Korkut Akın yazdı: Şükrü Erbaş'tan "Pervane"
Şiirimizin usta Şairi Şükrü Erbaş’ın yeni kitabı “Pervane”yi Korkut Akın değerlendirdi.
Korkut Akın - İlerl Kültür Sanat
İnsanların, “yoksunluk ihtiyaçları” adı altında toplayabileceğimiz psikolojik, güvenlik, sosyal ve itibar ihtiyaçları ile “büyüme ihtiyaçları” çerçevesinde görebileceğimiz bilişsel, estetik ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları var. 1950’lerde Abraham Maslow’un ortaya attığı bu çerçeve, kuşkusuz kabul gördüğü kadar da tartışılıyor. Biz, bir başka açıdan… Şükrü Erbaş’ın yeni kitabı, Pervane üzerinden bakalım buna.
Yazmak öfkeyi örgütlemektir
Rimbaud’un bu sözünden el alırsak, örgütlenen öfkeyi okumak da büyümek, gelişmek, öğrenmektir. Biz, Şükrü Erbaş’ı -ve kuşkusuz diğer şairleri, öykücüleri ve bağlı olarak heykeltıraşları, ressamları, dansçıları, müzisyenleri, yani sanatçıları- okuyarak örgütleniyoruz.
“Asfaltın bulantısını, denizlerin köpüklü uykularını
Kocaman bir cam kavanoza benzeyen şehirleri
Işıkları, ışıklar içinde gölge masalı insanları
Gürültü makinelerini, dünyadan öteye giden yolları
Yoksul evlerin eşiklerine düğümlü darağaçlarını
İnsanın insanı sevmesindeki mucizeyi
Korkunun, ölümün ilk harfi olduğunu
Dünyanın bütün türkülerinin bizi söylediğini
Acılarımızın başka acılarla güneşe çıktığını
Yeryüzü sofrasının küçücük ellerimizde kurulduğunu…”
da öğreniyoruz, örgütlenmeyle yetirmeyip. Bunları şiir tek başına yapıyor, diyememenin haklı hüznünü yaşıyorsam da, şiirsiz olmadığını söylemeliyim.
Her harf bir şiir
Derler ki; her şair bir sözcük, hatta bir harfi arar tüm yapıtlarında. İşte, en tam da o harf içindir yazdıkları. Yine, derler ki o harfi bulunca da bitmez şairin savaşımı, sürer gider. Hatta bana sorarsanız, şairden sonra da devam eder, çünkü sözcük eksilterek oluşturduğu her dize, tamamladığı her şiir yeni kapılar açar biz okurlara… Buna da bağlı olarak, aynı şiiri bile olsa, her okuduğumuzda yepyeni bir dünya buluruz karşımızda, yepyeni bir dünyanın içine gireriz, korkusuzca.
Hiç yalpalamadan yürümek…
Geçtiğimiz aylarda “Pervane” ile bizlerle buluşan Şükrü Erbaş, hiç sapmadan, hiç yalpalamadan aynı çizgiyi sürdürüyor; tabii, güçlenerek, güzelleşerek. Erbaş, sevinçle kederi, gölgeyle ışığı, coşkuyla hüznü, bir başına orman kalabalığını kavuşturup bağdaştırırken “Sensin kalbimden dünyaya yürüyen hayranlık” diyor “Büyüme Masalı”nda (s. 8). Demek ki şairle okur, okurla kendi yaşamı veya yaşamına dokunan her şey, ama her şey birlikte güzelleşiyorlar.
Şiir başkaldırıdır
Avazınız çıktığı kadar bağırmak isteği duyarsınız ya içinizde bazen, işte Şükrü Erbaş’ın dizeleri geliverir aklınıza o an. Pervane’de de bir taraftan sizi çığlık çığlığa koşturacak, bir yandan da dizelerin anlamıyla yeni pencereler açan şiirler var… Erbaş’ın diğer bütün şiir ve düzyazılarında olduğu gibi. Tam da bu noktada, buna da bağlı olarak umudun, heyecanın ve özlemin dizeleridir önünüze çıkan.
İç çekişle iç içe…
“Ağzımın üstünde bir gökkuşağı ağzın
Uyandım göğsünün has bahçelerinde
Sevgilim, acımın sahibi, dünyayı düzeltenim
İkinci bir sonsuzluk avuçlarımda gövden.”
“Büyü”nün (s. 32) bu dizeleri; bir yanıyla şairin kendi hayatının, bir yanıyla da hepimizin -en çok da biz okurların- içini daraltan, çıkmazlara düşüren ortam karşısında umudun, çözümün, giderek kurtuluşun yine elimizde olduğunu anlatıyor. Bunu yazdıktan sonra bir daha okuyorum alıntıladığım dizeyi, farklılaşıyor anlamı. İlk verdiği duygu ile sonraki bambaşka, oysa altını çizerken daha farklı idi…
Şiirin güzelliği burada. Bir kez okuyup geçmiyorsunuz… Gününe, ortamına, içinde yaşanılan duruma, o gün dünyanın bir başka köşesinde bile olsa küçük bir esintiye bağlı olarak yepyeni anlamlar yükleyebiliyorsunuz. İşte, onun içindir ki şiir kitapları, coşkuya, heyecana ve aşka taşır sizi.
Sonra da;
“Zeytinlerin çınarlarla seviştiği
Tanrıya değen bir deniz atlasında
Ağzım gözüm köpük köpük dudakların
Otlarla konuşup durdum sabaha kadar” (Ay Saatleri, s. 33)
“İnsan sevmezse ölür”
Şiirin olduğu yerde aşk da başlar; aşkla şiir el ele yürür. Sözcük eksiltmek olarak tanımlanan şiirin eksilttikleri aşkla birlikte yeniden dolar okurun hayatına. Şükrü Erbaş da size adıyor şiirini:
“Dünyanın bütün şiirleri sizi söyler, bütün şarkıları size söylenmiştir. Çocuk kalbiniz gövdenizde çiçek açmaya başlamıştır. (…) Siz biriciksiniz, sözünüz sizden biricik.” (Kafdağı, s. 38-39) Söyler misiniz, bundan daha güzel dizeyle seslendiniz mi hiç, karşınızdakine, sevgilinize…
Bundan sonra ağız dolusu seslenebilmeniz için… “Merhametine sığındığınız sabahın başlaması”, “Uyanıp pencereye koşmanız”, yeni ağaran günü yakalamanız için...
Pervane, Şükrü Erbaş, şiir, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2014, 72 s.