Erkan Baş: Biz Meclis’te halkın isyanını temsil ediyoruz

Erkan Baş: Biz Meclis’te halkın isyanını temsil ediyoruz

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, gazeteci Ruhat Mengi'nin sorularını yanıtladı.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Sözcü gazetesi yazarı Ruhat Mengi'ye Türkiye gündemini değerlendirdi. Mengi'nin sorularını yanıtlandıran TİP Genel Başkanı, yaklaşan seçimlere ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Ruhat Mengi'nin "İktidar partisi yıllardır ve hâlâ '2023 davamıza hizmet ediyoruz' diyor. Nedir sizce bu dava?" sorusunu yanıtlandıran Erkan Baş, "Hayal görüyorlar. Cumhuriyetle bir hesaplaşma var Adalet ve Kalkınma Partisi'nde. Cumhuriyetin bütün temel değerleriyle hesaplaşma... Somut olarak ne yapacaklarını bilmem ama sonuçta AKP, cumhuriyeti '80 yıllık reklam arası' diye tarif ediyordu. Cumhuriyetin tüm temel değerleri; devletçilik, laiklik, bağımsızlık, bunların hepsiyle AKP'nin bir derdi var" ifadelerini kullandı.

AKP topluma 'hayal sattığını' belirten Baş, "10 senedir söylediklerine bakın hangisi gerçekleşmiş?" dedi.

Erkan Baş, şöyle devam etti:

"Her gün yoksullaşıyoruz. 2023'te hedef şu; 'Ne işte ne eğitimde olan gençlerin oranını yüzde 20'ye indireceğiz' diyor. Hedef olarak koydukları şey bu. Türkiye'deki gençlerin yüzde 20'sinin okula ve işe gitmediği bir toplum hayalleri var. Ülkeyi getirdikleri nokta bu!"

Gazeteci Ruhat Mengi'nin TİP Genel Başkanı Erkan Baş ile röportajının tamamı şu şekilde:

Yoksulların korunması, yolsuzlukların bitirilmesi gibi konularda Sayın Kılıçdaroğlu ile de görüşleriniz benzer değil mi?

İktidara karşı söylemlerde benzerlikler var ama biz ezilenlerin, emekçilerin ve yoksulların çıkarını savunacak bir politika benimsiyoruz, Kemal Bey ya da genel olarak sosyal demokrasinin bakışı şudur; ‘İşçiyle patronu eşit görelim.’ Ama bunlar eşit değil, biri sumo güreşçisi, diğeri tüy sıklet boksör. ‘Biz bunlara eşit mesafede duralım’ olmaz. Eşitlik sağlayacaksanız ezilenden yana olacaksınız. Mesela kamu-özel iş birliği ihaleleri –bu 5'li çeteye verilen ihalelerle ilgili- bizim net bir tutumumuz var; bütün bunlara el konulmalı, kamulaştırılmalı ve halka iade edilmelidir. Kemal Bey ‘parasını verip alacağız’ diyor. Biz başka bir şey iddia ediyoruz. Zaten bu ihalelerin çoğu haksız biçimde verilmiş ve parası da fazlasıyla ödenmiş durumda. Halk yıllardır bunlara çalışıyor, tamamen bitecek. Böyle farklılıklar var.

‘BİZ MECLİS’TE HALKIN İSYANINI TEMSİL EDİYORUZ’

Meclis'te ne zaman konuşsanız “Meclis karıştı” diye haber oluyor. 10 gün önce bütçe görüşmelerinde de “5 dakika konuşmak için mücadele veriyoruz” dediğiniz kısa konuşma sırasında olay çıktı ve siz iktidar partili milletvekillerine “Hepiniz yargılanacaksınız”, “Lale Devri nasıl bittiyse sülale devri de bitecek” diye bağırdınız. Gerçekten bütün yanlışların hesabının sorulacağına inanıyor musunuz?

