Güneybatı Kafkas Sosyalist Cumhuriyeti nasıl kuruldu? (Ezgi Tanrıkulu)

Türkiye’nin ilk cumhuriyet deneyimi olan Kars Sosyalist Cumhuriyeti’nin, diğer bir isimlendirmeyle Güneybatı Kafkas Sosyalist Cumhuriyeti’nin tohumları, adını Sovyet'in Türkçe karşılığı olan şura (meclis) yapılanmasıyla yani Milli Şura Hükümeti’nin kurulmasıyla 30 Kasım 1918’de atıldı.

Kars ile ilgili araştırmaları ve yazılarıyla tanınan tarihçi-yazar Erkan Karagöz’ün tanımlamasıyla “Çok çetrefilli bir coğrafyada, Türkiye’nin belki de en çok ihmal edilen şehirlerinden biri olmasına karşın hiçbir etnik topluluğun, hiçbir dinin, hiçbir mezhebin ötekileştirilmediği; Doğu Anadolu’da yer almasına karşın kadın cinayetlerinin neredeyse hiç yaşanmadığı; feodalitenin hiçbir zaman ulaşamadığı, aşiret yapısının barınamadığı, Alevi-Sunnilerin-Ortodoksların Anadolu’nun çoğu şehrinde olduğu gibi ayrı ayrı mahallelerde değil aynı mahallede tek bir adli olay olmadan yaşadıkları, anaerkil toplum yapısının rengini çaldığı Kars’ta deneyimlenmiş Güneybatı Kafkas Sosyalist Cumhuriyeti’nin öncülü olan Milli Şura hükümeti, 30 Kasım 1918’de kuruldu.

CUMHURİYETİN KURULMASINA GİDEN YOL VE SOSYALİST BİR CUMHURİYET
Kars, 1878’den itibaren Rus egemenliğine geçer. Bazılarının iddia ettiği gibi Rusların işgaline uğramış değil, Ruslara savaş tazminatı olarak verilmiştir. Rus İmparatorluğu’na verilen bu kentte, Rusya’nın bir parçası olarak altyapı faaliyetleri, sanayileşme, kültür-sanat faaliyetleri bu kentin insanını da etkiler. Kültürel-siyasal hareketlerden etkilenen, bu kültürde eğitilen aydınlar politik tavırlar geliştirmeye başlar. Bu nedenle Anadolu’dan farklı bir siyasal ve toplumsal kültür ortaya çıkar. 

Bu hal içerisinde Rusya’da 1917’deki Şubat devriminden sonra Haziran’da Kars’ta özerk bir yönetim kurulur. Bu yönetim hem Bolşevikler hem Menşeviklerce desteklenen bir yönetimdir. Haziran’da kurulan bu yönetim, varlığını Ekim Devrimi yapılana kadar devam ettirir. Ekim Devrimi’ne kadar devam eden bu deneyim, diğer iki deneyimde de olduğu gibi şuralarca yönetilmiştir. Bu deneyimde, belli sürelerle Rumların, belirli sürelerle Ermenilerin ve İslam Şurası’nın yönettiği, yönetimin devredildiği bir yapı vardır . 

Ekim 1917 devriminin  ardından kurulan Bolşevik iktidarı, tüm Rusya’daki halkların kendi kaderlerini tayin hakkını tanıdığını ilan etmiştir. Bunun üzerine Güneybatı Kafkasyalı aydınlar, Kars ülkesinin kendi kendisini yönetmesi, kendi kaderini tayin etmesi yolunda derhal girişimlere başlamış, 'kendi hükümet organlarını' kurmuştur. Kars halk hükümeti tarih sahnesine çıkmıştır. Bu özerk yapıda Bolşevik eğilimli kişiler önemli görevler almışlar, Menveşikler de oluşum içerisinde yer almışlardır. Partilerden çok şuraların -sovyet tipi halk meclisleri- etkisinin görülür. Bu hükümetin idari işleyişi, yöneticileri, eğilimleri konusunda verili kaynakların dışında pek fazla bir şey söylemek şimdilik mümkün görünmemektedir. Kars bölgesi halkının yaşadığı 'hükümet' olma deneyimi, Nisan 1918’den itibaren Osmanlı ordusunun Kars topraklarına girmesi üzerine kesilmiş; Kars’ta Osmanlı askeri otoritesi ve idari yapısı yeniden kurulmuş, tam her şey bitti denirken Mondoros uyarınca Osmanlının yeniden eski sınırlarına dönmesi ile Kars halkı yeniden baş başa bırakılmıştı.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletler, yaklaşık 6 ay önce Kars, Ardahan, Iğdır ve Batum’u işgal eden  Osmanlı Devleti’ne Kafkasya’dan çekilmelisin çağrısı yapmışlardır. Osmanlı’ya Aralık 1918’de Kafkasya’dan geri çekil çağrısı gelir ancak Osmanlı hemen geri çekilmez bu coğrafyadan; oyanalanır. Çünkü Osmanlı, bu bölgeden toplamış olduğu gıda ve silah stoklarının galip devletlere kalmasını istemez. Ancak İngilizler, ültimatom vererek: “Burası Kafkasya ve senin 1914 sınırına çekilmen gerek" derler. Bunun üzerine adı İslam Şurası (olan ancak Rumlar, Molokanlar ve Rusların da içinde bulunduğu ve karakteri İslamik olmayanı genel adlandırmayla, İslam Şurası adı verilmiş olan şura yani sovyet tipi meclis) Aralık sonları gibi toplantılarını yapar.

