK DAİRESİ
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
KARTAL HUKUKÇULAR DERNEĞİ
ÖZGÜRLÜKÇÜ HUKUKÇULAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRAT AVUKATLAR
TOPLUM VE HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI