Gezi tutukluları için 500. günde basın açıklaması: 'Arkadaşlarımız, onurlu tarihimizin parçası'

Gezi tutukluları için 500. günde basın açıklaması: 'Arkadaşlarımız, onurlu tarihimizin parçası'

Adalet nöbetinin 500. gününde açıklama yapıldı.

İleri Haber

Gezi Davası kapsamında tutuklanan isimler için adalet talebiyle 500 gündür devam eden nöbette, basın açıklaması yapıldı. Dayanışma mesajları verilen açıklamada, "Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası'nda tutuklanan arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır" denildi ve Can Atalay ile Mücella Yapıcı'nın mesajları okundu.

Osman Kavala'nın tutukluluğunun üzerinden 2 bin 137 gün geçerken, Gezi Davası kapsamında diğer isimlerin tutukluluğunun üzerinden de 500 gün geçti. Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay'ın tutuklanmasının ardınan başlatılan nöbetin 500. gününde, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi önünde basın açıklaması yapıldı.

Açıklamaya, tutuklu isimlerin yakınlarının da katıldığı basın açıklamasında, hukuksuz dava süreçlerine, Gezi Direnişi'ndeki taleplere ve ülkenin farklı noktalarındaki direnişlere dikkat çekildi ve mücadele kararlılığı dile getirildi. Gezi tutuklularından Mücella Yapıcı ve Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmeyerek bir kez daha hukuksuzlukla karşı karşıyan kalan Can Atalay'ın mesajları da okundu. 

'ONURLU DİRENİŞİMİZİ LEKELEMEK AMACIYLA VERİLEN KARARLARIN ÜZERİNDEN 500 GÜN GEÇTİ'

"Mesleki ve teknik Bilgilerini halkın yararına kullandıkları için arkadaşlarımız 500 gündür tutuklu! Gezi'yi sahiplenmeye, arkadaşlarımızla dayanışmaya devam edeceğiz" başlığıyla yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: 

"Ülkemizin her bölgesinden, her yöresinden yurttaşlarımızın itirazlarını, taleplerini haykırdığı; ülke tarihinin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi'ne suç isnat etmek, onurlu direnişimizi lekelemek amacıyla iktidarın güdümündeki yargı mensupları tarafından verilen hukuksuz tutuklama kararının üzerinden 500 gün geçti. TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın Onur Kurulu Üyesi Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da aralarında bulunduğu arkadaşlarımız Çiğdem Mater, Mine Özerden, Hakan Altınay ve Osman Kavala herhangi bir hukuki gerekçe, delil sunulmadan cezaevinde tutulmaya devam etmektedir.

FETÖ mensubu emniyet görevlileri tarafından hukuksuz bir biçimde elde edildiği yargı kararlarıyla kesinleşmiş olan 'delillerin', FETÖ firarisi bir savcı eliyle yeniden kıymetlendirilmesi sonucunda, AKP Milletvekili aday adayı olmuş bir 'hakim' kararıyla arkadaşlarımız 500 gündür tutsak.  Kendi amaçları doğrultusunda hukuku araçsallaştıran AKP iktidarı, güdümündeki yargı mensupları eliyle, ülke tarihinde en önemli kırılma anlarından biri olan Gezi'yi suçlamaya, manipülasyonlarla Gezi'nin aydınlık yüzüne leke bulaştırmaya çalışmaktadır. 

'ARKADAŞLARIMIZ, GEZİ'YE KATILAN MİLYONLARIN SÖZCÜSÜ OLDU'

Gezi Direnişi; doğal alanlarımız, parklarımız, meydanlarımız betona boğulmasın; kıyılarımız, ormanlarımız, meralarımız ranta kurban edilmesin diye, sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarında hep birlikte, barış içinde yaşayabilelim diye milyonlarca yurttaşın haykırdığı toplumsal bir olaydır. TMMOB ve bağlı odaların en temel amaçlarından biri, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Bu kapsamda milyonlarca yurttaşın, toplumun ortak değeri olan Gezi Parkı betonlaşmasın diye, İstanbul kentinin merkezindeki en önemli deprem toplanma alanı yapılaşmaya açılmasın diye yürüttüğü mücadelenin sözcüsü olmak suç değildir. Arkadaşlarımız, Gezi'ye katılan milyonların sözcüsü olmuşlardır.

Dönemin Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası yöneticisi Mücella Yapıcı ve Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay suç işlememiş; tarihsel birikimle oluşmuş mesleki etik ilkelerimiz doğrultusunda, TMMOB çatısı altında üstlenmiş oldukları görevlerin gereğini yerine getirmişlerdir. Halkın çıkarlarını savundukları için Taksim Meydanı'na ve Gezi Parkı'na sahip çıktıkları için mesleki sorumluluklarının gereğini yerine getirdikleri için bu arkadaşlarımız 500 gündür hukuksuz, gerekçesiz bir şekilde cezaevindeler. Cezaevinde oldukları her gün, her an hukuksuzluk katlanarak büyümektedir. Bir yandan da 500 gündür, hergün tuttuğumuz adalet nöbetleriyle arkadaşlarımızın yanında olmaya, onlarla dayanışmayı büyütmeye devam ediyoruz.

