'Stratejik rezillik'in mimarı Başbakan oldu

'Sıfır sorun' dedi, 'sıfır komşu' oldu. 'Stratejik derinlik', 'stratejik rezillik'e döndü. “Haftalar içinde devrilir” dediği Esad hâlâ iktidar... İşte AKP'nin dış politikasını yıllarca yöneten Davutoğlu'nun portresi...

(İleri - Haber Merkezi) AKP'nin dış politikadaki akıl hocası, dışişlerindeki başarısızlıkların birinci elden sorumlusu Ahmet Davutoğlu, Tayyip Erdoğan tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni Başbakan'ı olarak ilan edildi. İşte AKP'nin başarısız dış politikasını 'stratejik derinlik' kavramıyla şekillendiren Ahmet Davutoğlu'nun akademiden başbakanlığa uzanan portresi... 

1959'da Konya'nın Taşkent ilçesinde doğan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1984'te Boğaziçi Üniversitesi, Ekonomi ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini çift ana dal programıyla(ÇAP) bitirdi. Aynı üniversitenin "Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler" bölümünde doktora yaptı.

MALEZYA'DA ILIMLI İSLAM STAJI
Davutoğlu, 1990 yılında Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Üniversitenin Siyaset Bilimi bölümünü kurdu ve 1993'e kadar bu bölümün başkanlığını yürüttü. Davutoğlu'nun bu ülkede bulunduğu yıllarda, ABD'nin pek çok İslam ülkesi için yeni bir model olarak dizayn ettiği 'Ilımlı İslam'ın Malezya'da ilk provaları yapılıyordu.   

YENİ ŞAFAK YAZARIYDI
1995–1999 yıllarında Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde çalışan Davutoğlu, aynı yıllarda AKP projesinin temellerini oluşturan yayın organı olan Yeni Şafak Gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptı. Davutoğlu bu sürede Yeni Şafak'ta 200'den fazla yazı kaleme aldı. 1998–2002 yıllarında, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi.

Davutoğlu, AKP’nin kurulduğu günden itibaren hükümetin dış politikada yürüttüğü tüm adımların planlayıcı rolünü üstlenen isimlerin başında geldi. Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı sıfatıyla ona en yakın isimlerden biri olarak siyasete atılan Davutoğlu'na 2003 yılında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve dönemin Başbakanı Abdullah Gül'ün onayıyla 'büyükelçi' ünvanı verildi. Merkez büyükelçisi olan Davutoğlu bu görevini Ankara'dan yürüttü. 

BOP DİPLOMASİSİ
2009'da milletvekili olmadan önce Dışişleri Bakanı olarak atanan Ahmet Davutoğlu'nun dizayn ettiği AKP dış politikası, büyük ölçüde ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ne (BOP) uyum sağlamak üzerine kuruluydu. Projenin Türkiye burjuvazisine yeni olanaklar sağladığı varsayılıyor, Erdoğan, BOP Eşbaşkanı olduğunu ilan ederken, Davutoğlu da Türkiye'nin projedeki rolünün diplomasi ayağını dizayn etmekle görevlendiriliyordu. Ancak bugünden geriye bakınca bu politika baştan sona başarısız oldu.

Davutoğlu'nun dış politikadaki ilk sınavı, Kıbrıs sorununda yaşandı. Annan Planı'nın yıllardır tam bir kör düğüm haline gelen sorunu çözeceğine dair yaratılan tüm umutlara rağmen, yapılan referandumda, planın Rumlar tarafından reddedilmesi ve referandumu izleyen günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin adanın tamamını temsilen AB'ye kabul edilmesi Davutoğlu'nun ilk başarısızlığı olarak kayda geçti.

SIFIR SORUN DERKEN SIFIR KOMŞU
Davutoğlu, arkasından 'komşularla sıfır sorun' sloganını ortaya attı. Ancak çok kısa süre zarfında, Yunanistan, Ermenistan, Irak, İran ve son olarak da Suriye ile yaşanan sorunların ardından slogan, 'sorunlarla sıfır komşu' politikası olarak alaya alınmaya başlandı. 

Ardından 'Yeni Osmanlı' projesi gündeme geldi. Arap Baharı sürecinde, 'Osmanlı hinderlandı'nda Türkiye'nin güçlenmesi için bir fırsat doğduğunu varsayımıyla, 'Stratejik Derinlik' kitabında ortaya koyduğu tezleri hayata geçirmeye çalışan Davutoğlu, var gücüyle bu sürece destek verdi. Bölgedeki baskıcı ama seküler rejimlerin yerine, emperyalizme tam bağımlı 'Ilımlı İslam' rejimlerinin yerleştirilmesini öngören proje, tam da Davutoğlu'nun 'Yeni Osmanlı' planları için biçilmiş kaftan gibi görünüyordu. 

Tunus'ta ve Libya'da patlayan halk ayaklanmalarının ve bu ülkelere yapılan askeri müdahalelerin ardından kurulan yeni hükümetlerle ilk diplomatik ilişki kuran ve yeni rejimleri tanıyan ülkelerin başında Türkiye geldi. Ancak Arap Baharı süreci Suriye'de sert bir kayaya çarptı. Süreç başlamadan önce AKP hükümetinin sıcak ilişkiler kurup ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yapma noktasına kadar geldiği Esad Hükümeti baş düşman ilan edildi. Davutoğlu Esad rejiminin 'haftalar içinde' düşeceğine dair öngörülerde bulunsa da, Esad rejimi iki yılı aşkın süredir direniyor. 

Davutoğlu siyasetinin bölgedeki diğer bir hayal kırıklığı Mısır oldu. Arap Baharı sırasında iktidara gelen Müslüman Kardeşler (İhvan) hükümetine tam destek veren AKP hükümeti, İhvan'a karşı yükselen halk hareketi karşısında şaşkınlığa düştü. Halk hareketinin radikal sonuçlar üretmesinden çekinen emperyalist merkezlerin de desteğini alarak Mısır'da gerçekleşen darbe ise Davutoğlu'nun dış politika stratejisini tamamen boşa düşürdü. Türkiye'nin Mısır'la ilişkileri durma noktasına gelirken emperyalist merkezler, yeni duruma uygun politikalar izlemeye başladı. BOP sona ermiş Davutoğlu'nun, BOP'a yaslanan 'stratejik derinlik' perspektifi tümden çökmüştü. 

YENİ BİR AKBULUT MU?
Davutoğlu bakanlığı süresince, kendisini ileride savaş suçları mahkemesinde hâkim karşısına çıkarabilecek pek çok suçun altına da imza attı. Suriye'deki küresel cihatçı terör çetelerine silah, eğitim desteği verilmesi gibi operasyonları MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la birlikte Davutoğlu yürüttü. Hatta aralarında Fidan ve Davutoğlu'nun devlet görevlilerinin Suriye'yle savaş çıkarmak için Dışişleri Bakanlığı'nda yaptıkları provokasyon hazırlıklarının ses kayıtları ortalığa saçıldı. Ancak Davutoğlu, şimdi işlediği suçlardan dolayı yargılanmaya değil, AKP'nin yeni Genel Başkanı ve Başbakan olarak koltuğa oturmaya hazırlanıyor. Davutoğlu'nun başbakanlık döneminin Yıldırım Akbulut dönemine benzeyeceği, Davutoğlu'nun Köşk'ten uzaktan kumanda edilen bir Başbakan olacağı yorumları yapılıyor.