Agrobay direnişi İstanbul'a taşındı

Agrobay direnişi İstanbul'a taşındı

Sendikalı oldukları için işten çıkarılan Agrobay işçileri, İstanbul'da Almanya ve Rusya konsoloslukları önünde basın açıklaması yaptı.

İzel Sezer – Ersan Kınık

Tarım İşçileri Sendikası (Tarım Sen) üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık işçileri, direnişlerinin 28’inci gününde Almanya ve Rusya konsoloslukları önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Tarım Sen Başkanı Umut Kocagöz’ün yanı sıra Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki ve TİP'li Kadınlar da destek verdi.

Dünyanın en büyük domates serasına sahip olduğunu iddia eden Bayburt Grup’a bağlı çalışan işçilerin direnişi jandarma tarafından gözaltılarla, para cezalarıyla kırılmaya çalışılıyordu. Yapılan baskılara rağmen direnişlerinde kararlı olan işçiler, Alman Konsolosluğu önünde basın açıklaması düzenledi.

'ZOR ŞARTLAR ALTINDA, KÖTÜ KOŞULLARDA ÇALIŞTIK'

İşten çıkarılan isimlerden olan ve 9 yıldır Agrobay'da çalıştığını belirten Şirin Yıldırım, "Çok zor şartlar altında, kötü koşullarda çalıştık. Dini ve resmi bayramlarda, tehditle çalıştırıyorlardı. Can güvenliğimiz yoktu" dedi. İş yerinde yaşadığı bir kazayı anlatan Yıldırım, "Arabadan düşüp, omurga kemiğimi kırdım. Raporu şirket karşılamadı, kendim senelik iznimin parasını aldım. Onunla tamamladım açığımı. Patron arayıp da bir 'Geçmiş olsun' dahi demedi" diye konuştu.

İşten atılmadan önce bir ay boyunca 1,5 ton asitle uğraştığını kaydeden Yıldırım, bu süreçte ilaç aldığını ve karaciğer rahatsızlığı yaşadığını dile getirdi. Çalıştıkları süre boyunca sağlık problemleri yaşadıklarını belirten Yıldırım, "O yüzden sendikaya üye olalım dedik. Kapıda bulduk kendimizi. İşten bu yüzden çıkarıldık" ifadelerini kullandı.

Bayramların son gününde işe çağırıldıklarını ve itiraz edilmesi halinde işten çıkış ve başka bölümlere gönderilme gibi yaptırımlarla karşılaştıklarını söyleyen Yıldırım, çalıştıkları tatil günlerinin ücretlerinden de kesinti yapıldığını vurguladı.

'AĞIR HAKARETLER VE BASKILARLA ÇALIŞTIK'

Direnişteki işçilerden Ayten Yavuz ise 6 sendir Agrobay'da çalıştığını belirterek sözlerine başlarken, yaz aylarında 80 dereceye kadar ulaşan sıcaklarda, ağır işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi. "Size domates üretiyoruz ama ne zorluklarla ürettiğimizi bilin" diyerek seslenen Yavuz, "Ağır hakaretler ve baskıları sürekli yaşadık" ifadelerini kullandı.

Baskılar nedeniyle sendikaya üye olmaya karar verdiklerini aktaran Yavuz, ilk işten çıkarılan kişinin kendisi olduğunu söyledi ve "Sendikaya üye oluyorum diye örgütlüyorum diye ilk beni çıkardılar" dedi.

Tazminatlarının ve bir maaşlarının verilmediğini kaydeden Ayten Yavuz, "Herhalde ceza vermek istiyorlar, bizi maaşla korkutuyorlar. Biz hakkımızı istiyoruz, başka hiçbir şey de istemiyoruz. Ama şunu bilin. Biz üretmezsek, siz yiyemezsini. Onun için herkesin desteğine ihtiyacımız var" diye konuştu ve dayanışma çağrısında bulunarak, "Haklarımızı alana kadar bize yardımcı olursanız, desteklerseniz, seviniriz" sözlerini kullandı.

'AGROBAY SERACILIK YÖNETİCİLERİ SUÇ İŞLİYOR'

Basın açıklamasına katılan Tarım Sen Başkanı Umut Kocagöz, Agrobay işçilerinin sendikaya başvurusu üzerine örgütlenme çalışmalarına başladıklarını belirterek, "İşveren tarafından tespit edilmesi üzerine sendikal faaliyet yürüten arkadaşlarımız ve sonrasında üye arkadaşlarımızın bir kısmı işten çıkarıldı. Bu Anayasal bir suç, bunu biliyoruz. Agrobay Seracılık yöneticileri suç işlemektedir" dedi.

"Bizim taleplerimiz çok net" diyerek devam eden Kocagöz, "İşe geri dönmek isteyen arkadaşlarımız bir an önce işe alınmalı. İşten çıkış kodu olan kod-46 bir an önce düzeltilmeli ve işten atılan arkadaşlarımızın tazminatları bir an önce eksiksiz bir şekilde verilmeli" ifadelerini kullandı.

