"Demirel'in tarihi faili meçhullerin tarihi"

Ölümünün ardından ulusal yas ilan edilen dokuzuncu cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i bir de onun döneminde gözaltlarında, işkencede, faili meçhullerde eşlerini, çocuklarını kaybedip Demirel’den “Cebimden mi çıkarayım” yanıtını alan yakınlarına sorduk. Demirel’li 90’lı yılları yakınlarını aramakla geçirmiş, Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak, gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe ve Cumartesi Annesi Zübeyde Tepe, bakın Demirel’i nasıl anlattı...

Meryem Yıldırım – İleri Haber

‘Baba’, ‘Bir Bilen’, ‘Halk dostu’, ‘Duayen’, ‘İnsan gibi insan’...Bu sözler bu sabah saatlerinde ölen Süleyman Demirel’in ardından söylenen sözler. Demirel için özel yayınlar yapıldı, yakınındakiler canlı yayınlarda Demirel’i öve öve bitiremedi, 3 günlük ulusal yas ilan edildi, “büyük bir kayıp” dendi, düzgün bir siyasetçi olduğu savunuldu.

Peki gerçekten öyle mi? Bunu onun Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğü Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden olan 90’lı yıllarda yakınlarını işkencelerde, gözaltında, faili meçhullarda kaybetmişlere, Cumartesi Anneleri’ne sorduk. Onlar Demirel’i bakın nasıl anlattı...

MASİDE OCAK: DEMİREL ÖLÜM LİSTESİ HAZIRLAYICISIYDI

Hasan Ocak 30 yaşındaydı, gözaltına alındı, ailesi oğullarını bir daha görmedi, devlet “Bizde yok” dedi, 58 gün sonra 15 Mayıs 1995'te Kimsesizler Mezarlığında gömülü bulundu. Hasan Ocak, gözaltına kayıplara karşı yürütülen mücadelenin sembollerinden oldu.

Hasan’ın ablası Cumartesi İnsanları’ndan Maside Ocak, “Ölüm listesi hazırlayıcısı’ dediği Demirel’li dönemde yaşadıklarını  şöyle anlattı: “Süleyman Demirel 90’ların karanlığını yaratanlardan biriydi. Onun döneminde gözaltında kayıplar yoğun olarak yaşandı. Ölüm listeleri hazırlayıcılarındandı. Biz düzülen methiyelerin yanına bir de ‘katil’ kelimesinin eklenmesini isteriz. Çünkü kayıplarımızın, bu ülkedeki faili meçhulların sorumlusudur kendisi. Hayatını kaybettiği için üzgünüz, yargılandığını görmek isterdik.

Ulusal yas ilan edildi, biz de yas tutuyoruz. Yargılanmadan gittiği için. Biz Kenan Evren’in arkasından söylediğimiz şeyi tekrar ediyoruz: Biz katil bilirdik kendisini, insanlık suçlusu bilirdik.”

CUMARTESİ ANNESİ: YAKILAN KÖYLER, FAİLİ MEÇHULLER VE ÇOCUKLARIMIZIN KATİLİ...

1993'te 19 yaşında, Özgür Gündem Gazetesi Bitlis muhabiriyken gözaltına alınan ve 13 gün sonra öldürülmüş halde bulunan Ferhat Tepe’nin annesi de Süleyman Demirel’e hakkını helal etmeyenlerden. Bakın Zübeyde Ana bize Süleyman Demirel’i nasıl anlatıyor: “Süleyman Demirel bizim çocuklarımızın katilidir. Bütün faili meçhul cinayetlerin faillerinin sebebi O’ydu. Başbakandı, biz bütün dilekçeleri veriyorduk. Bir sonuç alamıyorduk. Cumhurbaşkanı oldu, biz yine dilekçe verdik, “Çocuklarımız kayıp” diyorduk, “Çocuklarınız benim cebimde mi, ben çıkarıp vereyim” diyordu bize. Anneler ziyarete giderken bu cevabı veriyordu. Süleyman Demirel’i hiçbir zamanda affetmiyoruz. Demirel’i övüyorlar övüyorlar, neyini övüyorlar ben onu anlamadım. Onların dostu olabilir ama bizim dostumuz değil.

Yakılan yıkılan köyler, faili meçhul cinayetler, operasyonlar...O, Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Doğan Güneş. Hepsi vardı o zaman. Hiçbirisi de iyi değildir, hiçbirisi de bizim derdimize çare bulmadı. Çeteleri devrettiler, bizim çocuklarımızı katlettiler, operasyonlar yaptılar. Baştakiler hep bunlardı. Şikayet ediyorduk “Failleri yargılanmadı” diye, şimdiye kadar da hala yargılanmadılar. Herşeyi yazın. Bizi onu asla affetmiyoruz.

Demirel Cumhurbaşkanı’ydı yapsaydı birşeyler yapabilirdi. Hiçbir şey yapmadılar. Bizim için hiçbir şey yapmadılar, ne yaptılarsa kendileri için yaptılar.”

MERYEM GÖKTEPE: DEMİREL KARANLIĞIN PİRİYDİ

8 Ocak 1996'da İstanbul'da gittiği bir haberde gözaltına alınarak işkenceyle katledilen gazeteci Metin Göktepe’nin ablası da Demirel’in hesap vermeden gitmesinden yakındı. Demirel’i duyunca tüylerinin ürperdiğini belirten  Meryem Göktepe şunları paylaştı: “Bu soru şu an tüylerimi diken diken etti. Salt benim için değil, halklar için, Çiller’in bütün o karanlık insanların piri Demirel. Çeşitli demeçlerinde de hep söylediği üzere “Bana sağcılar adam öldürüyor” dedirtemezsiniz diyordu. Metin’in ölümünde de “Polis öyle bir şey yapmaz” diyebilen biri. Aslında Demirel’i en iyi Cumartesi Anneleri’ne sormak gerekiyor...

Cumartesi Anneleri her dosyalarında öyle donanımlı bir şekilde çıkıyorlar ki ortaya. Her dosyalarında dönemin sorumlularını, bizzat en tepeden aşağıya kadar, işleyenden işletene kadar herkesin isimlerini saydıklarınızda, hiçbir dosyada hiçbir isimde Demirel’in adının geçmediğini göremezsiniz. Her faili meçhul, her kayıpta, mutlak Demirel ya Cumhurbaşkanı’dır ya Başbakan’dır, bir şekilde adı geçer. Dolayısıyla bu ülkenin kayıplarında gerçekten en büyük payı olan, hani o meşhur duvar var ya, tuğla çekilince diye, tuğlanın en başıdır.

Demirel’in tarihi bu ülkede karanlığın, faillerin tarihidir. Benim için çok karanlık bir isimdir. Bilindik bir karanlıktır. “Öldü, badem gözlü oldu” meselesi oldu. Son yıllarda da benim en çok merak ettiğim şu:

Bunca şey oldu, bunca genç öldürüldü. Hiç böyle sesi soluğu çıkmayan, enteresan bir biçimde bir yerlere ara sıra sızan bi isim. O da tam da Pervin Buldan’ın dediği gibi “Hesap vermeden gidenlerden biri...”