“Baskının amacı bölgedeki haber kaynağını kesmek”
DİHA ve Azadiye Welat’ın da aralarında bulunduğu basın kurumlarına düzenlenen baskının bir süredir Başbakanlık talimatıyla verilen site engelleme kararlarının bir devamı olduğunu söyleyen DİHA Büro Şefi Çağdaş Kaplan, bölgede gerçek haberin tek kaynağının kesilmek istendiğini söyledi. Kaplan, basına bir çağrı yaparak “DİHA ne kadar özgürse Türkiye’de basın o kadar özgürdür. Biz onlara baskı yapılırken yanlarındaydık, şimdi AKP’nin politikalarını birlikte deşifre etmeye çağırıyoruz” dedi.
Meryem Yıldırım – İleri Haber
Diyarbakır’da ‘makul şüphe’ gerekçe gösterilerek bu akşam saatlerinden yapılan baskında gözaltına alınan DİHA, Azadiye Welat, Aram Yayınları ve KURDİ-DER çalışanı 32 basın emekçisinin Emniyet'teki işlemleri sürüyor.
Konuya ilişkin görüştüğümüz, 2011’de yapılan KCK Basın operasyonu kapsamında tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen DİHA İstanbul Büro Şefi Çağdaş Kaplan, operasyonun bir süredir yapılan baskılarla ‘geliyorum’ dediğini anlattı. “Bu bir saldırı furyasının devamı” diyen Kaplan baskını şöyle değerlendirdi: “Hükümet devreye koyduğu savaş konseptiyle birlikte hem DİHA’ya diğer Kürt özgür basın kuruluşlarına yöneldi. Başbakanlık talimatıyla engellendik, muhabir arkadaşlarımız sahada polis tarafından şiddete uğradı, gözaltına alındı, tehdit edildi, bugün de polis büroya girdi.”
“OPERASYONUN AMACI BÖLGEDEKİ HABER KAYNAĞINI KESMEK”
“Bu kapatma kararlarının da, bu saldırıların da tek hedefi var” diyen Kaplan devamında şunları söyledi: “Savaşlarda devletlerin ilk yöneldiği alan gerçeği yazan basındır. DİHA’nın da durumu bu. Bölgeden neredeyse tek kaynak. Devlet orada ne yapıyor, ne tür hak ihaleleri yaşanıyor, ne tür katliamlar yaşanıyor, dünya, Türkiye, Kürdistan bunu Dicle Haber Ajansı’ndan öğreniyor. Bu gerçeği kapatma çabasından başka bir şey değil. Bu baskını bu operasyonu da biz böyle değerlendiriyoruz, başka hiçbir gerekçeyle açıklanamaz. Polisiye açıklamalar, iddialar ortaya atabilirler ama sansürün, saldırının vardığı boyut ortada, bunun başka bir açıklaması yoktur bizim açımızdan.”
Gözaltına alınan basın emekçilerinin bir an önce serbest bırakılmasını isteyen Kaplan, “Devlet sonuç alamadığı, denenmiş yöntemleri denemekte ne kadar ısrar ediyorsa biz de gerçekleri yazmakta o kadar ısrarcıyız” ifadelerini kullandı.
"AKP'NİN SANSÜR POLİTİKALARINI DEŞİFRE EDELİM"
“Bombalamalar, infazlara, tutuklamalara, kurşunlara, baskınlara, gözaltılara, tutuklamalara dün de taviz vermedi bu gelenek, bundan sonra da vermeyecek” şeklinde konuşan Kaplan’ın diğer basına da bir çağrısı var, şöyle:
“Şunu söyleyelim, özellikle bu savaş sürecinde ortaya çıktı: 2011 yılında Türkiye tarihinde ilk defa 36 gazeteci toplu bir şekilde tutuklandı. O zaman demiştik ki basın özgürlüğü hepimiz içindir. Tepki göstermiyorsunuz, bizim hakkımızda ‘Pres Terör’ manşetleri atıyorsunuz, 2 yıl sonra kendileri ‘Özgür Basın’ sloganları atmaya başladı.
Biz onların da yanında durduk, onlara yapılan saldırıların da basına, ifade özgürlüğüne yapılan saldırı olduğunu söyledik. Bugün de yaşanan durum bu. 20 kez bir site Başbakanlık talimatıyla engelleniyorsa DİHA’nın sitesiyse açıkça şunu söylemek gerekiyor: Türkiye’de basın DİHA ne kadar özgürse o kadar özgürdür. Bir kere herkesin bunu bilmesi gerekiyor çünkü bu baskının, bu sansürün, bu şiddetin en derinini, en doğrudanını yaşıyoruz. Bu gerçeği bilerek hareket etmeli herkes. Dicle Haber Ajansı gerçekten ne kadar özgürse Türkiye’de basın o kadar özgürdür. Meslektaşları da bu noktada dayanışmaya, polisin, AKP’nin bu sansür ve baskı politikalarını deşifre etmeye çağırıyoruz.”