İşveren ile şimdiye kadar diyalog kuramadıklarını belirten ve müzakereye açık olduklarını dile getiren Kocagöz, "Taleplerimizin yerine getirilmediği sürece mücadelemiz devam edecek. Agrobay Seracılık önünde çadır kurduk. Bugün mücadelemizin 30. günü" diye konuştu.

'AGROBAY'IN NASIL BİR ŞİRKET OLDUĞUNU TÜM DÜNYAYA GÖSTERMEK İSTİYORUZ'

Mücaele kararlılığını vurgulayan Kocagöz, açıklamanın konsolosluk önünde yapılma gerekçesini de "Burada bulunmamızın sebebi şu. Bir muhataplık alana kadar ve bu sorun çözülene kadar biz, Agrobay şirketinin nasıl bir şirket olduğunu, tüm dünyaya göstermek ve anlatmak istiyoruz" sözleriyle açıkladı.

TİP SÖZCÜSÜ SERA KADIGİL'DEN DESTEK

Agrobay işçilerinin basın açıklamasına destek veren Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de AKP'nin "ailenin korunması" adı altındaki Anayasa değişikliği hazırlıklarına dikkat çekerek, "Anayasa değişikliği diye dilinden düşürmeyen bazılarının tek derdi, kadınların yaşam alanlarına ve yüz yıllardır kanıyla, canıyla kazandıklarına nasıl göz dikerizden ibaret. Buyrun, kadın işçiler. Agrobay işçileri. Neden işten atıldıklarını anlattılar" dedi.

Kadıgil, işten atılan işçilerin ağır çalışma koşullarına dikkat çekerek, "Bu insanlar bir seranın içerisinde, üstelik termal olarak ısıtılan, 80 dereceye varan sıcaklıkta, su bile verilmeden yıllardır çalıştırılıyorlar. Yüksekten düşmeleri rapor edilmiyor. Çamaşır suyuyla, seranın içinde temizlik yaptırmışlar bu insanlara. Tamamı astım hastası, hiçbir sağlık güvenleri yok. Doğru düzgün sigortaları yatmamış, maaşlarını bile yarım yamalak yatırıyorlar. Bir gün izin verseler 2 günden sayıyorlar. Ve bu insanlar 'Artık yeter be!' diyorlar" ifadelerini kullandı.

Kadın işçilerin sözlerine değinen Kadıgil, "'Günde bir kere tuvalete gitme hakkımız vardı, ikinciye gittiğimizde kızıyorlardı bize' diye ifade veriyorlar. Ve bu yüzden sendikaya üye oluyorlar, sendikaya üye oldukları için kovuluyorlar, kovuldukları yetmiyor bir maaşları içeride, tazminatları içeride ve bunun için direniyorlar" diye konuştu.

İşçilere yönelik jandarma ve polis saldırılarını da hatırlatan Kadıgil, "Kolu, bacağı kırılan var aralarında. Hiç kimsenin aklına geliyor mu acaba bu grev, sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmak... Gelmiyor, bu boş bir soru. Gelemez de. Çünkü bunlar patronların iktidarı, bunların varlık sebebi zaten işçilerden mümkün olduğunca çalıp, patronları mümkün olduğunca semirtmek. O yüzden de biz bugün yanlarında, sokaklarda destekteyiz" dedi.

'DEVLETİN, KİMİN DEVLETİ OLDUĞU ANLAŞILIYOR'

Alman Konsolosluğu önündeki açıklamalar sonrası kitle, Rusya Konsolosluğu önüne hareket etti. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil burada yaptığı konuşmada da işçilerin, ağır çalışma koşullarına dikkat çekti. Geçen haftalarda aşırı sıcaklardan dolayı hükümet yetkililerinden gelen "dışarı çıkılmaması" yönündeki açıklamaları hatırlatarak, söz konusu günlerde 80 derece sıcakta işçilerin çalıştığını kaydeden Kadıgil, "İşte o dönemlerde bu insanlar, 80 derece sıcakta, seranın içinde, çamaşır suları ve kimyasallarla çalıştırıldılar" dedi.

Konuşmasında, işçilerin gasbedilen haklarını sıralayan Kadıgil, jandarma ve polis saldırılarına da değinerek, "Hakkını isteyen işçinin karşısına; arkamda görüyorsunuz, 500 tane polis memurunu diken bir devlet var. Devletin, kimin devleti olduğu da buradan net bir şekilde anlaşılıyor" ifadelerini kullandı.

TİP Sözcüsü Kadıgil, şirket patronuna da "Buradan açık açık ilan ediyorum. Türkiye İşçi Partisi ve direnen tüm kesimler adına ihtar ediyorum. Yalnız 4 işçi, 39 işçi değil sizin muhatabınız. Bu ülkenin tüm ilerici tüm emekten yana kesimleri, bu kadınların yanındadır ve haklarını alıncaya kadar yanında olmaya devam edecektir. Direne direne kazacağız" diyerek seslendi.