Bunlarla mı yeniden cumhuriyet?

Yenidencumhuriyet.org sayfasında yayımlanan “Cumhuriyet için çağrımızdır” başlıklı metnin altındaki bazı imzalar, 'bunlarla mı yeniden cumhuriyet' sorusunu sorduruyor. Bildirinin altında, Hrant Dink'i tehdit eden Levent Temiz, 'illegaliteyi başlatıyorum' çıkışıyla tanınan ülkücü Karamahmutoğlu, Hayata Dönüş operasyonuyla adı anılan Halil İbrahim Tüysüz, mezarda emekliliğin mimarı Yaşar Okuyan gibi isimler var.

(İleri - Haber Merkezi) Bir grup siyasetçi, eski milletvekili ve akademisyen “Cumhuriyet için çağrımızdır” başlığı ile ortak bildiri yayınladı. Yeni Dünya Düzeni'ne karşı çıkan, laik, sosyal hukuk devletine sahip çıkmaya çağıran bildirinin altında imzası bulunan bazı isimler, 'yeniden cumhuriyeti' bu isimler mi kuracak sorusunu akla getiriyor. 

“Cumhuriyet için bir araya geldik. Büyük birlik ve dayanışmayı gerçekleştirmek için mücadele edeceğiz” ifadelerine yer verilen bildiride dikkat çeken bazı isimlerin geçmişleri şöyle:

DİNK'İ TEHDİT EDEN LEVENT TEMİZ
Levent Temiz (Eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı):
Eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz 'in adı ilk olarak İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı olmasıyla tanındı. Ardından Taksim İstiklal Caddesi Karşı Sanat Galerisi 'nde açılan "50. yılında 6-7 Eylül olayları" konulu sergiyi basarak fotoğrafları dağıtan Temiz, "Türkiye'nin bir tarafta Ermeni soykırımıyla, diğer tarafta Kürt sorunuyla sıkıştırıldığı bir dönemde, 50 yıl önce yaşanmış olan bir hadisenin gündeme getirilmesinden rahatsız olduğumuz için sergiyi engellemeye çalıştık" demişti.Ülkü Ocakları Başkanlığı’nı bıraktıktan sonra Kemal Kerinçsiz’in başkanı olduğu ’Büyük Hukukçular Derneği’ne katılarak yapılan sokak gösterilerinde sık sık boy gösteren Temiz, Hrant Dink’in yazdıkları nedeniyle, hakkında Türklüğe hakaret ettiği yolunda dilekçeler veren ekip içinde yer almıştı.  Temiz, 26 Şubat 2004’te AGOS’un kapısına gidip, “Hrant Dink, bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir” açıklamasında bulunmuştu. Temiz'in vukuatları arasında bir de tecavüz iddiası bulunuyor.

'İLLEGALİTEYİ BAŞLATAN' KARAMAHMUTOĞLU
Azmi Karamahmutoğlu (Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı):
Özellikle Kuzey Kıbrıs'ta yürüttüğü ülkücü faaliyetle tanınan Karamahmutoğlu buradaki 'başarısının' ardından Ülkü Ocakları Genel Başkanı olmuştu. Tuğrul Türkeş'e yakınlığıyla tanınan Karamahmutoğlu, Türkeş'in kaybettiği kongrede, “Bu pazarlıklı kongreyi tanımıyorum. Yaşasın hainlere karşı illegalite. Fert olarak illegaliteyi başlatıyorum. Yıkın burayı” talimatının ardından ülkücü gençler, kongreyi altüst etmişti. Kamu malına zarar vermekten hakkında soruşturma açılan Karamahmutoğlu'nun asker kaçağı olduğu anlaşılınca KKTC'ye kaçtığı iddia edilmişti. 

'HAYATA DÖNÜŞ'ÜN KOMUTANI TÜYSÜZ
Halil İbrahim Tüysüz (Hayata Dönüş katliamı sırasında İl Jandarma Komutanı): Tüysüz, 19 Aralık 2000'de F Tiplerine karşı ölüm orucu direnişine karşı gerçekleştirilen altı kadının diri diri yakıldığı toplam 28 mahkumun öldürüldüğü Hayata Dönüş operasyonu sırasında İl Jandarma Alay Komutanı olarak görev yapmıştı. 19 Aralık Cezaevi Katliamı sırasında Bayrampaşa Cezaevi'nde görevli olan uzman çavuş Altan Sabsız ifadesinde Tüysüz'ün maltada emirler yağdığını belirterek, “Dönemin İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı olan Halil İbrahim Tüysüz’ü gördüm. Koridorlarda personeli sürekli takip eden, özel harekatçılara emir yağdıran birinci şahıstı kendisi” demişti. Tüysüz, davada yargılanmamış tanık olarak ifade vermişti.

MEZARDA EMEKLİLİĞİN MİMARI OKUYAN
Yaşar Okuyan (Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı):
1970'li yıllarda MHP'de siyaset başlayan Yaşar Okuyan, Alparslan Türkeş'in 'A Takımı'nda yer almış, cezaevinden çıktıktan sonra ANAP'a katılmıştı. DSP – MHP – ANAP koalisyon hükümetinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak yer alan Okuyan 'mezarda emeklilik' olarak bilinen yasanın mimarı olarak biliniyordu. Okuyan, 1999 Ağustosu'nda, IMF'nin Türkiye'ye yıllardır dikte ettiği ancak emekçilerin tepkisinden çekindiği için daha önce hiçbir iktidarın cesaret edemediği yasayı geçirerek, emeklilik yaşını yükseltmişti. Yasa, 17 Ağustos depreminden üç gün sonra toplanan TBMM'de 'depremden mal kaçırırcasına' çıkarılmış. İşçiler bu yapılanı 'emek düşmanlığı' olarak tanımlamıştı. Okuyan, kendisine karşı çıkan işçi sendikalarını 'ucuz popülizm' yapmakla suçlamıştı.