'GEZİ DİRENİŞİ DE TUTUKLANAN ARKADAŞLARIMIZ DA ONURLU TARİHİMİZİN PARÇASIDIR'

Arkadaşlarımız, dezenformasyon aygıtı haline gelen yandaş medya kanallarının iftiraları, tarihi kendilerine göre eğip bükmeye çalışan siyasetçilerin tüm yalanlarına rağmen toplum nezdinde masumiyetlerini, haklılıklarını koruyorlar. 500 gündür 3 kişilik koğuşlarda, ailelerinden, sevdiklerinden uzak tutulmalarına rağmen bir an olsun sendelemeden, onurlu direnişimiz Gezi'yi kararlılıkla savunuyor, toplum için yazmaya, çizmeye, üretmeye devam ediyorlar. Gezi Direnişi'ne katılan milyonlardan intikam almak için hukuksuz bir biçimde tutsak edilen arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz.

Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası'nda tutuklanan arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır. Gezi Direnişi'nin arkasında dimdik durduğumuz gibi Gezi Davası'nda yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz. 500 gündür sürdürdüğümüz adalet nöbetleriyle, arkadaşlarımıza desteğimizi, arkadaşlarımızla dayanışmamızı dosta düşmana gösteriyoruz.

'GEZİ'NİN İKTİDAR İÇİN NASIL BİR KORKU KAYNAĞI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ'

Bizler, Gezi’ye baktığımızda; bilim ve tekniğin ışığında, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, eşit, onurlu, barış içerisinde yaşayacağımız, adil bir ülke umudunun ne kadar da diri olduğunu görüyoruz.  Bizler, bu umudun bastırılması, yok edilmesi için nasıl haktan, hukuktan koparak pervasızlaştıklarının farkındayız. Gezi'nin iktidar tarafından nasıl bir korku kaynağı olarak hala canlılığını, güncelliğini koruduğunu görüyoruz. Tam da bu sebeple bizler, Gezi'yi, Gezi Davası'nda tutsak edilen arkadaşlarımızı savunmaya; onlarla dayanışmaya devam edeceğiz. Bizler, 500 gündür, her gün sürdürdüğümüz adalet nöbetlerimizi, arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşana dek sürdüreceğiz.  Bu kararlı adalet mücadelemizi, tüm dost kurum ve kuruluşları, tüm yol arkadaşlarımızla birlikte devam ettireceğiz. 

Gezi Direnişi sonrasında, ortak kamusal alanlara dair oluşan farkındalık ve sahiplenme, bugün Akbelen'de, Dikmece'de yeşermeye devam ediyor.  Gezi'den korkmakta haklılar. Gezi’ye suç bulaştırmaya çalışmakta haklılar. Fakat bu beyhude çabaları karşısında, arkadaşlarımızla yan yana, omuz omuza Gezi'yi savunmaya devam edeceğiz. Tutsak arkadaşlarımızın bir an önce özgürlüğüne kavuşmaları için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Biz kazanacağız!"

CAN ATALAY'IN MESAJI, ANNESİ ŞÜKRAN ATALAY TARAFINDAN OKUNDU

Nöbetin 500. gününde, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay tarafından gönderilen mesaj, annesi Şükran Atalay tarafından okundu. Atalay, mesajında, "Tam 500 gündür dayanışması eksik etmeyen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Adaletsizlik, zulüm değil; biz kazanacağız. Eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin ülkesini baştan başa hep beraber kuracağız. Yaşasın dayanışma" ifadelerini kullandı.

"Buradan, adalet mensuplarına seslenmek istiyorum" diyen Şükrat Atalay da "Çocuklarının yüzüne bakarken utanmasınlar, vicdanlarıyla ve hukuk kurallarıyla karar versinler" dedi.

MÜCELLA YAPICI'NIN MESAJI, KIZI CANSU YAPICI TARAFINDAN OKUNDU

Mücella Yapıcı'nın mesajı ise kızı Cansu Yapıcı tarafından okundu. Mücella Yapıcı'nın mesajı şöyle:

"Sevgili dostlar, Osman Kavala 2 bin 137 gündür, bizler ise 500 gündür sizlerden uzağız. Ama sesiniz kulağımızda, muhabbetiniz, görüldü damgası olan mektuplarımızda. Adalet talebiniz, dayanışmanız ve desteğiniz için ise her an yanıbaşımızda. Bir tarafımızda Gezi'de kaybettiğimiz çocuklarımızın gözlerindeki parıltı, bir tarafımızda özgür, güzel günlere olan inancınız, inancımız. Hukuksuz günleri saydığımız değil, umudu  yükselttiğimiz, üzerimize çöken karanlığı söküp attığımız günlerde birlikte olmak dileğiyle hepinizi kucaklıyorum."