Hayatım boyunca inanmadığım hiçbir şey söylemedim. Esas olarak o kürsüdeki söz mücadelesinin arkasında bu var. O kürsüde bu memleketteki milyonlarca yoksulun konuşturulmadığını düşünüyorum. Biz de ‘Benim sayım çok, istediğim her şeyi yaparım’ anlayışına karşı bir isyanı temsil ediyoruz aynı zamanda. Ülkede de böyle, Meclis'te de böyle. O gün konuşsaydım şunu anlatacaktım; bir bütçe yapıyorsunuz ve bu bütçe Saray’ı ve bu memleketin bir avuç zenginini gören, bunun dışında toplumun hiçbir kesimini hedef olarak önüne koymayan bir bütçe. Tam anlamıyla yoksuldan alıyor, bütçenin yüzde 65'i doğrudan yoksulların vergilerinden oluşuyor. Sonra siz alıyorsunuz bu parayı 5'li çeteye, Saray'daki şatafata harcıyorsunuz, buna isyandı. İkincisi, madem halkın bütçesini konuşamıyoruz, bize de söz hakkı vermiyorsunuz, o zaman 5 dakikada gelin sizin bütçenizi konuşalım. Saray ve etrafının, bakanların ve ailelerinin bütçesini konuşalım.

Şöyle bir şey olabilir mi; THY'ye Bilal Erdoğan'ın arkadaşı İnsan Kaynakları Müdürü olarak atanmış, 49 akrabasını işe almış ve hepsi böyle. Bakan ise yanına müsteşar olarak kardeşini alıyor, diğeri dışişlerinde bir göreve gidiyor. Sülale devri dediğim şey bu aslında. Herkes memlekete baktığında işsizlik, yoksulluk, açlık görüyor. ‘Neden’ sorusunu sorup bunun nedenini açıklamak lazım. Bunu yapmadan yoksulluğu önlemek mümkün değil.

‘DAHA BÜYÜK TOKAT YİYECEKLER’

İstanbul seçiminde yenildiler halk daha büyük bir tokat attı Gezi'yi de neredeyse bir darbe olarak görüyorlar, ne dersiniz?

Gezi'de 13 milyon insan sokağa çıkmıştı ve bu iktidarın verdiği bir rakamdır. Bu kadar insan baskılara ve sahip olduğu değerlerin yok edilmesine tepki olarak direnmişti. Türkiye'de ‘seçim darbesi’ diye bir kavram üretildi. Seçim yoluyla iktidarı devirmek darbe suçlamasının konusu oldu. Ne oldu şimdi soruyorum; hani ‘Hiçbir şey olmadıysa da bir şey oldu, çünkü çaldılar’, bunlar daha 2 sene önce konuşulan laflardı. 3 ay sonra seçim yenilenince halk daha büyük bir tokat attı. Böyle devam etsinler daha büyük bir tokat yiyecekler.

Gezi direnişi bu ülkede bir haysiyet ayaklanmasıydı. İnsanların ‘bu iktidarın bize biçtiği deli gömleğini giymeyeceğiz, onların istediği gibi değil, halk olarak kendi istediğimiz gibi yaşayacağız, doğamızı, çevremizi, özgürlüğümüzü koruyacağız' demeleriydi. Gençlere dönük üniversitelerdeki baskıyı, liselerde sınav sorularını çalarak insanları geleceksizleştirmeyi reddetmeleriydi. Bu iktidarın zarar vermediği herhangi bir toplumsal kesim yoktu ve hepsi Gezi'yle birlikte bir araya geldiler. Gezi'de 15 gün yaşadım, polis yokken hiçbir olay olmadı! Gezi'de oturduğumuz yerde polisin gazına, copuna, şiddetine maruz kaldık, bir de terörist ilan edildik. Ekrem İmamoğlu'na oy verdik diye hepimiz terörist ilan edildik. Sandıklarda görev yaptık diye hepimiz terörist ilan edildik. bu iktidar böyle bir iktidar. Kendinden olmayan herkes terörist.

ÜÇÜNCÜ İTTİFAK ÇAĞRISI

TİP olarak seçime girmek için ittifak yapmanız gerekecek değil mi?

Biz, iki büyük ittifak dışındaki tüm toplumsal güçlerin, bu ittifakın kapsayamadığı tüm partiler -HDP de dahil buna, diğer sol, sosyalist partilere de- sendikalar, meslek örgütleri, toplumsal mücadele platformları, kadın örgütleri, gençlik örgütleri, bunların hepsinin yan yana gelmesiyle bir üçüncü ittifakın bugünden başlayan, seçimleri de gören ama seçimden sonrasında da devam edecek şekilde oluşmasının kesinlikle gerekli olduğuna inanıyoruz.