Osmanlı yöneticilerinin itirazlarına rağmen şura, yönetime yeniden el koyar. Ocak ayında Ardahan’da yapılan kongrelerden sonra devlet fikri hayata geçirilir. Fakat ne yazık ki kelebek ömürlü bir cumhuriyettir bu. 12 Nisan 1919’da varlığına son verilmiştir. Bu kelebek ömürle bile bizlere boyun eğmemenin, halkın kendi iktidarını kurmasının ne demek olduğunu gösteren eşsiz bir deneyim ve birikim bırakmıştır.

Bu mücadele, Erzurum Kongresi’ne 4 kişi gönderme kararı alır ve 4 kişi kongreye 1. Gün katılır ancak benim özellikle Kazım Karabekir’in etkisiyle olduğunu düşündüğüm bir tavırla hükümet görevlilerinin 2. Gün kongreye katılmalarına izin verilmez. Kazım Karabekir’in ki, İngilizleri küstürmeme, denge gözetme politikasıdır. Ancak yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti bence Kars Cumhuriyeti’nden oldukça etkilenmiştir. Kimi araştırmacı yazarlar, örneğin Bilal Şimşir, Mustafa Kemal ve yol arkadaşlarının bu deneyi örnek alarak cumhuriyeti kurduklarını dile getirirler.

Kars Cumhuriyeti, 27 Mart 1919 tarihli bildirgesinde ve Bakü Doğu Halkları Bildirgesi’nde sosyalist bir cumhuriyet kurduklarını; o dönemdeki adlandırmayla sosyal demokrat karakterli bir cumhuriyet kurduklarını deklare ederler.

KADINLARA SEÇME-SEÇİLME HAKKININ İLK KEZ VERİLDİĞİ, SOSYALİST BİR CUMHURİYET
Cumhuriyetin, 71 kişiden oluşan bir parlamentosu vardır. 1919’da kurulan cumhuriyette herhangi bir devlette olması gereken kurumlar dışında bir Sosyal Güvenlik Bakanlığı da kurulmuştur ve sosyalizan karakterli devlet, etnik olarak çeşitliliği ile de etnoları değil sosyalist yapıyı öne çıkaran yol izlediğini ortaya koyar. Örneğin Eğitim Bakanı Rus Elena Orlova, Polonez kökenli parlementer Simon Raçinski,  Rum Pavlo (Pavel) Çamluşov gibi isimler bu cumhuriyette yer alırlar.

Kurulan cumhuriyet yalnız devlet örgütlenmesi ile değil yaklaşımı, ilkeleri ve duruşuyla da sosyalistti ve bunu her vesileyle yansıtmıştır aslında. Cenubi Garbi Kafkas yönetiminin Paris Konferansı’na sunulmak üzere hazırladığı bir yazıdan da bu sosyalizm vurgusu açıkça görülür. Bu belge, TBMM’nin Moskova görüşmelerine giden Ali Fuat Cebesoy’a verilmiştir.
Dahası cumhuriyetin ilerici karakteri, kadınlara seçme-seçilme hakkı gibi haklar verilmesinde de ortaya çıkar. Dış İşleri Bakanı, anayasa metninde kadın ve erkek olmak üzere her 10 bin kişinin katılımıyla 1 milletvekili seçilir demektir. Her yanıyla özgün bir deneyimdir Cenubi Garbi Kafkas Demokratik Cumhuriyeti.